Güncelleme Tarihi:
Pandemi ile birlikte doğa turizmi tüm dünyada yeniden yükselişe geçti. Türkiye ise sahip olduğu doğal rotalar, tarihi güzellikler ve çok sayıda kültüre ev sahipliği yapan şehirlerle öne çıkıyor. Ancak çoğu bölgede bu potansiyel tam anlamıyla kullanılamıyor. Bu illerden bir tanesi de Bitlis. Biz de bu doğal güzellikleri yerinde görüp sorunları bölge insanından dinledik. Bitlislilere göre Nemrut Krater Gölü, Ahlat Selçuklu Mezarlıkları ve Bitlis şehir merkezi doğal, tarihi ve dini değerleri bir arada barındıran ender turizm rotalardan birine sahip. Ancak hem yerli hem de yabancı turistlerin bu rotayı bilmediğini, yapacakları tanıtımlarla bölgenin turizm merkezi haline geleceğini belirtiyorlar.
EŞSİZ BİR KAMP ALANI
Bitlis’in en önemli özelliklerinden birisi sahip olduğu coğrafya. Burada ilk sırayı ise 2 bin 250 metre rakıma sahip ve dünyanın en büyük ikinci krater gölü olan Nemrut Krater Gölü alıyor. Tatvan ilçesindeki bu göle giderken sizleri muhteşem bir doğa manzarası karşılıyor. Dik yamaçları geçtiğinizde diğer ucu görünmeyen çayırlarda yüzlerce çeşit ot ve bitkileri görüyorsunuz. Araçtan indiğinizde ise bu bitkilerin kokusunu duymamak imkansız. Hatta bu kokunun uzun süre hafızanızda kaldığını belirteyim. Dik yamaçları tırmandıktan sonra ise krater gölünün manzarasını solunuza alarak bir iniş gerçekleştiriyorsunuz. İşte burada gölün kıyısında dünyanın en güzel kamp alanlarından biri sizi bekliyor.
İNANÇ TURİZMİ CANLANACAK
Yüzlerce yıldır çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan Bitlis’in turizm potansiyeli sadece çevresindeki ilçelerle sınırlı değil. Aynı zamanda kent merkezindeki sahip olduğu tarihi yapılarla inanç turizmi için de büyük bir potansiyele sahip. 1916’daki Rus işgali sırasında harabeye dönen ve sonrasında ortaya çıkan manzara ile türkülere konu olan Bitlis tarihi cami, türbe ve hanlarla yerli ve yabancı turisti ağırlamayı bekliyor. Yöre halkı son dönemde kent merkezindeki tarihi camilere ve Ermenilerden kalma yapılara olan ilginin arttığını belirtiyor.
HEDEF TURİZMİ HIZLANDIRMAK
Bölgedeki yetkililer ve yöre insanı buradaki turizm potansiyelinin kullanılmadığını belirtiyor. Özellikle salgın döneminde dünyadaki doğa turizmi anlayışının daha da önem kazandığını belirten yetkililer, “Biz burada doğa turizminden daha fazla pay almak için gereken yatırımları yapıyoruz. Hem tarihi alanlara hem de bu göl gibi doğal alanlara rahat bir ulaşım için çalışmalar yaptık. Bizim ilk amacımız bu değerlerin korunması. Aynı zamanda yerli ve yabancı turistlerin de bölgeye gelerek buradaki turizm faaliyetlerinin de hızlandırmasını planlıyoruz. Nemrut Krater Gölü, gerçekten kendi insanımızın bilmediği ancak dünyanın her bölgesinden turistlerin uğradığı bir nokta. Buranın değerini tüm dünyaya anlatıp bölge halkının turizmle kalkınmasını hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
YENİ TARİHİ MERKEZ OLACAK
Nemrut Dağı’nın hemen aşağısında Van Gölü’nün ise hemen kenarındaki Ahlat ilçesinde de dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı bulunuyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan ve üzerindeki yazı ve şekillerle her biri sanat eseri özelliği taşıyan yaklaşık 9 bin mezar bulunuyor. Ahlat Selçuklu Mezarlığı içerisindeki yürüyüş yolu ardından tıpkı Kapadokya’daki gibi kayaların içerisinde oyulmuş evlerden oluşan bir vadiye çıkartıyor. Günümüzde harabe bir şehri andıran bu merkez bir zamanlar bölgenin en hareketli caddelerine sahipti. Yerel kaynaklardan öğrendiğimize göre buradaki evlerin hepsi kamulaştırılmış ve yeni bir turizm merkezi oluşturmak için çalışmalara başlanmış. Projeye göre burası Kapadokya gibi bir görünüme kavuşacak.
'BİTLİS'TE BEŞ MİNARE' EFSANESİ
Rus İşgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis’ten kaçan bir baba oğul, şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir: “Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış.” Baba yıkılır, diz çöker ve ‘Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel’ şeklinde ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır.