Demet CENGİZ BİLGİN
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2008 00:00
Global krizin henüz Türkiye’ye gelmediğine dikkat çeken Boyner Holding Murahhas Azası Cem Boyner, "Krizin kendisi gelmedi ama kriz korkusuyla Türkiye tuş oldu. Bazen korku problemin kendisinden çok daha büyük zarar verir. Şu an o noktadayız" dedi. Boyner, küçük adımlar attığını söylediği hükümetin kriz karşısındaki tutumunu da eleştirdi.
TÜRKİYE’nin en büyük perakende ve tekstil gruplarından Boyner Holding’in Murahhas Azası Cem Boyner, dünyanın eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik kriz yaşadığını belirterek, geçmiş zamanlardaki doğruların tamamının değiştiğini söyledi. "Krizin kendisi gelmedi ama kriz korkusu bile Türkiye’yi tuş etti" diyen Cem Boyner sorularımızı yanıtladı.
Dünyadaki krizin Türkiye’ye yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye’de kriz yok. Krizin korkusu var. Kriz korkusuyla Türkiye tuş oldu. Bazen korku problemin kendisinden çok daha büyük zarar verir. Şu an o noktadayız. Dünyada bu aslında bir milyarder krizi başladı. Milyoner krizine dönüştü. Maç izler gibi seyrettik. Ardından yavaş yavaş sokağa inmeye başladı. Aslında sokağa inen kriz değil, krizin korkusu. Normalde bu krize karşı kazanan bir büyük grup var: İşini kaybetmeyecek olan sabit ücretli çalışanlar. Sağda solda yatırımları yoksa, gelirleri düşmeyecek ama aldıkları her şey ucuzlayacak. Şu anda şirketlerde satın aldığımız hiçbir şeyi geçen yılki fiyatlara almıyoruz. Devletten alınan elektrik gibi girdilerin dışında her şey ucuzladı. Yeni bir arz-talep eğrisi oluşuyor. Ev, otomotiv fiyatları ucuzlayacak.
Müşteri gerçek kral olacak
Perakende sektörü nasıl etkilenecek?
- Herkes önünde sonunda müşteri. Türkiye’de 70 milyon müşteri var. Bunların hepsi kazanacak. Perakende bu dönemde en şanslı sektör. Düşün ki otomobil yedek parçası üretiyorsun. Avrupa’da otomobil satışları yüzde 50 düşmüş. Ne yapacaksın? İndirim yapsan da satamazsın ki! Perakendecinin elinde binlerce metrekare var. Müşterinin isteğine göre indirim de yapabilirsin, taksit de; iki alıp bir ödemek istiyorsa ona göre kampanya. Perakende kendi göbeğini kendi kesebilen bir sektör. Piyasadaki durgunluk müşteriler için gelecek birkaç ayı bir alışveriş festivaline çevirecek. Hatta yaza kadar görülmemiş fırsatlar olacak. Bütün perakendeciler müşterilerine en iyi teklifi sunmak zorunda. Kriz için farklı enstrümanlar kullanılacak. Biz ekmek satmıyoruz. Cazip alışveriş fırsatları sunmak zorundayız. Müşterinin gerçekten kral olduğu bir dönem yaşanacak. Yüzde 100 kazançlı çıkan müşteri olacak.
Mezarlıkta ıslık çalmak
Hükümetin kriz karşısındaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsuruz?
- Geç kaldıklarını düşünüyorum. Almanya’da Yunanistan’da mevduata yüzde 100 güvence varsa Türkiye de vermeli. Olmasına gerek yok demek mezarlıkta ıslık çalmak gibi. Tedbir krizden önce alınır. Problem çıktıktan sonra alınan tedbirin yüzde 70’i boşa gidiyor. IMF ile bir anlaşmayı CHP kullanabilir bu
seçim harcamalarında hükümeti ağır disiplin altına sokabilir. Ama bu anlaşma güven vererek Türkiye’nin probleminin yüzde 50’sini çözer. Şu anda Türkiye seçim harcamalarını mı düşünecek? CHP’nin eleştirileri mi düşünülecek? İşini kaybetmemek için bekleyen 70 milyon insan var. Hükümet geç ve küçük davranıyor. Daha büyük adımlar atmalı. Hiçbir şey yapmadan nasıl krizin teğet geçmesini beklersiniz. Ekonominin aktörleri, iş alemi, bankalar tedbir istiyor.
Türkiye’nin müthiş büyümesine güvenip açtık ama verimsiz noktayı kapatın
Zarar eden noktaları kapatmayı da önerir misiniz?
- Kesinlikle. Bir kere 2001 krizinden sonra bütün alışveriş merkezi yatırımları durdu. Ekonomi düzelince bu yatırımlar arttı. Kaç yıldır açamadığımız mağazaları büyük bir hevesle açtık. Genelde mağazalar 1.5 yılda kendisini geri öder. Bu süreç kriz nedeniyle en az 3 yıla yayılacak. Herkes Türkiye’nin o müthiş büyümesine güvenerek mağazalar açtı. Stokumuzu müşterinin istediği şartlarda vermek ve giderleri ciddi anlamda kısmak zorundayız. Giderleri kısmak için kimse eleman çıkarmak istemez. Kár ve nakit katkısı iyi olan mağazalar bebek gibi korunacak. Olmayanlar elenecek. Bütün markalarımızda bunu yapıyoruz. Kimse verimsiz noktaları kapatırken utangaç davranmamalı. Bir gerçek var. Bunu inkar edersek altında kalırız.
Yabancı marka ve zincir alabilmek mümkün değil
Yurtdışında mağaza zinciri, marka almanın tam zamanı olduğu söyleniyor. Gerçekten böyle bir fırsat var mı?
-Mümkün değil. Şirketlerin değerleri o kadar düştü ki kimse bu fiyatlara satmaz. Alacak olan da şartlar nedeniyle iki-üç kere düşünür. Teoride kriz zamanları büyük fırsatlar doğurur. Ama şu anda kazanan-kaybeden belli değil. Hemen herkes kaybediyor. Çok parası olanlar bunları yatırımlarda değerlendirirler. Bütün bu yatırımlar düştü. Parasını Lehman Brothers’a yatıran batırdı.
Hisse senedi alan yüzde 70, hedge fona koyan yüzde 50 kaybetti. Zengin Arap, Rus parasını kasada saklamıyor ki. Ucuza satışa çıktı diyelim. Biz de böyle bir sermaye birikimi yok ki gidip markalar, zincirler alsın.
Yabancıyla ortaklığımız biraz daha uzun sürecek
Yabancı ortağınız CVCI (Citigroup Venture) ile durumunuzda herhangi bir değişiklik var mı?
- Çok soğukkanlılar. Türkiye’ye anlayışla bakıyorlar. Birkaç günde bir yeni gelişmeler oldukça konuşuyoruz. Karşılıklı öğrenmeye, anlamaya çalışıyoruz. Türkiye’de birlikte yeni yatırımlarımız olacaktı. Onları biraz askıya aldık. Ortaklığımız biraz daha uzun sürecek. 2010 gibi halka açılarak yatırımlarını kazanca dönüştürmeyi düşüneceklerdi ama bu en az 3 yıl daha uzayacak gibi görünüyor. 2011’de yapmayı planladığımız ciro ve karlar 2013’te gerçekleşebilir.
Yeni pahalı bir denge kuruluyor
Bu kriz zamanının doğruları neler?
- Altınyıldız için ileriyi görüp önceden yün ithal ederdik. Şimdi önümüzü göremediğimiz için son anda spot alacağız. Medyayla iyi fiyata uzun vadeli anlaşmalar yapardık. Önümüzdeki yılı göremediğimiz için son dakikaya bırakacağız. Mağara adamı gibi acıktığımız zaman elini uzatıp yiyen bir nesil değiliz. Saklamayı biliyoruz. Her gece yatarken o gün için doğruları yaptıysak ne álá diyoruz. Ertesi gün sıfırdan yeni bir gün başlıyor. Uzun vadeli bir adım atmıyoruz. Günü yaşıyoruz. Geçmişte öğrenilenler artık bir işe yaramıyor. Büyük bir değişim yaşanıyor. Geçmişin yüzde 50’si olmayacak. Bunların yerine yeni bir şeyler mi gelecek yoksa kalan basit ve kolay anlaşılır dünya ile mi devam edeceğiz açıkçası bilmiyorum. Şirketleri aşırı likit tutuyoruz. Bu zaman için iyi ama kullanmadığınız paraların bir bedeli var. Normal şartlarda böyle yapmazsınız. Bu yeni pahalı bir denge oluşuyor.