Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2009 00:00
TÜSİAD Başkanlığı’nı bırakmaya hazırlanan Arzuhan Doğan Yalçındağ, yeni başkan adayı olarak iki yardımcısını gösterdi. Yalçındağ, yardımcıları Ferit Şahenk ve Ümit Boyner için ‘İkisi de bu işi hakkıyla yapar” dedi.
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nde (TÜSİAD) Arzuhan Doğan Yalçındağ’dan boşalacak başkanlık koltuğuna kimin oturacağı merak edilirken, pek çok isim ‘sürpriz aday’ olarak gösteriliyor. Ocak 2007’de üstlendiği TÜSİAD Başkanlığı’na, Ocak 2009’da bir kez daha seçilen Arzuhan Doğan Yalçındağ, başkanlık koltuğunu 21 Ocak’ta yapılacak seçimli genel kurulda bırakmaya hazırlanırken, ilk kez kendisinden sonraki dönemin adayları için konuştu. TÜSİAD’da başkan adayı olarak yardımcılarını (Ferit Şahenk ve Ümit Boyner) gösteren Arzuhan Doğan Yalçındağ, “Bence ikisi de bu işi hakkıyla yapar” dedi.
Sürpriz isim yokTÜSİAD’da başkanlık için Erdal Karamercan’dan Tayfun Bayazıt’tan Mehmet Ali Molay’dan Zafer Yavan’a kadar pekçok isim ‘sürpriz isim’ olarak anılırken, Arzuhan Doğan Yalçındağ, “Benim bildiğim öyle sürpriz bir aday yok” dedi. “Yönetim kurulu üyelerimizin hepsi uygun başkan olabilir” diyen Arzuhan Doğan Yalçındağ, yeni dönemde başkanlık için ilk akla gelen isim olan, ancak buna pek sıcak bakmadığı bilinen Ferit Şahenk için, “Ferit çok iyi bir aday ancak soğuk bakıyor. Sanıyorum, soğuk bakma nedeni, işlerinin çok yoğun olması” dedi.
Henüz plan yapmadımArzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD Başkanlığı’nı bıraktıktan sonra neler yapacağı konusunda ise, “Hâlâ çalışıyorum zaten ama şu anda bir planım yok. Biraz dinlendikten sonra, neler yapacağıma bakacağım” derken, TÜSİAD’da edindiği deneyimi başka sivil toplum örgütlerinde kullanabileceğini de söyledi. Yalçındağ, ‘TÜSİAD da Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanlığı düşünür müsünüz’ sorusuna ise, “Böyle bir şey hiç aklıma gelmedi” yanıtı verdi. ‘Sermaye el değiştiriyor, 8 bin
KOBİ geleceğin sermayedarlarını oluşturuyor. TÜSİAD’ın ömrü doldu’ gibi yorumları da değerlendiren Arzuhan Doğan Yalçındağ, şunları söyledi: “TÜSİAD o kadar önemli bir kurum ki hem Türkiye hem Türkiye’yi bütün dünyada temsil etmesi açısından. Şunu da çok sağlıklı buluyorum; Anadolu’da sivil toplum bilincinin gelişmesini ve TÜSİAD’ın örnek alınarak çıta yüksek konularak ona yetişmek için birşey yapılmasını. Bu geleneğin bu çalışma tarzının yerleşmesi çok sağlıklı.”
Maliye’den özür beklemek yanlış olurDOĞAN Yayın Holding ile Maliye arasında 24 Kasım’da yapılacak uzlaşma görüşmeleri öncesinde Doğan Yayın Holding CFO’su Soner Gedik’in “Maliye özür dileyecek” açıklamasına ilişkin soru üzerine, Arzuhan Doğan Yalçındağ, şunları söyledi: “Öyle söyleyeceğini sanmıyorum ama söylediyse doğru yapmamış. Vergi mevzuatında gri alanların olduğu, vergi uygulamalarında problem yaratmaya müsait olduğu hepimizin kabul ettiği bir gerçek. Ancak bu nedenlerle ortaya çıkan sonuçlardan, münferit uygulamalardan yola çıkarak asırlık geleneği olan Maliye Bakanlığımızı rencide edecek bir durumu yaratmamak gerektiğine inanıyorum. Sonuçta önümüzdeki sorun bir gelirler kontrolü arkadaşımızın yazdığı masanın üzerine koyduğu bir rapor. Ben bu rapor ile bakanlığımızda -ki uzmanların da tamamen hemfikir olmadığını düşünüyorum- önemli olan kurumun ve idarenin, birlikte en iyi ve en hakkaniyetli sonucun elde edilmesi için elinden geleni yapması, bu yönde çaba sarf edilmesi. Tüm devlet çalışanlarımızın, son derece çalışkan, iyi niyetli olduklarına ve görevini en iyi şekilde yaptığına, yapamaya çalıştığına inanıyorum.”
IMF olmadığına göre iş gene bize düşecekARZUHAN Doğan Yalçındağ, 3 yıla yayılan bir sürecin sonunda sağlanacak olsa da orta vadeli programda bütçe disiplininin vurgulanmasının olumlu olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Uzun yıllar söylediğimiz; ‘IMF ile beraber bir mali kural uygulayalım, zamanı geldiğinde IMF programını artık yapmayız, çünkü biz mali kuralı uygulamayı alışkanlık haline getirmiş oluruz’ dediğimiz konu, ilk kez bu defa orta vadeli programda yerini bulmuştur. Bu Türkiye açısından sevindiricidir. Bu koşullar altında 2010’da bütçe ve maliye politikası uygulamasındaki kararlılık ve disiplin önem kazanıyor. Çünkü 2010’da bir mali kuralımız yasal olarak henüz masamızın üstünde hazır olmayacak. İş gene, IMF de olmadığına göre bize düşecek. Çok daha dikkatli ve zaman zaman katı davranmak zorunda kalacağız.”