Güncelleme Tarihi:
Fehrenbach, Bosch'un Türkiye'deki 100. yılını kutladığı gala yemeğinde yaptığı konuşmada, Türkiye'ye olan güvenlerinin her geçen gün daha da arttığını söyledi.
Daha başından itibaren Türkiye'nin, kendilerine bir pazar olmaktan daha fazla bir anlam ifade ettiğini belirten Fehrenbach, “1910 yılında Boğaz'da ilk temsilciliğimizin açılmasından sonra, 1917'de kurucumuz Robert Bosch bir Alman-Türk dostluk evi kurmuştu. O dönemde, Robert Bosch için, özellikle zor günlerde, uluslararası iletişim çok önemli idi” dedi.
Küreselleşmeye ulaştıkları bugünlerde Türkiye'deki yatırımlarının geliştiğini ve üretim ağlarının entegre bir parçası olduğuna işaret eden Fehrenbach, şunları kaydetti:
“Bu ülkedeki üretim tesislerimizin teknolojik gücüne ve çalışanlarımızın teknik uzmanlığına her zamankinden daha fazla güvenmekteyiz. Üretime başladığımız 40 yıl öncesinden beri bugüne dek 1,4 milyar avroluk bir yatırım yaptık. Sadece geçtiğimiz 10 yıl içinde yaptığımız yatırımın tutarı 1 milyar avrodur. 2010-2013 yılları aralığında buna yaklaşık olarak 500 milyon avroluk yatırım ilave gelecektir. Buna paralel olarak çalışanlarımızın sayısı da belirgin bir biçimde artmaktadır. 1990'nın başlarında bu sayı 600 kişinin hemen altında iken, 2010 yılı başında 8 bin 250'ye ulaşmıştır ve 2013 yılı sonuna dek yaklaşık olarak 10 bine ulaşacaktır.”
Bu yüzden geçmişten gururla söz ederken, aynı zamanda geleceğe de güvenle bakabilmeleri için sebepleri bulunduğunu söyleyen Fehrenbach, “Biz halen ülkedeki en büyük yabancı yatırımcı ve işverenlerden biri durumundayız ve böyle kalmakla yetinmeyeceğiz, bunu daha da geliştireceğiz” diye konuştu.
Franz Fehrenbach, 1960'lı yılların başında İstanbul ve Ankara'da ilk Bosch servislerinin kurulduğunu, şimdi Türkiye'deki 240 servisin yılda 350 binden fazla aracın bakımını ve onarımını gerçekleştirdiğini belirtti.
1973'te Bursa'daki fabrikalarında dizel sistemler için enjeksiyon memesi üretimine başladıklarını ifade eden Fehrenbach, bugün üretim alanlarının 100 bin metre kareden daha fazla olduğunu ve bu haliyle kurulduğu tarihe göre on kat büyüdüğünü vurguladı.
“BOSCH'UN KÜRESEL KNOW-HOW AĞINDA TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ ARTMAKTA”
2009 yılında ise geleceğe yönelik faaliyetlerini Bursa'da yeni kurdukları Ar-Ge merkezinde birleştirdiklerini anlatan Fehrenbach, bu merkezin ağırlık noktasını ise geleceğin enjeksiyon sistemlerinin oluşturduğunu, gerek ısıtma cihazları, gerekse ev aletleri konularında hem Manisa'da hem de Çerkezköy'de yeni ürünler üzerinde çalıştıklarını belirtti.
Franz Fehrenbach, “2005'ten itibaren Türkiye'de ürün geliştirme ile uğraşan mühendislerimizin sayısı yüzde 50 artarak 200 civarına ulaşmıştır. Tüm bunlar gösteriyor ki; günümüze yakınlaştıkça Bosch'un küresel know-how ağında Türkiye'nin önemi gün geçtikçe artmaktadır” dedi.
“TÜRKİYE'DE DE TÜM İŞARETLER BÜYÜMEYİ GÖSTERMEKTE”
Türkiye'de olduğu gibi tüm ülkelerde krizin sonuçlarını, özellikle esnek çalışma zamanı düzenlemeleri sayesinde ustalıkla giderdiklerini ifade eden Fehrenbach, “Sendika ile birlikte oluşturduğumuz söz konusu önlemler sayesinde Türkiye'deki 1000'den fazla istihdamı güvence altına aldık. Bu sayede 2009 yılında ciromuz yüzde 16 düşerken, çalışan sayımızdaki azalmayı yüzde 2 ile sınırlayabildik. Böylece krizden sonra büyüyebilmekte çok önemli bir etken olan, yüksek nitelikli çekirdek kadromuzu koruyabildik” diye konuştu.
Fehrenbach, Bosch Grubu'nun kriz öncesi 2007 yılında elde ettiği global ciroya bu yıl neredeyse, üstelik kârlılıkla, ulaşacağını bildirerek, şunları kaydetti:
“Türkiye'de de tüm işaretler açıkça büyümeyi göstermekte. Sadece Türkiye pazarında yaptığımız ciro bu yıl yüzde 19 oranında artarak 750 milyon avroya ulaşacak. Fakat bu durum Türkiye'nin bizim küresel geliştirme ve üretim ağımızdaki önemini tam olarak yansıtmamakta. Çünkü Türkiye'deki şirketlerimizin hepsinin 2010 yılındaki ihracatları dahil edilmiş ciroları, bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 1,6 milyar avroya ulaşacak. Bununla birlikte istihdam konusu 'normalize' edilmiş olacak. Fabrikalarımızda haftada 6 iş günü çalışma programına geri döndük. Üstelik daha bu yıl içinde çalışan sayımız 450 kişi artarak 8 bin 700'e ulaşmış olacak.”
“ÜRÜN GELİŞTİRME MÜHENDİSLERİNİN SAYISINI ARTIRACAĞIZ”
Söz konusu büyümenin sebebinin sadece ekonomik nedenlere bağlı olmadığını, hem ürün yelpazesine, hem de Türkiye'deki tesislerinin deneyim ve bilgi birikimine yaptıkları yatırımları genişlettiklerini anlatan Fehrenbach, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu durum en eski ama en modern olan Bursa fabrikamızda kendini üç noktada gösteriyor: Bu fabrika her şeyden önce Bosch'taki Common Rail Dizel Püskürtme Sistemleri alanında dünya çapındaki en büyük enjektör üretim merkezi. Ve üstelik yeni başlangıçların da arifesinde olarak, burada daha da geliştirilecek enjektörler söz konusu. Özellikle bu konuda Bursa, Türkiye'nin sınırlarını aşan bir öneme sahip: burada tüm dünyadaki dizel müşterilerimiz için ürün platformları ve projeleri geliştiriyoruz. Bununla beraber, Bursa benzinli sistemler için ana üretim alanı oldu. 2009 yılından beri burada benzinli motorlarda kullanılan yüksek basınçlı püskürtmeli valfleri üretiyoruz. Daha geçen yıl bu valflerden 900 bin adeti Bursa'daki üretim bantlarında imal edilmişken, bu yıl bu sayı 2,7 milyonu bulacak. Bununla birlikte bu konuda çalışanların sayısı 150 kişi artarak 450'ye ulaşacak. Sırf bu genişleme için 50 milyon avro yatırım yapıyoruz. Bosch'un çekirdek yetkinlikteki iş gücü, mikron toleransındaki parçaları yüksek adetlerde ve yüksek hassasiyette üretebilmek için çalışıyor. Buna ek olarak Bursa'da yaklaşık olarak 50 çalışanımız, gerek Türkiye;deki gerekse yurt dışındaki lokasyonlarımızda kullanılan özel makineler tasarlamaktadır.”
2013 yılı sonuna kadar Türkiye'deki ürün geliştirme mühendislerinin sayısını 70 kişi daha artırarak 285 kişiye ulaştıracaklarını belirten Fehrenbach, “Böylece Türkiye, 80'den fazla Ar-Ge merkezinden oluşan global ağımızda, önemini artırmaya devam edecek. Sadece geçtiğimiz yıl, sektörümüzdeki ortalama değerin çok üzerinde olan 3,6 milyar avroluk Ar-Ge yatırımı yapıldı” dedi.
“Yaşam için Teknoloji” sloganlarının Türkiye'deki faaliyetlerini şekillendirdiğine dikkati çeken Fehrenbach, “Öncelikle dizel ve benzinli motorları daha tasarruflu hale getiriyoruz. Yakıt tüketimimizi yüzde 'a kadar daha da azaltabiliyoruz. Bunun için bir dizi önlemler alıyoruz. Özellikle şehir içi trafikte etkili olan Start/Stop sistemi ve mevcut enjeksiyon sistemlerimizin daha da geliştirilmesi, bu önlemlerimizi gösteren en önemli örneklerdir. Ve tam da bu amaçla, iklimin korunmasına yönelik çare olacak çözümler, komponentler Bursa'dan gelmektedir. Bunlara ilave olarak, bu amaçla Manisa'da yüksek verimliliğe sahip yeni nesil yoğuşmalı kombi üretimine başlanmıştır. Yeni nesil yoğuşma teknolojisi baca gazındaki atık ısıyı kullanarak konvansiyonel tip kombilere kıyasla doğalgaz tüketimini yüzde 30 azaltmaktadır” diye konuştu.
Fehrenbach, ev aletleri, ülkedeki toplam cirolarının bu yıl neredeyse yüzde 40'nı oluşturan, 320 milyon avroya ulaşıyor olacağını, tüm bunların Bosch'un Türkiye'deki marka değerine haklı olarak önemli bir katkıda bulunduğunu kaydetti.
Franz Fehrenbach, “2020 yılı sonuna dek tesislerimizdeki karbondioksit salınımını 2007 yılına oranla en az yüzde 20 düşürmeyi hedefledik. Bu bağlamda da Türkiye'deki işletmelerimiz açık farkla öncü konumdalar: 2009 ve 2010 yıllarında karbondioksit salınımlarını 100'den fazla farklı proje yardımı ile 8000 ton azaltmış olacaklar” diye konuştu.
“GELECEK YÜZYIL GEÇTİĞİMİZ YÜZYILI GEÇECEKTİR”
Türkiye'deki fabrikalarında görev yapan her bir çalışanlarından her yıl 5 ile 6 iyileştirme önerisi aldıklarını da ifade eden Fehrenbach, “Bursa fabrikamızın birçok uluslararası kalite ödülü ile mükâfatlandırılmış olması bir rastlantı değildir” dedi.
Boğaz'da yapılması planlanan Alman Üniversitesi için de özellikle yoğun girişimlerde bulunmak istediklerini belirten Fehrenbach, halen Türkiye'den 45 çalışanlarının yurtdışında görevli konumda olduğunu söyledi.
Türkiye'de yarattıkları iş hacminin üçte ikisinin ihracata gittiğini vurgulayan Fehrenbach, “Ayrıca unutmayalım ki Almanya'da da 3 bin 500'den fazla Türk vatandaşı çalışıyor. 1919'dan beri yayın hayatında olan, Avrupa'nın en eskisi, çalışanlarımızın gazetesi 'Bosch-Zünder', 10 binden fazla Türkçe baskı yapıyor. Başka bir deyişle sadece Bosch, Türkiye'de evinde değil, aynı zamanda Türkiye'den gelen çalışanlarımız da bizde kendi evlerinde. Bu yüzden de gelecek 100 yıl, geçtiğimiz yüzyılı geçecektir” diye konuştu.