Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2007 10:47
Fazilet Özer - Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Turan Erol, ABD'de yaşanan tutsat (mortgage) krizi ve uluslararası piyasalarda oluşan tutsat kaynaklı son dalgalanmalar sonrasında Türkiye'de, finansal piyasalardan yabancıların yüksek miktarda sıcak parayı çektiği iddialarının doğru olmadığını belirterek, “Borsadan sıcak para çıkışı yok” dedi.
Erol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de finansal piyasalarda yaşanan gelişmeleri SPK olarak çok yakından takip ettiklerini, son haftalarda ABD konut finansmanı sisteminde yer alan subprime (yüksek riskli) tutsat piyasasında meydana gelen olumsuz gelişmelerin tüm dünyadaki finans piyasalarında olduğu gibi Türkiye piyasalarında da dalgalanmaların oluşmasına neden olduğunu ifade etti.
ABD'de yer alan subprime tutsat piyasasında meydana gelen zararların 200 milyar doları geçmeyeceğinin tahmin edildiğini kaydeden Erol, “ Bu rakam global finans piyasaları için olduğu gibi Amerikan piyasaları açısından da üstesinden gelinemeyecek bir tablo oluşturmamaktadır. Dolayısıyla mevcut dalgayı şu an itibariyle bir düzeltme hareketi olarak algılamakta fayda bulunmaktadır” dedi.
Bu arada Türkiye'deki konut finansmanı sisteminin son derece sağlam (prime) krediler üzerine kurulduğunu vurgulayan Erol, “Üstelik SPK tarafından geliştirilmiş bulunan mortgage sistemi kapsamında getirilmekte olan menkul kıymetleştirme ve konut değerleme süreçleri gerek finansal sistemin gerekse hane halkının yükünü hafifletebilecek bir yapı oluşturmaktadır” diye konuştu.
“YABANCILAR PİYASAYA GÜVEN DUYMAYA DEVAM EDİYOR”
ABD subprime tutsat piyasasında meydana gelen olumsuz gelişmeler sonrası Türkiye finansal piyasalarında yaşanan gelişmeleri SPK olarak çok yakından takip ettiklerini bildiren Erol, şöyle devam etti:
“Bu kapsamda yabancı yatırımcıların hareketlerini 2 günlük takas süresini beklemeden günü gününe izleme imkanına sahip bulunmaktayız. Son hafta yapmış olduğumuz gözlemlerde gördüğümüz hususlar; yabancıların 17 Ağustos itibariyle İMKB'de sahip oldukları
hisse senetlerinin 50 milyar
dolar civarında olduğu, 13-17 Ağustos döneminde sırasıyla 460 bin dolar, 41 milyon dolar, 111 milyon dolar, 100 milyon dolar ve 43 milyon dolar olmak üzere yaklaşık olarak toplam 296 milyon dolar satış yapmış oldukları, bunun ise toplamda kendi portföylerinin yalnızca yüzde 0.6'sına denk gelmekte olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yaşanan bu süreçte yabancıların İMKB'den çıkmayarak piyasaya güven duymaya devam etmekte olduğu görülmektedir.
Yabancıların sahip olduğu hisse senetlerinin İMKB içerisindeki payının ise çok fazla bir değişiklik göstermeyerek yaklaşık yüzde 71 olarak gerçekleştiği dikkati çekmektedir. “
“LİKİT BİR PİYASA VARLIĞINI KORUYOR”
Yalnızca piyasada oluşan fiyat hareketlerine bakılmasının yanıltıcı sonuçlar ortaya çıkarabileceğine işaret eden SPK Başkanı, piyasada oluşan işlem hacmine bakıldığında piyasa düşerken bile işlem hacminin artmaya devam ettiğinin görüldüğünü söyledi.
Geçmişe bakıldığında 2000-2001 krizlerinin yaşandığı dönemde hisse senetleri piyasasında işlem hacminin son derece düşerek likiditenin azaldığı ve alım-satım yapma imkanlarının olumsuz olarak etkilendiğinin izlendiğini belirten Erol, şunları kaydetti:
“Oysa ki son yaşanan dalgalanmada işlem hacminin yüksek seyrini koruyarak likit bir piyasanın varlığını korumakta olduğu göze çarpmaktadır.
Ayrıca, ülkemizde son yıllarda yakalanmış olan istikrarlı büyüme trendi, artan milli gelir, reel sektörü son derece olumlu bir şekilde etkilemiştir. Bu durum finansal döngünün devamı açısından borçların geri ödenebilmesi perspektifinde olumlu bir tablo ortaya koymaktadır. Şu an itibariyle büyüme beklentilerine zarar verecek herhangi bir olumsuzluğun ortaya çıkmış olduğunu düşünmüyoruz.”
“FİNANSAL SİSTEM İÇİN YENİ DERSLER ÇIKARABİLİRİZ”
Son günlerde uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmalardan Avrupa piyasalarının ABD piyasasına göre daha fazla etkilendiğinin görüldüğünü kaydeden Erol, Avrupa Birliği Merkez Bankası'nın, sarsıntıların başladığı günlerde arka arkaya 95 milyar Avro, 61 milyar Avro ve 47,67 milyar Avro tutarında müdahalelerde bulunmasında, Kıta Avrupası ile Anglo-Sakson ülkelerinin finansal sistemleri arasındaki yapısal farklılıkların etkili olduğunun düşünüldüğünü söyledi.
ABD finansal sisteminde ticari bankacılık ve sermaye piyasalarının kalın çizgilerle ayrıştırıldığı, buna karşın Kıta Avrupası'nın evrensel bankacılık sistemiyle iki faaliyeti bir arada yürüttüğünün görüldüğünü ifade eden SPK Başkanı, şöyle konuştu:
“Avrupa uygulamasında,
kredi risklerinin daha çok bankacılık sistemi üzerinde birikmiş olmasının, Avrupa finansal sisteminin dalgalanmaya karşı daha kırılgan bir durum içerisine girmesi sürecinde katkısının olduğu düşünülebilir. Bu perspektif içerisinde değerlendirildiğinde, Türkiye'de bundan sonra oluşacak yeniden yapılandırmalarda, bu farklı risk gruplarının birbirinden ayrı karakteristikleri de gözönünde bulundurulacak bir şekilde hareket edilmesi gerektiği dersi çıkarılabilir.”