ANKA
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2010 16:31
Global Menkul Değerler Araştırma ve Uluslararası Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Yiğit, borsanın 2010'un ikinci yarısında 62 bin 500'ü göreceğini söyledi.
Krizin ardından özellikle yabancı kurumsal yatırımcılarda Türkiye'ye yönelik ilginin hızla arttığına dikkat çeken Emre Yiğit, "Krizde bir kısım yabancı müşteriler dükkanı kapatırken, önemli bir kısmı da tatile çıkmıştı. Aslında her krizden sonra bunun olması normal. Şimdi yabancıların tatilden döndüklerini görüyoruz. Bu da Türkiye'ye ilgiyi artırıyor. Bir anlamda yabancı yatırımcılarda Türkiye aşkı yaşanıyor. Ayrıca içerde de piyasa dinamiklerinde İMKB için yukarı doğru bir basınç var" dedi.
Son bir yıldır yabancı yatırımcıların Türkiye'ye ilgisini 'Türkiye aşkı' olarak niteleyen Yiğit, “Ben yaklaşık 20 senedir Türk piyasasını yurt dışında yabancı yatırımcılara tanıtmaya çalışıyorum. Böyle bir dönem hiç görmedim. Türk ekonomisi, 2001-2002 krizlerinden aldığı derslerle aynı hataları tekrarlamıyor. Bütçe dengesi ve bankacılık sektörü çok daha sağlıklı. Buradaki ana unsur ise bizim doğru yaptıklarımız değil gelişmiş ülke ekonomilerindeki dengesizlik. Dolayısıyla onlar o kadar kötü iken biz göreceli olarak çok daha iyi durumdayız” değerlendirmesini yaptı.
Global Menkul Değerler'in, New York Society of Security Analysts-NYSSA (New York Menkul Kıymet Analistleri Derneği) ve Enclave Capital ile birlikte düzenlediği “Yıllık Türk Yatırım Konferansı” sonuçlarını değerlendirmek üzere Genel Müdür Gökhan Özer'in de katılımıyla bir basın toplantısı düzenleyen Emre Yiğit, İMKB ne zaman bu değere yükselir sorusuna "Bu sorunun cevabını benim bilmem mümkün değil. Ancak tüm hesaplamalarımız İMKB'nin 62 bin 500'ü yakalayacağını gösteriyor. Hem tek tek şirket bazında hem de endeks bazında yaptığımız analizler mevcut endeks düzeyinin yüzde 10 daha üzerinde yukarı doğru bir hareket olacağının gösteriyor" yanıtını verdi.
Borsadaki hareketlerin her zaman rasyonel olmadığını söyleyen Yiğit "Gerek kurumsal gerekse bireysel yatırımcılarda her zaman sürü psikolojisi içinde hareketler görülebilir. Rasyonel bir piyasa yok. Örneğin içinde bulunduğumuz bu zamanda gelişmekte olan piyasalara yönelik yatırımı teşvik eden bir eğilim var. Bu ilk etapta mantıklı olabilir. Ancak bu eğilim beş yıl gibi uzun bir zaman alırsa bu piyasalarda da balonlar oluşabilir. Doğrusu şimdiye kadar benim en büyük üzüntüm bireysel ve kurumsal müşterilerimizin endeks en aşağıda olduğunda alım yapmalarını, zirve yaptığında da
hisse senetlerini elden çıkarmalarını sağlayamamak oldu" dedi.
"AKTİF YATIRIMCI SAYISI ARTMALI, HALKA ARZLAR HIZLANMALI"İMKB'nin aslında bir derinlik sorunu bulunmadığını savunan Emre Yiğit, "Borsa'nın işlem hacmi itibariyle yüzde 85-90'ını yerli oyuncular oluşturuyor. Yerli hacimde bir sorun görmüyorum. Kurumsal yatırımcılar için de bir likidite sorunu yok. Rusya'nın ardından gelişmekte olan piyasalar içinde Türkiye likiditesi en yüksek ikinci piyasa. Bizdeki sorun aktif yatırımcı sayısının artışının sağlanamaması. 1 milyona yakın yatırımcının sadece 200 bini aktif oyuncu durumunda. Diğer sorun da arz tarafında. Yani Borsa'da işlem gören şirket sayısının azlığı ve mevcutlarda da halka açıklık oranının yeterince yüksek olmaması. Şu an halka açıklık oranı yüzde 32.5 düzeyinde. Bu nedenle hem arzın hem de talebin birbirini destekleyecek şekilde yükselmesi gerekiyor" diye konuştu. Global Menkul Değerler Genel Müdürü Gökhan Özen de bu yıl Global'in 20'inci yılını kutladığını, şimdiye kadarki dönemde halka arzlar konusunda çok önemli arzlara aracılık ettiklerini belirterek "Halkla arzlarda büyük bir deneyime sahibiz. Son yıllarda halka arzlar yapmadık. Bu yıl içinde birkaç halka arz işlemimiz olabilir. Ancak bu konuda en doğru fiyatlama yapabilmek önemli. Fiyatlamada yurt dışı yatırımcıya giderek fiyat oluşturmayı doğru bulmuyoruz. Kurumsal yatırımcının az olması halka arzlar açısından risk oluşturuyor. Arz ve talebin birlikte gelişmesinin gerekliliğine inanıyoruz" dedi.
"SICAK PARA DEĞİL ILIK PARA GELİYOR"Emre Yiğit, Türkiye piyasaları açısından olumlu havanın devam ettiğini, her üç uluslararası dereceleme kuruluşunun da Türkiye'yi 2011 ile birlikte yatırım yapılabilir ülkeler arasında gösterdiğine işaret ederek " Biz hisse senetleri yanı sıra Türk bonolarına da ilginin artacağını ve yeni sermaye girişleri olacağını öngörüyoruz" dedi. Yiğit, 'sıcak para girişi artacak mı' şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Ben sıcak para deyimine katılmıyorum. Sıcak para bir piyasaya girmeyi ve çıkmayı düşünür. Ancak 2008-2009 dönemine bakıldığında, çok az bir kısmın dışında, Türkiye'ye gelen yabancı paranın çıkmadığını görüyoruz. Ayrıca Türkiye'den para çıkarsa yatırımcı nereye gidecek. Yine bir şekilde hisse senedine yatırım yapmak zorunda. Bu nedenle ben Türkiye'ye gelen paranın sıcak değil, soğuk para belki de ılık para olduğunu düşünüyorum. Ekonomi istikrarlı mı, insanlara güven veriyor mu bu daha önemli."
"YABANCILAR UZUN VADELİ BAKIYOR, SİYASİ GELİŞMELER FAZLA ETKİLİ DEĞİL"Emre Yiğit, siyasi gelişmelerin piyasalar üzerindeki etkisinin yabancı yatırımcıların davranışı açısından eskiye oranla daha sınırlı kaldığını vurgulayarak bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
"Referandum, olası bir erken
seçim ya da koalisyonlu bir hükümet gibi ihtimaller yabancı yatırımların her zaman hesapladığı konulardır. Çünkü onlar uzun vadeli yatırım planı yapıyorlar ve üç yıl vadeli yatırım yaparken de tüm bu faktörleri dikkate alıyorlar. Ayrıca yabancı kurumsal müşterilerimizde de böyle bir kaygı görmedim. Bu tarz problemler her ülkede var. Türkiye 70 milyonu aşkın nüfusuyla ve ekonomik büyüklüğüyle dünyada artık önemli ve G-20 içinde yer alan bir ülke. Yabancılar piyasalardaki iniş çıkışlardan ve dalgalanmalardan rahatsız olmazlar. Keskin dalgalanmalar olursa ancak bu etkileyebilir ki Türkiye' de böyle bir ihtimal söz konusu değil."
Emre Yiğit, İMKB'nin işlem hacminin yüzde 80'ini bankaların yüzde 20'sini de sanayi şirketlerinin oluşturduğunu belirterek, "Bankalar Borsa'da normal ekonomide sahip oldukları ağırlığın beş katı bir ağırlığa sahipler. Bu bir süre daha devam edecek görünüyor. Ancak önümüzdeki 5-10 yıl içinde banka dışında kalan diğer finans şirketlerinin özellikle de hayat sigortaları ve bireysel emeklilik şirketlerinin önemi daha artacak. Ekonomi normalleştikçe bundan hem bankalar hem de hayat sigortası şirketleri olumlu etkileniyor. Emeklilik fonlarının gelecek dönemde daha da artan bir oranda hisse senedine yatırım yapacaklarını düşünüyoruz. Bu da halka arzları teşvik eden bir süreç olacak" dedi.
"20 YILDIR BÖYLE İLGİ GÖRMEDİM"
New York'ta 24 Haziran tarihinde yapılan konferansla ilgili bilgi veren Emre Yiğit, Amerikalı yatırımcıları Türk şirketlerle buluşturduklarını, yaklaşık toplam 2,5 trilyon doları yöneten 100 fon temsilcisinin aralarında, Akbank, Bank Asya, Anadolu Hayat Emeklilik, Aksa Akrilik, Selçuk Ecza ve Global Yatırım Holding’in de yer aldığı Türk şirketlerinin üst düzey yetkilileri görüşme fırsatı bulduklarını söyledi. Yiğit, konferansta yapılan sunumlarla Amerikalı şirketlere Türk bankacılık sistemi, özel emeklilik sektörü, akrilik elyaf piyasası, ilaç ve kozmetik sektörü ile Türkiye’deki altyapı ve liman yatırımları hakkında bilgiler aktarıldığını ifade etti.
Konferansı, 11 binin üzerinde üyesi bulunan NYSSA’nın üyeleriyle birlikte Global ve Enclave’in müşterilerinin de izlediğini belirten Yiğit, dünyanın önde gelen fon yönetim şirketlerinin, İMKB şirketleriyle bir araya geldiği konferansta, şirket yöneticilerinin 2010 yılı değerlendirmesi yaparken, aynı zamanda yeni yatırım fırsatlarını değerlendirme fırsatı da bulduklarını söyledi.
Konferansta yaptığı sunumda Türkiye'nin krizden gelişmiş ülkeler gibi etkilenmeden çıktığına ve Türkiye ekonomisinin diğer ülke ekonomileri ile kıyas edildiğinde son derece sağlıklı olduğuna işaret ettiğini aktaran Yiğit, “Türkiye'ye yatırım kesinlikle kazançlı bir yatırımdır” dedi. Türkiye'de genel beklentinin 2010'da ekonomik büyümenin yüzde 5 civarında olduğunu hatırlatan Yiğit, “Ancak bizim hesabımız, yıl sonunda Türk ekonomisi yüzde 6 ile yüzde 7 arasında büyüyeceği yönündedir. 2011'de Türk ekonomisinin büyümesinin yavaşlayacağını, bunun da yüzde 5'lerde seyredeceğini tahmin ediyoruz. Bu normaldir, zira resesyondan çıkan ekonomilerin ilk yıl büyümeleri genelde hızlı olur ve daha sonraki dönemlerde de yavaşlar” diye konuştu.