Güncelleme Tarihi:
İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Derneğinin (İSMMMD), Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirdiği 4. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Şimşek, 2008 yılında, aslında zirveyi bulan küresel krizin temelinde finans, bankacılık sektörüne ilişkin gözetim ve denetim işlerinin çok iyi şekilde yerine getirilememesi olduğuna dikkati çekti.
Şimşek, aslında birçok kural bulunduğunu, ancak bu kuralların uygulamada kamu otoritesi tarafından çok iyi takip edilmemesi, önceden makro ihtiyati tedbir anlamında birtakım temel sınırlar konulmaması durumunda sadece firmaların kendilerine, hissedarlarına değil, küresel ölçekte bile çok ciddi tahribata yol açtığının görüldüğünü söyledi.
Dünya ekonomisi açısından belirsizliklerin önemli ölçüde arttığı bir dönemden geçildiğinin altını çizen Şimşek, 2011 yılının başında beklentilerin iyi olduğunu, ancak AB, özellikle Avro Bölgesi kamu borç krizinin derinleşmesiyle beraber beklentilerin tekrar olumsuza döndüğünü belirtti.
Son bir haftadır piyasalarda iyimser bir hava varsa da aslında temel sorunların hala çözüm beklediğini, AB'nin 9 Aralık'ta yapacağı zirvenin büyük önem taşıdığını, zirve öncesinde yoğun bir çalışmanın söz konusu olduğunu kaydeden Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Burada aslında sorun belli, çözüm de belli. Özünde AB geneline, Avro Bölgesi'ne baktığınızda borç stokunun milli gelire oranı yüzde 90'a dayanmış durumda. Aslında bütün uluslararası çalışmalarda borç stokunun milli gelire oranı olarak yüzde 90'lık düzey büyümeyi ciddi şekilde aşağı çeken, uzun vadeli büyüme potansiyelini olumsuz etkileyen çok kritik bir eşik olarak görülür. Bugün aslında gelişmiş ülkelerin hemen hemen çoğunda bu oran o civarda veya daha yüksektir. Birçok ülkede yüzde 100'ler civarında... Bu, tabii dünya ekonomisi açısından çok önemli bir tehdit. Ama aynı zamanda AB ile Avro Bölgesi ile yakın ekonomik ilişkilerimizden dolayı bizim için de önemli bir risk.”
AB için 18 ay önce yangın çok küçük bir düzeydeyken, bu işi kontrol etme potansiyeli, imkanları daha iyiyken, bugün gelinen noktada özellikle bazı ülkelerin kurtarma maliyetlerinin problemi büyüttüğünü ifade eden Şimşek, AB'de tek bir para birimi olmasına rağmen mali ve ekonomi politikalarında büyük farklılıkların olmasının ciddi sorun yarattığını söyledi.
“Bu bir çelişki...”
Yüksek borç krizi içindeki ülkelerin borçlarını sürdürülebilir bir maliyetle çevirmesine imkan sağlayacak bir fon gerektiğine işaret eden Bakan Şimşek, şöyle konuştu:
“Bu fon ya bu ülkelere daha büyük oranda katkıda bulunarak ya da IMF'den yeni kaynaklar oluşturularak yapılabilir. Avrupa Merkez Bankası bu kağıtları bir yandan alıyor, bir yandan da bu devlet tahvillerinin alınmasını doğru bulmadığını ifade ediyor. Bu ciddi bir çelişki... Türkiye'de Merkez Bankamızı çok eleştirdi insanlar. Bence bu anlamda bir haksızlık söz konusu. Çünkü Avrupa Merkez Bankası bir bakıyorsunuz, gidiyor ikinci elden bu ülkelerin çıkardığı tahvilleri satın alıyor, bir yandan da 'Bunu satın almak yanlış' diyor. Ülkemizde ise gerçekten küresel kriz ile ile birlikte çok aktif gerek mali gerek para politikası uygulaması söz konusu. Türkiye, birçok ülkeden, özellikle çevremizdeki ülkelerden olumlu yönde ayrışmışsa bu tabii ki Merkez Bankamızın, tabii ki Hükümetin yaptığı güzel çalışmalar, doğru çalışmalarla mümkün oldu.”