Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, yeni teşvik sistemini pazartesi Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nda (EKK) ele alacaklarını belirterek, “Teşviklerin nokta atış şeklinde verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bizim öyle her yere saçacak paramız yok” dedi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) ‘Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı’nda konuşan Babacan, yeni bölgesel gelişmişlik endeksi hazırlandığını bildirdi.
Güncelleme olacak
Şu anda 2003 yılında hazırlanan bölgesel gelişmişlik endeksinin kullanıldığını vurgulayan Babacan, şöyle konuştu: “Bölgelerin tekrar bir güncellemesini yapmak ve özellikle cari açık açısından bakıp, şu anda çok ithal ettiğimiz ama Türkiye’de üretildiğinde sürdürülebilir rekabet gücü olduğuna inanacağımız sektörlerde ve ürünlerde daha yoğunlaştırılmış yatırım teşvikleri düşünüyoruz. Burada sektörü ve ürünü seçerken çok dikkatli olmamız gerekiyor.”
Devlet bastonuyla olmaz
Babacan, devlet desteğinin sadece yatırım yapılırken ilk aşamada olması gerektiğini düşündüklerini belirterek, şunları anlattı: “O yatırıma kendi ayakları üzerine kalkıp yürümeye başladıktan sonra da devletin karışmaması gerektiğini düşünüyoruz. Sürekli devletin bastonuyla ya da devletin sağlayacağı bir tekerlikli sandalyeyle eğer o sektör ya da ürün varlığını sürdürecekse o işlere de hiç girmememiz gerekiyor. Tüfekle atış yapıldığında saçmalar yüz parçaya dağılır ve her yere saçılır. Bizim öyle saçacak paramız yok. Bütçe disiplini çok önemli. Tam hedefine uygun ve teşviği nokta atış teşvik şeklinde vermemiz gerekiyor. Diğer taraftan genel anlamda tasarrufların artırılması son derece önemli. Herkesin ayağını yorganına göre uzatması gerekiyor.”
Kazanıp borçlanıyoruz
Bireysel kredilerde yaşanan artışla ilgili uyarı yapan Babacan, şöyle konuştu: “2010 yılında bireysel krediler 43 milyar lira arttı. 2011 yılında kesin rakamlar çıkmadı ama yaklaşık 50 milyar lira daha bu rakamın üzerine eklenmiş olacak. Yani vatandaşlar 2010 yılında henüz kazanmadıkları 43 milyar liralık, 2011 yılında da henüz kazanmadıkları bir 50 milyar liralık harcama yaptılar. O da borçlara eklendi. Tamam büyümemiz var ama bir yandan da hane halkı borcu bireysel kredi rakamlarıyla büyüyor. Buna da dikkat etmemiz gerekiyor, hep ölçülü gitmemiz gerekiyor. Herkes hak ettiği kadar refah yaşayacak. Hak edilenin üzerinde bir refah yaşanmaya alışılırsa, bunun bedeli çok ağır olur ve bunun Avrupa’da pek çok örneği bulunuyor.”
Merkez’in sattığı döviz Türkiye’yi terk etmiyor
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin doğruları yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini savunarak, “Dolayısıyla önümüzdeki dönemde hem kendi politikalarımıza dikkat edeceğiz hem de dünyayı yakından izleyeceğiz. Ne gereksiz bir kötümserlik, ne de aşırı bir iyimserlikten kaçınmamız gerekiyor” diye konuştu. Babacan, şöyle konuştu: “Merkez Bankası gereken neyse yapıyor. Korkmadan gözünü kırpmadan, hedefleri neyse aklındaki neyse, düşüncesi neyse ona uygun politikayı o gün yapıp geçiyor. Geçtiğimiz günlerde bazı basın kuruluşlarında Merkez Bankası Başkanının konuşmasından sonra doların arttığı yönünde haberler vardı. Dünyada pek çok olay oluyor ve dolar bu durumlardan etkileniyor. Merkez Bankası ciddi miktarda piyasaya döviz sattı. Türkiye’ye giren çıkan sermayeye bakıldığında ciddi miktarda çıkan bir döviz yok. Merkez Bankası’nın sattığı döviz Türkiye’den çıkıp gitmiyor.”
İhracatçıdan yükselen kurun hakkını bekliyoruz
2011 yılındaki ihracatın cumhuriyet tarihinin rekoru olduğunu ancak 2008 yılına göre sadece 2 milyar dolarlık artış yaşandığını hatırlatan Ali Babacan şunları söyledi: “Rekordur, doğru ama ihracatta daha çok koşmamız gerektiği de bir gerçek. Artık ‘başardık, bu iş oldu’ demekten çok uzağız. Onun için pazarlarımızın hızla geliştirilmesi Avrupa’ya olan bağımlılığımızın azaltılması gerekiyor. 2008 yılında ortalama dolar kuru 1.29 olduğunda 132 milyar dolarlık ihracat yapıldı. 2011’de kur 1.67, ihracat 134.5 milyar dolar. Madem kur buralara çıktı, bu kurun hakkını özellikle ihracatçılarımızdan bekliyoruz.”
Çekte hapis kalkacak herkes siciline göre borçlanma yapabilecek
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Meclis Başkanlığı’na dün sunulan Çek Kanunu Taslağına göre artık hapis cezası kavramını kaldıracaklarını, bunun yerine 10 yıllık çek kullanma yasağı getirileceğini söyledi.
Yeni düzenlemeyle Bankalar Birliği’nin pozitif sicil uygulamasına başlayacağını ifade eden Babacan, şu bilgileri verdi: “Çünkü, şu anda sadece sicil dediğimizde, negatif sicil var. Bu veriler derlenip toparlandıktan sonra çek yazacak kişi diyecek ki ‘beni sen Bankalar Birliği’nden sor’. Ama bunun için çek verecek kişinin yazılı onay vermesi gerekiyor. Biz, Bankalar Birliği’ndeki o merkeze sadece çeklerle ilgili değil, daha geniş bir yetki verdik. Şimdi o merkez gidecek anlaşmalar yapacak. Örnek veriyorum, Turkcell’le, Vodafone’la, Avea’yla anlaşmalar yapacak. Gaz dağıtım şirketleriyle, elektrik dağıtım şirketleriyle anlaşmalar yapacak. Böylece tüm vatandaşların ödeme alışkanlıklarıyla ilgili pek çok veri orada birikecek. Yani cep telefonu faturasını düzgün ödüyor mu, ödemiyor mu oradan görme imkanı olacak. Böylece herkes kendi kredi tarihini, ne kadar temiz tutarsa ona göre ileride o kadar rahat borçlanma o kadar rahat çek yazma imkanına sahip olacak.”
Karşılıksız çek nedeniyle yaklaşık 8 bin kişi cezaevinde yatıyor. Tasarının genel gerekçesinde, düzenlemenin, karşılıksız çek keşide etme eylemine adli nitelikte bir yaptırım uygulanması nedeniyle yaşanan sıkıntılara çözüm getirmek ve adaletin etkinleştirilmesini, süratli ve verimli çalışmasını sağlamak amacıyla hazırlandığı belirtiliyor.