Bizim müzeyi kışlık otopark gibi gören uyanıklar var
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2002 02:11
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, dün TÜSİAD'a ‘müze dersi’ verdi ve Türkiye'de müzeciliğin zorluğundan yakındı. Koç, ‘‘Bazı vatandaşlar var, ‘kışın üstü açık otomobilimi müzede sergileyin, yazın ben kullanayım' diyor, böyle açıkgözlerler de var’’ dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Toplantısı’na ev sahipliği yapan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, işadamlarına ‘‘Zengin olmak istiyorsanız müze kurmayın’’ tavsiyesinde bulunurken, müze kurmanın ve işletmenin zorluklarını anlattı.
YİK toplantısının ardından verilen yemekte konuşan TÜSİAD YİK Onursal Başkanlarından Rahmi Koç, en çok ‘‘Neden müze kurdunuz, müzede kaç eser sergiliyorsunuz, bu eserleri nasıl temin ediyorsunuz’’ sorusunun yanı sıra ‘‘Müzede sosyal faaliyetler gerçekleştireceğiz tenzilat yapar mısınız’’ sorusuyla karşılaştığını söyledi. Anlattığı ilginç müze anılarıyla dinleyicilerini güldüren Koç, eski eserlere merakının oluşmasında çocukluk dönemlerinde babasının yurtdışı gezilerden kendisine armağan olarak getirdiği oyuncak trenlerin etkisinin olduğunu dile getirdi. Koç, müze fikrinin ise Henry Ford Müzesi'ni görmesinden sonra oluştuğunu söyledi.
TÜRKLER PARLATIYOR
Bit pazarlarından, Fransa ve İngitere'deki küçük mezatlardan, daha sonra müzayedelerden eser topladıklarını anlatan Koç, müzecilik serüveninde başından geçen bazı olayları şöyle aktardı:
Restorasyon dışarda çok pahalı, biz de işçilik ucuz olduğu için Türkiye'de restore ettirelim dedik. Tabii Türkler ‘restore et’ dediğin zaman cayır cayır parlatıyor, temizliyor bütün şeyini alıyor. Onun için İngilizler'i çağırdık. İngilizler bizimkilire yavaş yavaş öğretti.
İÇİNE GİRİYORLAR
Teşhir için de bir bir İngiliz getirdik, o öğretti. Bir kısım eserler camekanda, bir kısmı da açıkta sergileniyor. Bilhassa camekanların dışındakileri ziyaretçiler elliyor, itiyor, büyükse içine giriyorlar, sigara içiyorlar, çocuklar Sultan Vagonu'nun kadifeleri üzerinde zıplıyor o bakımdan biraz biraz tahribat oluyor. Bilhassa senede bir gün Müzeler Günü'nde buraya giriş bedava oluyor, o zaman bu tehlikeler artıyor.
Müzede 5 bin 746 eser sergileniyor, teşhir sırası bekleyenlerle toplam 7 bin eseri buluyor. Sağolsun vatandaşlar da gönderiyor, bedava olduğu sürece alırız. Ama bazı vatandaşlar var ki ‘‘Kışın otomobilimi sergileyin, yazın da ben bineyim’’ diyor. Böyle açıkgözler var.
Dışarıda restorasyon işleri fevkalade pahalı, bizde daha ucuz. Broşür bastırdık dışarı yolladık. Ama hiç talep gelmedi sorduk, dediler ki ‘‘Sizde Eski Eserler Kanunu var, bir kere gönderdik mi bir daha dönmez.’’
Müzeye 2000 yılında 18 bin, 2001 yılında 55 bin ziyaretçi geldi. Bu yıl tahminen 130 bin kişiyi geçecek. Bunun dünrya standartı 100 bin adetmiş. Bizim ziyaretçilerin çoğu çocuk, bunlardan da ‘‘ücret almayın’’ talebi geliyor. Bazı öğretmenler arıyor ‘‘Çocuklara müzeye getireceğiz ama arabamız yok’’, araba yollayıp buraya getirtiyoruz, çocuk bunlar karınları acıkıyor yemek veriyoruz.
Rahmi Bey, neden müzeyi anlattı?
MÜZESİNİN kapılarını işadamlarına açan Rahmi Koç, başlangıçta bir konuşma yapma fikrine sıcak bakmadığını da anlattı. TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın kendisini arayarak konuşma yapmasını istediğini söyleyen Koç, nasıl kabul ettiğiğini şöyle aktardı: ‘‘Ben 'ekonomi, siyaset konuşmam, kafi derecede konuşmacı var zaten' dedim. Başkan ‘biz kafi derecede ekonomiyle, siyasetle ilgili konuşuruz, sen müzeni anlat' deyince kabul ettim.’’
Denizaltı için deniz işgal parası ödedik
MÜZELERİN para kazanmadığını belirten Rahmi Koç, bu konuda şu örnekleri verdi: ‘‘Kapılarda kesilen biletler sadece aydınlatma ya da bir güvenlik görevlisinin yıllık maaşını karşılar. Devletten 1 kuruş yardım almış değiliz, ‘‘Suyu, elektriği ucuzlatın’’ dedik, dediler ki ‘‘Siz kamu hizmeti yapmıyorsunuz.’’ Yardım almadığımız gibi sergilediğimiz denizaltı için bir de işgaliye parası ödedik, denizi işgal etmekten. Eş, dost yardım ediyor teşekkür ederiz. Gelir elde etmek için başka faaliyetlere başladık burayı düğün, konser ve toplantılar için kiraya veriyoruz. Ama bu gelirler açığımızı kapatmaya yetmiyor.’’
Tekel bir yıl sonra bizden faiz istedi
RAHMİ Koç, kendi adını taşıyan sanayi müzesinin yerini Tekel'den aldıklarını belirterek, şunları söyledi: ‘‘94'te bu müzeyi açtık. İhaleye girdik yerini Tekel'den aldık, parasını da vadeli ödedik. Bir sene sonra bir müfettiş geldi ‘‘Bunu size vadeli vermişler, şu faiz farkını da öder misiniz’’ dedi, onu da ödedik.’’
YİK toplantısının ardından verilen yemekte konuşan TÜSİAD YİK Onursal Başkanlarından Rahmi Koç, en çok ‘‘Neden müze kurdunuz, müzede kaç eser sergiliyorsunuz, bu eserleri nasıl temin ediyorsunuz’’ sorusunun yanı sıra ‘‘Müzede sosyal faaliyetler gerçekleştireceğiz tenzilat yapar mısınız’’ sorusuyla karşılaştığını söyledi. Anlattığı ilginç müze anılarıyla dinleyicilerini güldüren Koç, eski eserlere merakının oluşmasında çocukluk dönemlerinde babasının yurtdışı gezilerden kendisine armağan olarak getirdiği oyuncak trenlerin etkisinin olduğunu dile getirdi. Koç, müze fikrinin ise Henry Ford Müzesi'ni görmesinden sonra oluştuğunu söyledi.
TÜRKLER PARLATIYOR
Bit pazarlarından, Fransa ve İngitere'deki küçük mezatlardan, daha sonra müzayedelerden eser topladıklarını anlatan Koç, müzecilik serüveninde başından geçen bazı olayları şöyle aktardı:
Restorasyon dışarda çok pahalı, biz de işçilik ucuz olduğu için Türkiye'de restore ettirelim dedik. Tabii Türkler ‘restore et’ dediğin zaman cayır cayır parlatıyor, temizliyor bütün şeyini alıyor. Onun için İngilizler'i çağırdık. İngilizler bizimkilire yavaş yavaş öğretti.
İÇİNE GİRİYORLAR
Teşhir için de bir bir İngiliz getirdik, o öğretti. Bir kısım eserler camekanda, bir kısmı da açıkta sergileniyor. Bilhassa camekanların dışındakileri ziyaretçiler elliyor, itiyor, büyükse içine giriyorlar, sigara içiyorlar, çocuklar Sultan Vagonu'nun kadifeleri üzerinde zıplıyor o bakımdan biraz biraz tahribat oluyor. Bilhassa senede bir gün Müzeler Günü'nde buraya giriş bedava oluyor, o zaman bu tehlikeler artıyor.
Müzede 5 bin 746 eser sergileniyor, teşhir sırası bekleyenlerle toplam 7 bin eseri buluyor. Sağolsun vatandaşlar da gönderiyor, bedava olduğu sürece alırız. Ama bazı vatandaşlar var ki ‘‘Kışın otomobilimi sergileyin, yazın da ben bineyim’’ diyor. Böyle açıkgözler var.
Dışarıda restorasyon işleri fevkalade pahalı, bizde daha ucuz. Broşür bastırdık dışarı yolladık. Ama hiç talep gelmedi sorduk, dediler ki ‘‘Sizde Eski Eserler Kanunu var, bir kere gönderdik mi bir daha dönmez.’’
Müzeye 2000 yılında 18 bin, 2001 yılında 55 bin ziyaretçi geldi. Bu yıl tahminen 130 bin kişiyi geçecek. Bunun dünrya standartı 100 bin adetmiş. Bizim ziyaretçilerin çoğu çocuk, bunlardan da ‘‘ücret almayın’’ talebi geliyor. Bazı öğretmenler arıyor ‘‘Çocuklara müzeye getireceğiz ama arabamız yok’’, araba yollayıp buraya getirtiyoruz, çocuk bunlar karınları acıkıyor yemek veriyoruz.
Rahmi Bey, neden müzeyi anlattı?
MÜZESİNİN kapılarını işadamlarına açan Rahmi Koç, başlangıçta bir konuşma yapma fikrine sıcak bakmadığını da anlattı. TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın kendisini arayarak konuşma yapmasını istediğini söyleyen Koç, nasıl kabul ettiğiğini şöyle aktardı: ‘‘Ben 'ekonomi, siyaset konuşmam, kafi derecede konuşmacı var zaten' dedim. Başkan ‘biz kafi derecede ekonomiyle, siyasetle ilgili konuşuruz, sen müzeni anlat' deyince kabul ettim.’’
Denizaltı için deniz işgal parası ödedik
MÜZELERİN para kazanmadığını belirten Rahmi Koç, bu konuda şu örnekleri verdi: ‘‘Kapılarda kesilen biletler sadece aydınlatma ya da bir güvenlik görevlisinin yıllık maaşını karşılar. Devletten 1 kuruş yardım almış değiliz, ‘‘Suyu, elektriği ucuzlatın’’ dedik, dediler ki ‘‘Siz kamu hizmeti yapmıyorsunuz.’’ Yardım almadığımız gibi sergilediğimiz denizaltı için bir de işgaliye parası ödedik, denizi işgal etmekten. Eş, dost yardım ediyor teşekkür ederiz. Gelir elde etmek için başka faaliyetlere başladık burayı düğün, konser ve toplantılar için kiraya veriyoruz. Ama bu gelirler açığımızı kapatmaya yetmiyor.’’
Tekel bir yıl sonra bizden faiz istedi
RAHMİ Koç, kendi adını taşıyan sanayi müzesinin yerini Tekel'den aldıklarını belirterek, şunları söyledi: ‘‘94'te bu müzeyi açtık. İhaleye girdik yerini Tekel'den aldık, parasını da vadeli ödedik. Bir sene sonra bir müfettiş geldi ‘‘Bunu size vadeli vermişler, şu faiz farkını da öder misiniz’’ dedi, onu da ödedik.’’