Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2005 01:48
MEDEF International ve Renault Başkanı Louis Schweitzer, ‘Türk otomotiv pazarı, çok büyük gelecek vaat ediyor. Renault açısından Türkiye, Fransa’dan sonraki en önemli ülkedir’ dedi.
FRANSIZ Girişimciler Hareketi’nin (MEDEF) Uluslararası Kanadı MEDEF International’ın Başkanı Louis Schweitzer, Türk otomotiv piyasasının, orta ve uzun vadede çok büyük bir gelecek vaat eden bir piyasa olduğunu söyledi. Fransız Renault’un Yönetim Kurulu Başkanlığını da yürüten Schweitzer, ‘Renault açısından Türkiye, Fransa’dan sonraki en önemli ülke konumunda bulunuyor’ diye konuştu. Renault’nun Türkiye’yi çok uzun vadeli bir yatırım ülkesi olarak gördüğünü belirten Schweitzer, ‘Clio III ve diğer bazı modelleri açısından Türkiye, Renault’nun, Fransa’dan sonraki dünyanın en büyük Renault üretim merkezi haline gelecek’ ifadesini kullandı.
EN İYİ MERKEZ OLUYOR:
Schweitzer, şöyle devam etti: ‘Türkiye’de ihracata dayalı bir üretim üssü kurduk. Türkiye’de otomotiv açısından çok canlı bir iç piyasa bulunuyor. Ayrıca, bölge ülkelerine genişleme açısından Türkiye önemli bir merkez konumuna sahip bir ülke. Otomotiv açısından, Türkiye, güçlü pazarın yanı sıra çok etkili bir üretim kapasitesine sahip bir ülke. Türkiye, ‘kalite ve maliyet’ açısından dünya genelinde en iyi otomotiv üretim merkezlerinden biri durumundadır. Bu nedenle, Renault’un bazı modelleri, dünya piyasası için sadece Türkiye’de üretilir ve üretilmeye devam edecektir.’
MÜZAKERE ZAMANINDA BAŞLAR:
Türkiye’nin, AB ile ilişkilerine de değinen Schweitzer, ’Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri, AB tarafından ifade edildiği gibi zamanında başlayacaktır. 10-15 yıl sürmesi beklenen bu müzakerelerin nasıl sonuçlanacağı konusunda şimdiden bir şey söylemek gerçekçi olmaz ama ben Türkiye’nin bu süreci başarıyla tamamlayacağına inanıyorum’ dedi. Türkiye’nin, tam üyelik yolunda gayret gösterdiğini ve bu gayreti göstermeye devam etmesi halinde sonucun olumlu olacağına dikkat çeken Schweitzer, ‘Türkiye’nin AB yolundaki hedefi ‘farklı statüler’ yerine ‘tam üyelik olmalı’ ve bu yolda ilerlemelidir’ ifadesini kullandı.
IMF’YE GEREKSİNİM AZALIR:
Türkiye’nin, ekonomik krizden çıkarak hızlı bir şekilde toparlanmasının bir ‘başarı hikayesi’ olduğunu belirten Schweitzer, toplam borçların, Gayri Safi Milli Hasıla’ya oranının gerilediğini, makro ekonomik istikrarın güçlendiğini, bu trendin sürmesi sonucu, Türkiye’nin mali yardım açısından Uluslararası Para Fonu’na (IMF) çok fazla gereksiniminin kalmayacağı görüşünde olduğunu söyledi.