Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2010 11:09
Avrupa ülkelerinde tonlarca ihracatı yapılan ekonomik değeri çok yüksek olan frenk yemişi, Türkiye'de sadece tarla kenarlarında çit olarak kullanılıyor.
Az tanınması dolayısıyla, frenk inciri, dikenli incir, mısır inciri gibi isimlerle de anılan frenk yemişinin Türkiye'de ekonomik bir pazarının bulunmamasına karşın, bu incirden İtalya başta olmak üzere İspanya, Yunanistan, Tunus gibi Akdeniz ülkelerinde doğrudan pazara yönelik kültür bitkisi olarak yararlanılıyor.
Asıl vatanı olan Amerika kıtasında Meksika'nın bayrağında bile yer alan bu bitkinin meyvesi dışında, yaprak olarak bilinen yassılaşmış gövdesinden yemeği, salamurası ve reçeli yapılabiliyor, boya çıkarılabiliyor, hayvan yemi olarak kullanılabiliyor ve yamaç arazilerde erozyonu önleyen bir bitki olarak yararlanılabiliyor.
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü'nden Prof. Dr. İbrahim Uzun, bitkinin çok kolay yetişebilmesi, meyvesinin yanında hızla büyüyen gövdesinin hayvan yemi olarak kullanılabilmesi, erozyonu önleyen özellikleri dolayısıyla önemli bir ekonomik değer ifade ettiğini vurgularken, Akdeniz sahil şeridindeki Türk çiftçisinin ve ülkenin bu bitkiden yararlanamamasını, “önemli bir kayıp” olarak değerlendirdi.
YETİŞTİRMESİ KOLAY
AA muhabirine frenk yemişi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Uzun, bitkinin kıraç ve sulama gerektirmeyen, kıyıdan 400 - 500 metre yüksekliğe kadar özelikle yamaçlarda yetişebilmesinin başlı başına bir avantaj olduğunu belirtti.
“Organik tarıma en uygun bitki frenk yemişidir” diyen Prof. Dr. Uzun, bu bitkinin hemen hemen hiç bir zararlısının bulunmadığını, önemli bir masraf ve bakım gerektirmediğini, yalnızca dikenleri ve budamasının sorun olduğunu, onun da günümüzde ticaretini yapan ülkelerin geliştirdiği yöntemlerle kolaylıkla aşıldığını söyledi.
Dünyada frenk yemişinin ticaretini yapanların, sarı, kırmızı ve beyaz olmak üzere üç renkte meyvesini veren türünü geliştirdiklerini belirten Prof. Dr. Uzun, son yıllarda gelişmiş ülkelerde bu meyvenin kış aylarında geniş bir tüketici pazarı bulabildiğinin ve çok iyi fiyatlara satıldığının altını çizerek şöyle devam etti:
“Bizde frenk yemişi, harcı alem Akdeniz bölgesinde her yerde var. Var ama önemli olan her yerde olması değil. Bunun kültüre alınıp bir şekilde bahçesinin kurularak meyvesinin pazara ihracata yönlendirilebilmesi, bunun yapılabilmesi. Tabi bunun için önce girişimci iş adamları gerekiyor. Frenk yemişi yetiştirmeyi tek başına çiftçiden beklemek doğru değil. Yap dersin yapmaz. Önce görmesi lazım. Bunun için de bu işe önayak olacak girişimci ya da kamu kuruluşu gerekiyor. Yetiştirilmesi o kadar kolay ki, yaprağını koy, toprağa kök salıyor.”
İTALYA'DA YAYGIN ÜRETİM
Prof. Dr. Uzun, günümüzde frenk yemişinden en çok yararlanan ülkenin İtalya olduğuna işaret ederek, İtalyanların egzotik meyve olarak kışın bu ürünü piyasaya sürebilmek için üretimini Ağustos - Eylül ayları yerine Ekim - Kasım aylarına kaydırdığını belirtti. Uzun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Frenk yemişleri normal olarak Mayıs ayında çiçek açıyor. İtalyanlar, çiçek açınca ağacın üzerine çıkarak bütün çiçekleri döküyorlar. “Stress”e
giren bitki bir ay sonra yeniden çiçek açıyor. Bu çiçeğin meyvesi ise Ekim - Kasım aylarına sarkıyor. Bir ay da koruma ömrü olduğu dikkate alındığında İtalyanlar, Aralık - Ocak aylarında bunu pazara sürüyorlar.
İtalyanlar bu bitkiyi su sorunun yaşandığı ülkenin Güney kesiminde ve Sicilya adasında yetiştiriyor ve yılda 50 bin ton dolayında ihracat yapıyor.”
Frenk yemişinin Türkiye'de Akdeniz bölgesindeki yamaç ve kıraç arazilerde yaygınlaştırılması halinde sadece meyvesinden değil, bu arazilerde erozyonu önlemek için de çok yararlı olacağını vurgulayan Prof. Dr. Uzun, “Her derde deva olabilen böylesine yararlı bir bitkiyi tarlalarının kenarında çit olarak kullanan halkımız, meyvesini ya kendisi yiyor ya da üç beş kişi buna talip olarak pazarlarda tezgahta satıyor. Ama sanıldığı gibi bunun ekonomik bir büyüklüğü yok. Zaten tezgahlarda da bu meyveyi ancak Ağustos ayında, biraz da Eylül ayında görebilirsiniz. Sonra arasanız da Türkiye'de frenk yemişini bulamazsınız. Pazarda az da olsa satılan bu ürünün tüketicileri de yine Akdenizliler. Yani bu meyveyi tezgahta satın alanlar, tanıyanlar. Tanımayanlar dikeninden dolayı kötü deneyim edindiklerinden uzak duruyorlar” diye konuştu.
MEKSİKA BAYRAĞINDA YER ALIYOR
Meksika'da ve bazı Güney Amerika ülkelerinde bu bitkinin tarım ve hayvancılıkta önemli bir yeri olduğunu da anlatan Prof. Dr. Uzun, Meksikalıların bayraklarında bile kaktüsün yer aldığını, ülkede taze yapraklarından yaygın olarak
yemek, salamura ve reçellerinin yapıldığını, yem olarak kullanıldığını ifade etti.
Prof. Dr. Uzun, Avustralyalıların da bir dönem Avrupa'dan bu bitkiyi çölde yetişebileceğini dikkate alarak ülkelerine götürdüklerini ancak çölde hızla yayılmasından korkarak, bitkiyi “istilacı bitki” ilan edip daha sonra yakıp yıkarak yayılmasını önlediklerini belirtti.
KARMEN KIRMIZISI
Karmen kırmızısı olarak bilinen doğal rengin kaynağının da frenk yemişinin ağacı olduğunu vurgulayan Uzun, “dactylopuis coccus” olarak bilinen bir böceğin frenk yemişinin üzerinde yaşama alanı bulabildiğini ve bu bitkide beslenen böceklerin büyüdüklerinde toplanarak ezilmesi suretiyle Karmen kırmızısı renginin elde edildiğini bildirdi. Prof. Dr. Uzun, daha sonra bu Karmen kırmızısının kimyasal formülü çözülünce yapay üretimine geçildiğini, günümüzde ise yıllarda önce yapılan bu doğal yönteme yeniden dönülmek istendiğini anlattı. Prof. Dr. Uzun, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sıcak ve kurak iklimin hüküm sürdüğü Meksika, Peru, Şili, İtalya, Tunus, İspanya, Güney Afrika gibi bir çok ülkede halkın geçim kaynağı olabilen ve besleyici özelliği yüksek frenk yemişi meyvesinin ve ağacının Türkiye'de ekonomik değer ifade edecek kültüre alınarak yetiştirilmesi ve değere dönüşmesi en büyük hayalim.”