Güncelleme Tarihi:
EKONOMİNİN son yıllarda hızlı bir büyüme yakaladığına işaret eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bu hükümet arkasına sermayeyi almadı, bu hükümet sermayenin, seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti olmadı. Hak sahibi olanların hizmetkarı oldu. Bu hükümet, yetimin hakkını gözetti, fakir fukaranın emanetini gözetti. Hazine’yi boşaltan değil, Hazine’yi dolduran, kamu bankalarını zarara uğratan değil, kamu bankalarını
kara geçiren bir hükümet oldu” diye konuştu.
Güven ve istikrar
Başbakan Erdoğan, Türk İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) 4’üncü Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, şunları söyledi: “Güney Kore’deki Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde devlet başkanları ve başbakanlar takdirlerini iletti. ‘Bunun formülü nedir?’ diye sordular. Türkiye’nin iş adamları, Türkiye’nin kurumları, Türkiye’nin sivil toplum örgütleri, sırtlarını millete dayıyor ve bu sayede başarıdan başarıya koşuyor. Bütün bu adımın iki önemli sır kelimesi var. Ancak bunu Türkiye’deki bir kısım çevreler anlamamakta direniyor. Nedir bu iki sır kelime. Bir, güvendir. İki, istikrardır. Başka hiçbir şey aramaya gerek yok.”
Parmakla gösteriliyor
Türkiye’nin, Yeni Zelanda’dan Kanada’ya, Japonya’dan Brezilya’ya kadar 5 kıtada gönül kazanan bir ülke olmaya başladığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: “Türkiye, başarılı müteahhitleriyle, başarılı iş adamlarıyla, okullarıyla, öğretmenleriyle gönüller kazanıyor. Türkiye dünya barışına olan katkılarıyla, uzlaşma, diyalog çağrılarıyla, dik duruşuyla, hakkı en güçlü şekilde müdafaasıyla gönüllerde yer ediniyor. Türkiye, güçlü, dirençli, istikrarla büyüyen sağlam ekonomisiyle, alan el değil, veren el olmasıyla, artık parmakla gösteriliyor, takdirle izleniyor. Türkiye’nin bugün ulaştığı nokta, hiç ama hiç tartışmasız, bizzat milletin eseridir. Türkiye milletin rotasında yürüyor, Türkiye, milletin çizdiği istikamette ilerliyor. Türkiye, bu aziz milletin arzusu, talepleri, hedefleri doğrultusunda yükseliyor. İşte onun için Türkiye büyüyor, işte onun için Türkiye başarıyor.”
TUSKON: 7 bin iş insanı 448 yurtdışı gezisine katıldı
TÜRKİYE İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, ekonomik ve siyasi krizlerin dünyada önemli değişiklikleri beraberinde getirdiğine dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Dünya düzeni bu krizler ekseninde yeniden belirlendi. TUSKON, Türkiye’nin büyüme ve ihracat hedefine destek olmak adına yerinde saymadan, her geçen yıl bir önceki yıla göre temposunu arttırarak, daha fazla işadamını yatırımcı ve ihracatçı yapmak için uğraşıyor. Türk müteşebbislerinin yurt dışına açmayı amaçlayan konfederasyon, kısa sürede büyük bir gelişme kaydederek 40 bin gönüllü üyeye ulaştı. TUSKON Washington, Brüksel, Moskova ve Pekin’de bulunan ofisleri ve 140 ülkedeki iş ortaklarıyla küresel iş dünyasında da etkin bir yere ulaştı. 2011 yılında üye federasyonlar ve derneklerle birlikte 448 yurtdışı ticaret ve yatırım heyeti gerçekleştirdik. Bu heyetlere 6 bin 962 iş insanı katıldı. Ayrıca ülkemizdeki yatırım fırsatlarının ve Türkiye’nin üretim kapasitesinin tanıtımını yapmak üzere 10 bin 200 kişi ülkemizde ağırladık. Yine 2011 yılında toplam 4 bin 414 etkinlik düzenlendi ve bu etkinliklere 317 bin 880 kişi katıldı. Aynı sürede 9 bin 493 işadamının katılımıyla 523 yurt içi iş heyeti düzenlendi.”
TİM: Türkiye artık hedef ve vizyon sahibi bir ülke
TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye’nin güçlü, devamlı, istikrarlı bir yükseliş yakaladığını belirterek, şunları söyledi: “Bu ivme hızlanarak devam ediyor. TİM olarak 2023 yılı ihracat hedefimiz 500 milyar dolar. Bu hedef yolunda TUSKON ile beraber son derece başarılı çalışmalara imza attık. Bu yılki ihracat hedefi 150 milyar dolar. Bu hedefte sekme yok. Geçen yıl ekonomik krize rağmen Cumhuriyet tarihinde ihracat rekoru kırıldı. Son 10 yılda ihracatımız çok önemli değişikliklere imza attı. 10 yıl önce sadece 4 ilimiz 1 milyar doların üzerinde ihracat yapıyordu şimdi 16 ilimiz yapıyor. Türkiye artık hedef ve vizyon sahibi. Çalışmalar sonuç odaklı. İhracatçılarımız bu konuda oldukça başarılı. Türkiye’nin ekonomi morali oldukça yüksek.”
Çağlayan: 2011’de saatte 22 işyeri açıldı
EKONOMİ Bakanı Zafer Çağlayan, günümüzde özel sektör eliyle büyüme modeli seçen Türkiye’nin geçtiğimiz 10 yılda hayal edilmeyecek başarılar elde ettiğini belirterek, şöyle konuştu: “Geçen yıl Türkiye’de 53 bin 409 şirket kuruldu. 191 bin yeni işyeri açıldı. Yani 2011’de saatte 6 şirket kuruldu. Saatte 22 iş yeri açıldı. Sadece geçen yıl 1 milyon 516 bin yeni istihdam sağlayan Türkiye’nin kamu bütçesi, mali disiplin, bütçe açıkları ve işsizlik rakamlarında AB’nin 27 ülkesinin 20’sinden bile çok daha iyi performans sergiledi. Türkiye’nin birçok ülkede elde ettiği başarı örnek gösterildi. Güney Kore ve İran’da Türkiye’nin başarıları dile getirildi.”
Gül: Türk girişimcisi devletin önünde gidiyor
TUSKON 4’üncü Olağan Genel Kurulu dolayısıyla Yönetim Kurulu Başkanı Rızanur Meral’e mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şunları söyledi: “Türk girişimcisi artık büyük düşünüyor, bütün dünyayı faaliyet alanı olarak görüyor ve değişen şartlara uyumu ile dikkat çekiyor. Yatırımcılarımız, girişimcilerimiz, gerek yurt içi gerek yurt dışındaki iftihar kaynağı olan çalışmalarıyla, devletin önünde gitmektedir. Türkiye böylelikle küresel bir güç olma hedefini aşama aşama gerçekleştirmekte. Eğer bugün Türkiye’nin geldiği ileri seviyeden kıvançla söz ediyorsak, bunda girişimcilerimizin katkılarını göz ardı edemeyiz.”
Fransız kolejine itiraz etmeyip, dini eğitime karşı çıkmak özgürlüğe uyar mı
FİKİR din ve vicdan hürriyeti ile teşebbüs hürriyetinin bu ülkenin temel dinamiği olması gerektiğini dile getiren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Bu işin temeli de eğitim özgürlüğüdür. Aileler çocuklarına dini eğitim vermek istiyorlarsa bunun önü açılmalıdır. İsteyen çocuğuna dini eğitim verir, isteyen vermez. Deniyor ki, ‘aileler çocukları yönlendirecek.’ Kusura bakmayın ama ailenin çocuk üzerinde hakkı vardır. Bu ülkede aileler çocuklarını Alman kolejine, Fransız Kolejine gönderirken itiraz etmeyeceksin, yönlendirme aklına gelmeyecek ama iş dini eğitime gelince çocuklar yönlendirilmiş olacak. Böyle özgürlük anlayışı olmaz. Dünyanın her ülkesinde aileler çocuklarının eğitimine yön verir.”