Güncelleme Tarihi:
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) heyetiyle gerçekleştirdiğimiz Çin seyahatinin son gününde Shangay’da Başkan Muharrem Yılmaz ile ekonomiden siyasete güncel konuları konuştuk. Sohbetin en önemli bölümü cumhurbaşkanlığı seçimi konusuydu. Yılmaz, cumhurbaşkanı tanımımı şöyle yaptı: “Toplumun nabzını tutan, biriken problemleri kavrayan bir cumhurbaşkanı olmalı. İnsanları dinleyen, insanların uzlaşmasına yardım eden, toplumu motive eden, birlik ve bütünlüğümüze katkı sağlayan bir cumhurbaşkanı isterim doğrusu. Uzlaşmanın peşinde, uzlaştırmanın peşinde koşan bir cumhurbaşkanı istiyoruz. Cumhurbaşkanının hepimizi temsil etmesi önemli. Buna zarar getirmememiz lazım. ”
PARLAMENTER SİSTEM BÖYLE
Muharrem Yılmaz, parlamenter sistemin, tecrübesi, sorumlulukları ve görevleri daha temsili düzeyde bir cumhurbaşkanını gerektirdiğine de dikkat çekerek, “Parlamenter sistemin özündeki cumhurbaşkanı bu. Biz 1982 Anayasası ve 2010 Anayasa reform paketinde cumhurbaşkanının artırılan yetkilerine karşı çıktık. Çünkü parlamenter sistemin cumhurbaşkanlığı sisteminden uzaklaştırdığını gördük. Bu noktada duruyoruz. Şimdi cumhurbaşkanını halkın seçeceği bir noktadayız. TÜSİAD’ın benden önceki başkanlarının duruşunu kuvvetle programıma alarak, Türkiye’nin yeni anayasaya ihtiyacı olduğunu hep vurguladım. Maalesef büyük bir fırsat kaçırıldı. Bütün bu sıkıntılı konuları çözececeğimiz yeni bir anayasa hazırlamadan, parlamenter sistem içinde halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı seçimine doğru gidiyoruz. Seçildikten sonra cumhurbaşkanı hepimizin cumhurbaşkanı olacaktır. Toplumdaki sorunlar önüne geldiğinde uzlaştıran biri olmasını bekleriz, umut ederiz” dedi.
Son dönemde sık sık hükümet tarafından eleştirildiklerinin hatırlatılması üzerineyse Muharrem Yılmaz, TÜSİAD gibi kurumların hükümetlerle, hükümetlerin de TÜSİAD gibi kurumlarla çalışması gerektiğini söyledi. Yılmaz, “Türkiye’de toplumsal huzur önemli önceliğimiz olmalı. Bu kutuplaşmayı kaldırmamız lazım. Çözüm sürecinin iktisadi sorumluluğunu alıyoruz diye ortaya çıktık. Bu tür davranışların uzun vadede takdir göreceğini düşünüyorum.
Kim ki kavga etmemize sebep olmuş bu bizi üzecek, onları da o üzüntü ile hatırlayacağız” dedi.
BAŞKANLIĞI UZATMAM GÜNDEMİMDE DEĞİL
GEÇTİĞİMİZ günlerde Yılmaz’ın görev süresinin ocak ayındaki genel kurulda 1 yıl daha uzatılacağı iddia edilmişti. Yılmaz, bu konudaki sorularımız üzerine “Kesinlikle gündemimde değil. 2 yıllık süre için seçildim. En başarılı şekilde tamamlayarak bayrağı devretmek isterim. TÜSİAD’ın üyelerinin ihtiyaçlarının çerçevesi içinde karar alacağımız konu. Ailemizden fedekarlık yaparak bu görevleri sürdürüyoruz. TÜSİAD’da ikinci doktoramı yapmış gibi oldum. İnşallah borcumuzu ödemişizdir. Kim TÜSİAD’a başkan olursa olsun üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine getirebilir” diye konuştu.
ENFLASYONUN ALTINDA EZİLİRİZ
SON dönemde hükümet üyeleri arasında Merkez Bankası politikalarıyla ilgili fikir ayrılıklarını da değerlendiren TÜSİAD Başkanı, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının ilkesel bir konu olduğunu söyledi. Yılmaz, “Bunun ülke ekonomisinin itibar meselesi olduğunu görmemiz lazım. Piyasa ekonomilerinde itibarın sarsılmaması istikrarın temini bakımından ilkesel bakmamız gerekiyor. Bunlar sorumluluk taşımazlar demek istemiyorum. Kendi amaçlarını yerine getirirken hata yapmak başka birşey, bağımsız davranmak başka birşey. Neden bağımsızlık istiyoruz? Bu tür kurumlarla ülkenin itibarını güvence altına alalım. Piyasaların gereklerine göre karar alabilen kurumlar olması lazım. Onların bu faaliyetlerine saygı göstermemiz gerekiyor. Bu bizim piyasa ekonomisine olan inancımızı gösterecektir. Yaptığı çalışmalarda faiz aracını kullanırken onun işine karışmayacağız. O aracı kullanırken bağımsız olması bizim itibarımızdır” dedi.
Geçtiğimiz günlerde görüştükleri Bernanke’nin de kendilerine “Merkez bankalarının öncelikli görevidir fiyat istikrarı” dediğini hatırlatan Yılmaz, Enflasyonun yol açtığı dalga boylarını küçültmek için aldığı tedbirlerin önemli olduğunu söyledi. Yılmaz “Geçmiş kötü tecrübelerimizi unutup da faiz yüksek dersek yarın enflasyonun altında eziliriz” dedi.
TÜRKİYE ÇİN İÇİN ÖNEMLİ BİR LİMAN
ÇİN ziyaretinden bu ülkeyle ilgili önemli bilgilerle döndüğünü söyleyen TÜSİAD Başkanı Yılmaz, “Dünyanın büyüme kavramında birbirine yaklaştığını görüyoruz. Amerika’da da sosyal politikalar, gelir dağılımı iyileştirmeleri gündemde. Çin’de de. Küreselleşme dünyayı birbirine yaklaştırıyor. Bu dünyanın BM, IMF gibi kurumlarına da yansımasını umut ediyorum” dedi.
Çin’in ucuz iş gücü ile kalkınmayı başlangıçta hareketlendirdiğine dikkat çeken Yılmaz, Şimdi sermaye birikimi oluştu. En önemli yatırım fonlarına sahip ülke Çin. Verimlilik odaklı çalışmalara başlamışlar. Eğitime Ar-Ge’ye ağırlık veriyorlar. Yurtdışına yüz binlerce genci eğitim için göndermişler. Bunların geri dönüşünü de temin ediyorlar” diye konuştu.
TÜSİAD’ın Çin ile ilişkilere önemli katkılar vereceğini belirten Yılmaz “Türkiye’nin Çin’in firmalarının dünyaya açılmasında önemli bir liman olabileceğini aktardık. Çin ile Türkiye arasındaki ticaretin dengesizliğini doğrudan yatırımlarla dengeleyebilecek bir kapı aralamak istedik. Bu ülke ile olan dış ticaret açığının kısa sürede azalacağı beklentisi içinde olmamak lazım. Heyecanla Türkiye’ye dönüyoruz” dedi.
Yılmaz Çinliler’in Türkiye’den beklentilerini sormamız üzerine de şunları söyledi: “Gıda Güvenliği Anlaşması’nın eksiklerinin giderilmesini ve bir an önce imzalanmasını istiyorlar. Türkiye’nin büyük projelerine adaylar. Burada devlet en üst düzeyde İpek Yolu projesini yeniden canlandırmak yönünde karar almış. Türkiye ile de ticaretin ilişkilerin gelişmesini istiyorlar.”