Güncelleme Tarihi:
Küresel enerji krizinin etkisini sınırlı tutabilmek için ülkelere önerilerde bulunan Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’a göre bu kriz, 1970’lerdeki petrol krizinden çok daha büyük. Birol, krizi bugüne kadar görülen en büyük enerji krizi olarak tanımlıyor. Krizin yeni kaynaklar için bir fırsat olabileceğine dikkat çeken Uluslararası Enerji Başkanı Birol, Avrupa’nın yeniden nükleere döndüğünü de hatırlatıyor.
Enerji konusunda dünyanın en önemli çatı örgütü olarak kabul edilen Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol ile CNN Türk Haber Müdürü Fatih Sadırlı konuştu.
İşte Birol'un açıklamaları:
Küresel enerji krizinin aşılmasında bir acil eylem planı olarak ne gibi tedbirler öne çıkıyor? Özellikle bu kış Avrupa için 2 Dünya Savaşı’ndan sonra en zor kış olabilir mi? Böyle bir öngörünüz var mı?
24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte, benim hemen ertesinde söylediğim gibi, dünya şimdiye kadar görmediği bir enerji krizi ile karşı karşıya kaldı. Geçmişte belki hatırlayabiliriz, 70’li yıllarda petrol krizleri vardı. Bu ondan hem boyut anlamında hem de kompleksite itibarıyla son derece daha büyük bir kriz. O zamanlar sadece petrol sorunu vardı; şimdi ise petrol, doğal gaz, elektrik… Bundan öncelikle Avrupa ama bütün dünya ciddi derecede etkilenecek. Özellikle Avrupa’da bu kışın son derece zorlu geçeceğini düşünüyorum.
“BUGÜNE KADAR GÖRÜLMEMİŞ BİR ENERJİ KRİZİ…”
Ukrayna işgal edildikten bir hafta sonra 1 Mart’ta ben bir açıklama yaptım. Avrupalı liderlere 10 maddelik bir eylem planı önerdik. Birkaç örnek vermem gerekirse dedik ki; bu kış çok zor geçecek. Kış aylarında evlerdeki ısıyı bir-iki derece aşağı düşürmemiz gerekebilir veya Almanya ve Belçika gibi nükleere Allaha ısmarladık diyecek ülkelerin, bir kez daha bunu gözden geçirmelerini önerdik.
Toplu taşımaları bedava yapıp, burada özelden insanları toplu taşımaya teşvik etmeleri gerektiğini önerdik. Birçok farklı öneri yaptık, o zamanlar bu önerileri biraz radikal buldu Dünya ve Avrupa liderleri. Ancak şu anda hemen hemen hepsi kabul edildi. Şu an mesela birçok ülkeye gittiğiniz zaman Avrupa’da, bu kış itibarıyla düzenlenen kararnameler binalarda ısıyı 2 derece aşağı çekmek, tasarruf etmek.
“NÜKLEER SANTRALLERİ KAPATMA FİKRİNDEN VAZGEÇİLDİ”
Belçika, nükleer enerji santralını kapatma fikrinden vazgeçti ve 10 yıl uzattı. Almanya bunu tartışıyor. Avrupa’da birçok ülkede toplu taşıma ücretlerinde indirime gidildi teşvik etmek için. Bunun amacı bu kışı mümkün olan en az hasarla atlatmak ama bu tabii kolay kolay mümkün olacak bir şey değil. Avrupa hem ekonomik olarak, hem enerji olarak hem de sosyal olarak oldukça zor bir kıştan geçecek.
Krizler aynı zamanda yeni bir paradigmanın devreye girmesi için fırsatlar sunar. Siz de “kışın sonu bahardır” diyerek aslında bir umut da veriyorsunuz. Yaşanan enerji krizi; yenilenebilir enerji ve gelecekte keşfedilebilecek yeni enerji biçimleri ve kaynakları için itici bir güç, motive edici bir yaklaşım olabilir mi? Ajans olarak geleceğin enerji kaynağının ve biçiminin ne olacağını öngörüyorsunuz?
Kesinlikle doğru söylediğiniz. Avrupa ülkelerinde zaten yenilebilir enerjiye ciddi bir eğilim vardı. Bunun da esas nedeni, çevre ile ilgiliydi. İklim değişikliği ile ilgili sorunlara çözüm bulmak içindi. Ama şimdi Avrupa sadece bundan değil, aynı zaman enerji güvenliği açısından artık dışarı bağımlı olmamak için yenilenebilir enerjiye önem verdi. Güneş, rüzgâr, elektrikli arabalar gibi bunlara çok fazla önem verdi. Sadece önem vermek ya da plan program değil, buraya ciddi anlamda para akıtıyorlar. Yani sübvansiyon şeklinde, bunu teşvik etmek için.
“ENERJİDE KIŞIN SONU İLKBAHAR”
Geçen hafta içinde ABD’de çok büyük şimdiye kadar olmayan bir büyüklükte kanun çıktı, enflasyonu düşürme kanunu diye. Bu da milyar dolarlar mertebesinde parayı yine temiz enerji teknolojilerine akıtıyorlar. Bu akıtılan paralar temiz enerji teknolojilerinin piyasaya daha çabuk, daha hızlı ve ucuz gelmesine neden olacak. Avrupa ile ABD dışında Çin, Hindistan ve Japonya’da da buna çok benzer eğilimler var. Bu bakımdan bu kışın sonunda ben ilkbaharın da gelebileceğini de düşünüyorum. Daha temiz ve daha güvenli bir enerji sisteminin kurulabilmesi için.
Tam bıraktığınız yerden sormak istiyorum. Enerji piyasasındaki belirsizlik ve Rusya kaynaklı sorunların önümüzdeki süreçte küresel ekonomiye etkisi nasıl olur. Yüksek enflasyon ve küresel resesyon riskini yüksek görüyor musunuz?
"KRİZ ENFLASYONU KÖRÜKLÜYOR, BÜYÜMEYİ YAVAŞLATIYOR"
Evet, şu anda bütün dünyada hem petrol hem doğal gaz, birçok ülkede elektrik fiyatları hızlı bir şekilde artıyor. Bu da enflasyonu körüklüyor ve büyümeyi büyük bir oranda yavaşlatıyor. Avrupa ve başka ülkelerde resesyon riski son derece büyük.
Hep biz Avrupa’dan konuşuyoruz ama en fazla burada darbeyi yiyenler gelişmekte olan ülkeler. Afrika, Asya, Güney Amerika’daki ülkeler. Bunların hem para birimleri dolara karşı zayıf, hem de aynı zamanda enerji ithali olarak faturalar çok şişti. Bu ülkeler de önemli sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar.
Financial Times’ta yazdığınız makalede küresel enerji kriziyle ilgili 3 mitten bahsediyorsunuz. Bu bahsettiğiniz 3 mit, yanlış bilinenler neler?
Bunlarda biri Rusya’nın mevcut krizinden karlı olarak çıkması. Bence bu doğru değil. Rusya, 24 Şubat itibarıyla enerji sisteminin en önemli köşe taşlarından biriydi. Petrolde, doğal gazda, elektrik, kömür ve uranyumda… Fakat Rusya bu yaptığı hareketten sonra başta en önemli ve en büyük müşterisi Avrupa’yı kaybetti. Çok önemli bir pazar kaybetti.
“RUSYA ARTIK İTİBARI SARSILAN BİR İHRACATÇI”
İkincisi başka ülke açısından da Rusya artık güvenilir olmayan ve itibarı sarsılan bir enerji ihracatçısı anlamına geldi. Ayrıca Rusya’nın ilerde petrol ve doğal gaz üretiminde gerek duyduğu uluslararası teknolojilere erişimi giderek zorlaşacak. Bu bakımdan Rusya’nın önemli bir kaybeden olacağını düşünüyorum. Bir de mevcut enerji krizinin, temiz enerji teknolojilere çok fazla önem verildiği için olduğu söyleniyor bu da doğru değil. Aslında daha fazla temiz enerji olsaydı, doğal gaz ve petrole olan bağımlılık daha az olacaktı ve daha az etkilenecektik bundan.
Mevcut enerji krizinin temiz enerji teknolojilerini yavaşlatacağı söyleniyor, bu da bence doğru değil. Tam tersi Avrupa, Amerika, Japonya, Çin ve Hindistan petrolde ve doğal gazda çok fazla bağımlılığın zararını görüp, hükümetler ciddi anlamda para akıtıyorlar temiz enerji teknolojilerine. Burada ben temiz enerjinin bir dönüm noktası olacağını, bir hızlanma olacağını ve pazar paylarının artacağını düşünüyorum. Rüzgârda, güneşte elektrikli arabalarda… Bu üç konuyu daha iyi anlamak gerektiğini düşündüğüm için, Financial Times’ta bu yazıyı yazdım.
Fosil yeniden önemli bir enerji kaynağı. Bu beraberinde yeni sorunlar getirebilir mi? Avrupa’da kömür ve nükleer enerjiye geri dönüş gözlemleniyor. Bu durum geçici bir durum mudur?
Avrupa, bu yaz kömür kullanmak zorunda. Çünkü her şeyden önemlisi evleri ısıtmak, ışıkların yanmasının devam etmesini sağlamak. Ama bu tamamıyla geçici bir çözüm. Avrupa, Amerika ve dünyanın geleceği bence temiz enerji teknolojilerinde. Nükleer de bundan faydalanacak. Nükleerde bir geri dönüş olduğunu görüyoruz.
“TÜM ÜLKELER NÜKLEERE DÖNÜYOR”
Avrupa’da, Amerika, Japonya, Çin ve Türkiye de dahil olmak üzere nükleer enerjinin daha hızlı bir şekilde geri döneceğini düşünüyorum. Geleceğe baktığımız zaman temiz enerji teknolojileri, güneş, rüzgâr, elektrikli arabalar, nükleer bunlar ileride dünya enerjisinin temel taşları olacak. Bu bakımdan, bizim de Türkiye olarak zamanında pozisyon alınması gerektiğini düşünüyorum.
AB gaz fiyatları için bir üst sınır belirleyebilir mi?
Şu anda çalıştığımız bir konu. Hükümetler, belli bir üst sınır getirip aradaki farkı kendi bütçelerinden karşılamayı düşünüyorlar. Bu da doğru bir tutum olabilir.
“GAZ VE ELEKTRİK FATURASININ BİR KISMINI DEVLET ÖDEYEBİLİR”
Dediğim gibi bunlar uzun zamanlı değil, sadece kış aylarını kapsayan bir dönem olacak. Sosyal patlamayı engellemek, vatandaşların çok fazla mağdur olmamasını sağlamak için böyle bir fiyatlara üst sınır getirme düşüncesi var. Bunun önümüzdeki haftalarda hem doğal gazda hem de enerji fiyatlarında hayata geçeceğini düşünüyorum.
Sıradan insanlar enerji fiyatlarından etkilenmemek için neler yapabilir? Ne tür pratik önlemler alabilir?
Mümkün olduğu kadar enerjiyi daha tasarruflu kullanmak lazım. Evlerde yalıtımı artırmak, toplu taşımaları kullanmak, ısınmada 2 derece aşağı düşürmek ilk yapılacaklar ama öncelik Hükümetlerde… Hükümetlerin ciddi tasarruf tedbirleri alması gerekiyor.
Türkiye’nin enerji potansiyelini ve enerji hatlarının merkezinde yer aldığı gibi Karadeniz ve Akdeniz’de de çalışmaları söz konusu. Türkiye’nin enerjide çeşitliliği ve alternatif kaynakları devreye sokma arayışlarını nasıl görüyorsunuz?
"KARADENİZ GAZI GÜZEL BİR HABER"
Karadeniz’de bulunan gaz çok güzel bir gelişme ama Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını bitirecek düzeyde değil. O yüzden Türkiye’nin hem yeni gaz alanları bulurken enerji kaynaklarını da çeşitlendirmesi gerekiyor. Ayrıca gazla ilgili ithalatçı ülkeleri çeşitlendirmek de önemli. Tüm yumurtaları tek sepete koymayarak farklı ülkelerden gaz almak doğru olacaktır.
Temiz enerjideki çalışmaları hızlandırmak, güneş ve rüzgardan istifade etmek gerekiyor. En önemlisi de nükleer enerjide yeni yatırımlar yapılmalı.
Türkiye Akkuyu’da Rusya ile nükleer santral yapıyor. Yeni partnerler ile başka santraller de yapmalı mı?
“TÜRKİYE NÜKLEERDE YENİ ADIMLAR ATMALI”
Türkiye'nin geleceği temiz yenilebilir enerji teknolojilerinde... Güneşte, rüzgarda, nükleer santral konusunda atacağımız adımlar son derece önemli. Aynı zamanda doğal gaz konusunda yapacağımız, hem yerli üretimimizi artırarak, hem de ithal edeceğimiz ülkeleri iyi seçerek bunları çeşitlendirmemiz önemli.
Türkiye'de de dünyada olduğu gibi enerji ile dış politika çok fazla iç içe geçmiş durumda bu bakımdan atılan adımlar son derece önemli. Mümkün olduğunca ticaret yaptığımız ülkeleri çeşitlendirmeliyiz. Nükleer enerjide iyi bir adım atıldı bunların devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bütün dünyada nükleer enerjiye bir geri dönüş var. Nükleer enerji, enerji güveliğini sağlıyor. Türkiye bu konuda birbiri ardına adımlar atmalı ama üç konuya dikkat edilmesi lazım; hangi ülkeler ile birlikte çalışacağız, hangi teknolojiyi seçeceğiz ve hangi maliyetler de olacak? Bunu ince eleyip sık dokumak lazım.