Bireysel tasarrufçuya ‘yol gösteren’ bakan

Güncelleme Tarihi:

Bireysel tasarrufçuya ‘yol gösteren’ bakan
Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2014 15:13

Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e ithafen yazdığı 'Yanılıyorsunuz sayın bakan' başlıklı yazısı ile gündem yaratan Hürriyet Gazetesi yazarı Uğur Gürses, şimdi de dolar kuru ile ilgili yorum yapan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin hatalı olduğu konuları yazdı.

Haberin Devamı

Bireysel tasarrufçuya ‘yol gösteren’ bakan
İşte Gürses'in yazısı...

"Dünyanın neresinde çok yüksek cari açık veren ve bu döviz açığını kısa vadeli sermaye ile kapamaya çalışan bir ülkede siyasal kriz çıksa o ülke parası değer kaybeder. Değer kaybeder de; ekonomik ‘zeminde’ yumuşak alanlar ve kırılganlıklar varsa derin etkiler. Ayrıca bu krizin nasıl yönetildiği de, önlem seçeneklerini kullanma konusunda takıntıların olup olmadığı, ileri dönük beklentilerin yönü de önemlidir.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, yeni atandığı koltuğunda kendi hesabına belki ‘güven vereyim’ düşüncesinde ve popüler olma arzusu ile söylem geliştiriyor ama ‘yumurtaları’ kırma sınırında herhangi bir ‘tellala’ ya da karşıtına ihtiyaç duyurmuyor.

Haberin Devamı

ZEYBEKÇİ'YE FIRSAT TANIYAN FAZLA OLMAZ

Birincisi, döviz kuru artışını küçümsüyor. Ancak yakın zamanda kur konusundaki süreci hatırlasa iyi olacak.

1.92’lik dolar kuru seviyesine atıfla hareketsiz kalmaya davet edilen açık döviz pozisyonundaki şirketler kesiminin ‘asabı bozulup’ döviz alıyor. Kurda, Bakan Zeybekçi’ye göre daha belirleyici pozisyonda olan Merkez Bankası Başkanı’nın güvenirlik eşiğinin düştüğü bir yerde, Zeybekçi’ye kredi vermek için fırsat tanıyan fazla olmaz. Madem dolarda 2.30 seviyesi sorun olarak görülmüyor, açık döviz pozisyonunu azaltmak için bekleyen kesimler harekete geçebilir. Hele ki ‘zamana yayılarak’ da demişseniz Ankara’da kur konusunda bir tercih olduğu beklentisini de beslersiniz. O halde, kur konusunda konuşmamak en iyisidir.

İŞİ DAHA KÖTÜ HALE GETİRİYOR

İkincisi, ‘kuru salalım gitsin’ ya da “Kurun 2.20, 2.30 olmasını dış ticaret anlamında tehlikeli görmüyorum” sözlerine “Merkez Bankasının faiz ile ilgili bir artırıma gitmemesi gerektiğine inanıyorum” sözünü de eklemek, mevcut durumu fazlasıyla hafife almak demek. Bizatihi durumu hafife alan, siyasi baskı yapan bakan tablosu, işi daha kötü hale getiriyor. Ya Merkez Bankası faizi artırmak gerektiğini düşünüyorsa?

Haberin Devamı

YA VATANDAŞLAR ALMAYA BAŞLARSA

Ayrıca TL’de negatif reel faizle tasarrufları eriyen ve bu gelişmeleri endişe ile izleyen bireysel tasarrufçuların döviz alma eğilimine katılmamış olduklarını unuttuğunu düşünüyor insan. Bu ülkenin geçmiş kriz öyküsü, bireysel tasarrufçunun dövize yüklenme tablosunun iyi bir sonuç getirmediğini söylüyor.

Yıllık olarak kabaca yüzde 7-8 brüt faize razı olan TL mevduat sahiplerine, kurda rutine binen günde yüzde 1-2’lik artışlar cazip hale gelmeye ve dövize geçme başlarlarsa bu aşırı güvenin bedelini ağır öderiz.

2001 KRİZİ NASIL BAŞLADI?

Üçüncüsü, her ülkede siyasal kriz mali piyasaları etkiler. Ancak ‘zemini’ buna uygun olanlar daha sert etkilenir. Unutmayalım ki; 2001 krizi de Anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla başladı. Ekonomi ve mali sistem kötü olmasa o siyasal krizin etkisi bir süre sonra geçip gidecekti. Ama öyle olmadı.

BAKMADAN GEÇME!