Bireysel poliçede ciddi fiyat artışı olmaz!

Güncelleme Tarihi:

Bireysel poliçede ciddi fiyat artışı olmaz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 25, 2001 12:23

İsviçre Sigorta Genel Müdürü Murat Balcı, ABD'de yaşanan terör saldırısının ardından, dünya üzerindeki sigorta kapasitesinin %20-30'unun ortadan kalktığını söyledi.

Balcı'ya göre, genel olarak fiyatların yükselmesine sebep olan bu olumsuz koşullar, Türkiye'de sigortalılardan çok sigorta şirketlerine yansıyacak. Ev ve işyeri gibi bireysel yangın poliçelerinde gerçekleşecek fiyat artışı ise, % 5-8 gibi düşük bir oranda tutulacak.

Türk Sigorta Sektörü açısından, bu yılki reasürans görüşmelerini değerlendirir misiniz?

Bu yılki reasürans görüşmeleri her zamankinden daha zor geçiyor. Şüphesiz ki bunun tek nedeni, 11 Eylül' de ABD'de yaşanan terör saldırıları değil. Türkiye'nin yurt dışındaki reasürörler karşısındaki durumu, 11 Eylül' den önce de zor olmaya adaydı. Bilindiği gibi bazı yıllarda "yumuşak" piyasa şartları işliyor.

Bunun anlamı kapasitenin bol, fiyatların düşük olması. Örnek vermek gerekirse, 6-7 yıl önce piyasa çok sertti. Arada 2-3 yıl yumuşak bir dönem yaşadık. Bu ortam, yaşadığımız deprem felaketinden sonra yeniden sertleşti. Öyle ki geçen yıl, şirketce katastrofik hasarlar ile ilgili olarak, bir kerede oluşabilecek hasarın karşılanması için, bir önceki yıl ödediğimiz fiyatın 3 katını ödemiştik. Bu sene bu anlaşma için ödenecek rakam yine %20-30 arası artacak.

Bir de 11 Eylül' de azalan reasürans kapasitesi otomatik olarak arz/talep dengesinin bozulmasına ve ayakta kalan reasürans şirketlerinin şartları dikte ettiği bir piyasaya dönüştü. Bu da anlaşmaları zora sokan en önemli etkenlerden biri.

ABD'de yaşanan saldırının dünya piyasayalarına etkisi ne yönde oldu? Bu etki, Türkiye'de sigorta yaptırmak isteyen tüketiciye nasıl yansıyacak?

Amerika'da 11 Eylül'de yaşanan terör eylemleri, sigorta tarihinde tek bir olayda ödenecek en büyük hasarı doğurdu. Hasar öyle büyük ki, üzerinden aylar geçtiği halde, hala rakamsal boyutları tam olarak belirlenemedi. Elli milyar dolar ile yetmiş milyar dolar arasında bir rakam telaffuz ediliyor.

Bu teminatlar, yumuşak piyasa şartlarında alınmış çok kapsamlı güvenceler içeriyor. WTC'de çalışan insanların işsizlik sigortalarından, hayat sigortalarına, firmaların kar kaybı sigortalarından, herhangi bir olay nedeniyle işsiz kalıp daha eksik maaşla bir işe girmeleri halinde uğrayacakları zararı güvence altına almaya kadar, çok detaylı teminatlar düşünülmüş.

Dolayısıyla toplam bedeli hesaplamak zorlaşıyor. Bunun dünya sigortacılığı açısından önemi ve Türk Sigortacılığı'na yansıması nedir diye baktığımız zaman olayın sonuçlarını, reasürans kapasitesinin azalması, bu nedenle reasürans anlaşma şartlarının kötüleşmesi ve poliçe primlerinin yükselmesi olarak görebiliriz.

Zira terör saldırısından sonra, dünya üzerinde reasürans kapasitesinin %20-30'u ortadan kalkmış olacak. Teminatın arzı azalıp bu teminata talep artınca, ekonominin kurallarına uygun olarak fiyatlar da yukarılara çıkacak.

TERÖR TARİFİ DEĞİŞTİ!

Bilindiği gibi, Türkiye'de terör, yangın sigortalarının içinde verilen bir teminat. Biz, "Terör, Türkiye'de sigortacılık açısından karlı" dediğimizde reasürörlerden, "Terör artık bildiğimiz terör değil" yanıtını alıyoruz. Yani artık terörün yüzü değişti. Dünyada eskiden bu boyutta bir terör hareketi yoktu. Artık terör, savaş kadar büyük boyutlu kayıplar anlamına gelebiliyor.

Bu yıl ki şartlara baktığımız zaman, özellikle yüksek teminatlı riskler için terör teminatında sıkıntılar olduğunu vurgulamak gerekli. Büyük alışveriş merkezleri, yüksek katlı binalar gibi büyük risklerde, yani terörizm riskine açık yerlerde, bu teminat ya hiç verilmiyor, ya yüksek fiyatlarla veriliyor ya da terör riskinde toplam sigorta bedelinin belli bir yüzdesi oranında bir alt limitle veriliyor. Ama küçük riskler için terör teminatında bir problem yok.

GÖRÜŞMELER ÇOK SERT GEÇİYOR!

Genelde problem yangın risklerinde. Bu poliçelerde verilen yangın, terör, deprem, hırsızlık, sel, seylap gibi teminatlar var. Terör ve deprem, Türkiye'de endüstriyel ve sınai işlerde tarife şeklinde, bu verilen fiyatın her şirket için aynı olması anlamına geliyor.

Yangın ve ek teminatlarının primlerini ise sigorta şirketleri kendi kabul politikalarına göre düzenliyorlar ancak şu an şirketlerin uyguladıkları tarifeler rekabet ile neredeyse sıfır seviyesinde, reasürörlerin bu fiyatlarda artışa gidilmesine yönelik ciddi baskısı var. Şirketler mutlaka bu baskı sonucu yangın fiyatlarını belli bir alt limite doğru yükseltecekler.

Bu koşullarda, sigorta fiyatlarında nasıl bir artış beklememiz gerekir?

Bireysel poliçelerde (ev, işyeri gibi) büyük bir fiyat artışı beklenmemeli. Büyük montanlı poliçelerde, yangın fiyatlarında bir artış beklemek gerekir. Yangın poliçesi primini 10 kabul edersek, bunun 6,5 lirası deprem 3-3,5 lirası teröre veriliyor, yangın ve ek teminatlarının oranı ise %1 gibi.

Artışın bu kadarlık bir kısımda olacağını düşünürsek, artış 10 kat bile olsa, toplam poliçe fiyatlarındaki yükseliş ortalamada % 5 ile 8 arasında olacaktır. Bunu söylerken, geçmişte teknik olarak doğru fiyatlandırma yapılan poliçelerde sigortalıya herhangi bir artışın yansımayacağını ilave etmek gerekir.

"KRİZLERİN ARDINDAN BÜYÜME GELİR"

Sigorta sektörünün 2001 yılını değerlendiren İsviçre Sigorta Genel Müdürü Murat Balcı, Zorunlu Deprem Sigortası'nın umutları boşa çıkarttığını söyledi. Türkiye'de hep kriz yıllarının ardından gelen senenin büyüme getirdiğini ifade eden başarılı yönetici, 2002'de ülke geneli için öngörülen %4'lük büyümenin sigorta sektörünü de pozitif etkileyeceğini düşündüğü için bir ölçüde iyimser.

2001 yılı sigorta sektörü açısından nasıl geçti?

2001 kötü bir sene. Özellikle 2000 yılının parlak sonuçlarına bakarsak, '99'da IMF ile yapılan anlaşmalar, faizlerin düşürülmesi, 2000'de tüketici kredileri gibi gelişmeler sonucu piyasamızın lokomotifi otomotiv sektöründe 600 bin araç satıldı.

Dövizin artmaması, enflasyonun belirli bir noktada kalması, hasar/prim oranlarına da iyi etki yapmıştı. Bu nedenle, 2000 çok başarılı ve karlı geçti. 2000 Kasım ve 2001 Şubat ayında gelen krizler, sektörümüzdeki satışları bıçak gibi kesti. Bu olumsuz koşullarda şirketlerin bir kısmının banka sigortacılığına yöneldiğini gördük.

Bu yıl otoda artış sağlanamadığı için, bazı şirketlerin özellikle kasko rakamlarında TL bazında bile düşüş yaşanıyor. Hasar maliyetlerinin geçen yıla göre 2 kat artığı bir ortamda teknik sonuçlar kötü etkileniyor. Tahsilatını iyi yapan şirketler mali karlılık sağlayabildiler ama sektörde bu şirketlerin adedi fazla değil.

Çünkü rekabetten dolayı tahsilatta esneklik çok fazla. 9. Ay sonu ortalama %41'lik bir prodüksiyon artışı var. Devalüasyonu % 130 aldığımızda, reel bazda prim üretiminin %50 küçüldüğünü görüyoruz.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI NEDENİYLE ÜRETİM YÜZDE 20 AZALDI

Sigorta sektörünün küçüldüğünü ifade ederken, bu küçülmenin, diğer sektörlere paralel, genel ekonomiden etkilenen bir küçülme olduğunu vurgulamamız lazım. Ancak sigorta sektörünün başka bir sıkıntısı, 2001 yılında Doğal Afet Sigortası Kurumu tarafından çıkartılan Zorunlu Deprem Sigortası oldu. Bu sigorta ters tepti.

Oysa bu proje başlangıçta umut veriyordu. Biz İsviçre Sigorta olarak çok ümitlenmiştik. Sektör genelinde de bu zorunlu sigortanın Türkiye'deki pastayı büyüteceği düşünülüyordu. Oysa pasta büyümedi. Aksine biz var olan müşterimizi de kaybettik. Zorunlu Deprem Sigortası'nı alan sigortalı, krizden de etkilenerek, eskiden aldığı yangın, hırsızlık gibi toplu poliçeleri satın almadı. Sektör bireysel poliçelerde, adet olarak %15-20 poliçe kaybına uğradı.

2002 beklentileriniz nelerdir?

2000 yılından 2001'e, olumlu olarak, artan mali gelirler ve azalan trafik kazaları yansıdı. Yüzde 40 poliçe artışı olan bir ortamda hasarların artışı % 10. Bu bize kazaların ne kadar azaldığı konusunda fikir veriyor. Ancak 2002'ye girerken primler azaldı. Gelecek sene faizler düşecek, mali gelir azalacak, prim artışı sağlanamazsa, hasar maliyeti düşmediğine göre teknik karlılık da azalacak.

Bu şartları göz önüne alarak, 2002 yılı, 2001'den daha zorlu geçecek diyebiliriz. Ancak istatistiksel bir gerçek var. Türkiye'de kriz yıllarının ardından gelen ilk yıl her zaman iyi geçiyor. Eğer bu 2002 yılında da gerçekleşirse, IMF' den sağlanan krediler ve ülke geneli için öngörülen % 4'lük büyüme gerçekleşebilir. Yüzde 10'luk küçülmeden sonra bu rakam çok iyi olmasa bile sektörümüz için mutlak bir büyüme anlamı taşır.

"ÜRETİM ARTIŞIMIZ YÜZDE 53" <br>
Şirket olarak, aldığınız sonuçlardan memnun musunuz?

Elbette değilim ama göreceli bir başarıda aşikar. İsviçre Sigorta, kriz ortamlarında hep ters tarafa hareket etmiş bir şirket. Rakamlara bakıldığında, bu yıl da yine sektörün çok üzerinde performans gösterdiğimiz ortaya çıkıyor: Dokuz ay sonunda sektörün prim artış ortalaması %40 iken İsviçre Sigorta %53 artış gösterdi. Kaza branşında sektör artış ortalaması %28 iken İsviçre Sigorta' da %49. Bu neredeyse sektörün iki katı bir artış.

Aldığınız iyi sonuçları neye bağlıyorsunuz?

Çünkü biz bir acente şirketiyiz. Prodüksiyonumuzu yıllık zamansal politika değişiklikleri ile artıran veya azaltan bir şirket değiliz. İlişkilerimiz, acentelerimiz ve sigortalılarımızın uzun soluklu dostlukları ve iş disiplinleri ile şekilleniyor. Biz, maraton koşuyoruz nefesimizi buna göre ayarlıyoruz.

Herkesin hızlı koştuğu bir ortamda tempomuz biraz yavaş gözükebilir ama biz herkesin soluğu kesildiği zaman bile koşmaya devam ediyoruz. Yönetim olarak acentelerimizin poliçe satışlarını çok yakından takip ederiz. 2001'de poliçe adedimizi %12 oranında artırdık. Oysa sektörde eksi(-) azalış yaşandı. Kısacası bizim başarımızın en önemli nedeni, acente şirketi olmamız.

Reklam kampanyanız da ses getirdi. Reklamı satış açısından zorunlu görüyor musunuz?

Reklam gerekli olabilir ama bize göre bir sigorta şirketinin en büyük reklamı verdiği hizmettir. Sigorta şirketinin yegane hizmeti de hasar ödemektir. Reklam verirken hedefimiz yeni müşteri edinmekten daha çok, kriz ortamında var olan sigorta poliçelerini devam ettirmek ve sigortaya karşı motivasyonunu ayakta tutmak isteği idi. Biz piyasada en hızlı hasar ödeyen şirketlerden biriyiz. Bunu bize sigortalılarımız ve acenteler söylüyorlar. Bizim için en etkili reklam bu. Reklam kampanyamızda da bunu vurguladık.

"BİREYSEL EMEKLİLİK İÇİN ORTAK ARIYORUZ"

İsviçre Grubu olarak, bireysel emeklilik konusundaki çalışmalarınız hangi aşamada? Bilgi verir misiniz?

Grup olarak, bireysel emeklilik sigortasında yer alma şartımız, işini bilen, iyi bir isim sahibi bir ortak edinmek. Özellikle işverenlere vergi teşvikleri gibi kimi kolaylıklar sağlanırsa bu sistemin daha verimli işleyeceğini düşünüyorduk ki gördüğümüz kadarıyla bu sağlandı.

Bireysel emeklilik adını taşıyan söz konusu sistem, bireyselden çok kurumsal olarak pazarlamada daha iyi sonuçlar verecek gibi gözüküyor. İsviçre Grubu olarak, işini bilen bir ortağın, know-how ve aktüerya konusunda desteğini olarak, mevzuatın getireceği yeni parametreler el verdiğince, bireysel emeklilik işinde yer almayı planlıyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!