Güncelleme Tarihi:
Dericilikten inşaat işçiliğine
1982 yılında İstanbul'un Zeytinburnu, Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçeleri ile Yozgat'a ve Hatay'ın Ovakent beldesine yerleştirilen Özbek kökenli Türkler, deri temini ve pazarlama ve satış konusunda yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle “makinelerinin sustuğunu”, amelelik yaparak geçimlerini sağlamaya çalıştıklarını bildirdiler.
Ovakent Belediye Başkanı Abdullah Okur, beldelerindeki 6 bin 300 kişinin yaklaşık 5 binin Özbek kökenli Türk olduğunu söyledi.
Yaklaşık bin 500 hanede, Afganistan'dan gelen ailelerin yaşadığını ifade eden Okur, bu evlerin hemen hemen hepsinde deri yapımı amacıyla makine bulunduğunu kaydetti.
“GENÇLER BOŞTA GEZİYOR”
Afganistan'dan göç eden kişilerin önceleri kendilerine devlet tarafından verilen arazilerde tarım ve hayvancılıkla uğraştığını, daha sonra deri işine girdiğini belirten Okur, ancak krizden kötü etkilendiğini söyledi.
Beldedeki genç-yaşlı herkesin deri giyim eşyası üretimi ile ilgilendiğini ifade eden Okur, şöyle devam etti:
“Deri ceket, yelek, eldiven yapımının gözde olduğu zamanlarda, beldemizde haftada bir milyon dolar gelir sağlanıyordu. Ancak Çin mallarının etkisi ve son kriz nedeniyle bu güzel günler çok gerilerde kaldı. Yaklaşık bin 500 evde bulunan makinelerin yüzde 60'ı artık çalışmıyor. Birçoğu da atıl sayılabilecek durumda. Artık dericilik bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki kişi tarafından yapılır hale geldi.
Bir zamanlar dericilikle anılan beldemizde, vatandaşlar artık geçimlerini sağlamak için amelelik yapmaya başladı. Beldemizdeki gençler, yapacak iş bulamadıkları için boşta geziyor. 5 bin ailenin ekmek yediği dericilik sektörü bitti.”
Hatay'a yerleştikten sonra deri işine giren Mahmut Öztürk de yeni bir hayata başladıkları ve sıkıntılarının sona erdiği umudunu taşıdıkları bir dönemde gelinen noktada yeniden endişeye kapıldıklarını söyledi.
Türkiye'nin kendilerine kucak açtığını ve her türlü desteği sağladığını ifade eden Öztürk, Afganistan'da çiftçilik yaparak geçimlerini sağladıklarını kaydetti.
Türkiye'de kendilerine bir ev ile 10 dönüm arazi verildiğini hatırlatan Öztürk, İstanbul'da deri fabrikaları bulunan bir kişinin beldelerini ziyaret ederek kendilerine destek vermesi üzerine bu alanda faaliyete yöneldiklerini söyledi.
Tarımla geçimlerini sağlamanın güçlüğünü dikkate alarak ve girişimcilik ruhu ile hareket ederek bu olanağı değerlendirmek istediklerini vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti:
“Yeni bir ülkede hayata başlamak bizler için bayağı zor oldu. Ancak Türk halkı bize çok iyi davrandı ve kucak açtı. Bizlere verilen toprakları işleyip ekmek parası kazanmak için uğraşırken, bir iş adamı sayesinde yaşantımız değişti.”
İş adamının İstanbul'a götürdüğü 5 Özbek kökenli Türk'ün eğitimini sağladığını ve her birinin beldede 5'er kişiyi yetiştirdiğini, ardından hemen hemen her eve bir makine alındığını belirten Öztürk, şöyle devam etti:
“Tüm aile bireyleri çalışarak makinelerle İstanbul'dan getirilen deri parçalarını işleyip ceket, yelek ve eldivene dönüştürdük. Bu alanda ustalaşıp meslek sahibi olduk. Maddi açıdan zor durumdaki birçok aile bu sayede güzel bir yaşam sürmeye başladı. Hem tarlalarımızı ekiyor hem de makinelerimizin başında üretim yapıyorduk.”
“DERİCİLİKLE İLGİLİ KOOPERATİF KURDUK”
Göç edenlerin katılımıyla 1984 yılında “İskan Evleri Kalkındırma Kooperatifi” kurduklarını ve bir dönem başkanlığını da yaptığını belirten Öztürk, beldenin adını bu nedenle dericilikle anılmaya başlandığını kaydetti.
Ürünleri İstanbul başta olmak üzere Adana ve Gaziantep ile çevre illerde pazarladıklarını vurgulayan Öztürk, ancak şu anda ekonomik krizin olumsuzluklarını yaşadıklarını söyledi.
Kriz nedeniyle makinelerin artık çalışmadığını ifade eden Öztürk, “Binbir güçlükle kurduğumuz ve 10 kişinin ekmek yediği işletmemizde makineler sustu. Piyasaya satmak için yaptığımız deri yelek ve eldivenlerimiz elde kaldı. Bizim gibi diğer evlerde de aynı şeyler yaşandı. Bir an önce bu krizin atlatılmasını istiyoruz” dedi.
Yöresel kıyafetleri ve yaşam tarzlarıyla farklı olduklarını belirten Öztürk, yıllardır Türkiye'de bulunmalarına rağmen entegre olamadıklarını da kaydetti.
Gençlerin işsiz olduğunu vurgulayan Öztürk, “Kapalı bir toplum olarak görülüyoruz. Gençlerimiz her gün iş bulabilmek için sabahın erken saatlerinde kent merkezinde amele pazarına giderek, inşaat, boyacılık, yük taşıma gibi işlerde çalışarak aile bütçelerine katkı sağlıyorlar. Bizlere iş verecek, beldeye yatırım yapacak herkese kapılarımız açık. Bu konuda yardım ve destek bekliyoruz” diye konuştu.