Güncelleme Tarihi:
ABD basınında yer alan haberlere göre, CBS kanalında yayınlanan röportaj tam 17,1 milyon seyirci getirdi ve Winfrey’e 7 milyon (bazı kaynaklara göre 9 milyon) dolar para kazandırdı. Yayından önce Wall Street Journal, kanalın programa denk gelen kuşaklarda yayınlanacak reklamlar için 30 saniye karşılığında 325 bin dolar istediğini duyurdu.
Tüm süreçleri Winfrey'nin yapım şirketi Harpo tarafından yürütülen yaklaşık 2 saatlik röportajla ilgili olarak NBC ve ABC kanallarına da teklifler götürüldüğü de konuya yakın kaynaklardan gelen bilgiler arasındaydı.
Ancak ABD’li yorumculara göre, Winfrey'nin kazandığı paradan daha önemlisi bu röportaj sayesinde kurduğu iş modelinin doğruluğunu kanıtlamış olması. Peki nedir bu model?
MODERN TEKNOLOJİ İLE GELENEKSEL MODEL BİR ARADA
ABD’de ve dünyanın neredeyse her yerinde, son 10 yıl içerik üretim çağı oldu. İçerik, gelişen teknoloji sayesinde herkesin üretebildiği bir şey haline geldi ama dalgadan en fazla fayda sağlayanlar yine sektörün devleri oldu. Bunlardan biri de Amerikalıların 1973’ten beri ekranlarda gördüğü Winfrey'di.
Winfrey gibi medya duayenleri Netflix, Amazon, Apple gibi dijital içerik sağlayıcılarla geniş kapsamlı ve büyük getirisi olan anlaşmalar imzaladılar. Ancak bu anlaşmaların maddeleri, ünlü isimlerin başka platformlarla çalışmalarına engel teşkil etmeyecek şekilde yazılıyordu.
Winfrey’nin de Apple ile bu minvalde bir içerik anlaşması bulunuyor. Bu anlaşma kapsamında Apple, koronavirüs konulu bir mini dizi ile Oprah’nın Kitap Kulübü’nün bölümleri gibi içeriklerin yayın haklarına sahip. Ancak Winfrey’nin ürettiği içerikleri yayınlayan mecralar Apple'la sınırlı değil.
Ünlü televizyoncu bir yandan Warner Media çatısı altında bulunan Warner Bros. için “The Color Purple”ın müzikal uyarlamasının yapımcılığını gerçekleştiriyor, bir yandan da kendi yapım şirketi Harpo üzerinden yemek programı “Rachael Ray” gibi birçok kanalda aynı anda yayınlanan programların üretimini gerçekleştiriyor.
DOĞRU İÇERİK DOĞRU PLAFTORM
Winfrey'nin neredeyse yarım asırlık kariyerini yakından takip eden araştırmacılar, bu başarının sırrının içerikle platformu doğru eşleştirebilme becerisinde yattığını söylüyor.
Örneğin Harvard İşletme Okulu'ndan tarihçi Nancy Koehn, "Oprah bu röportajla her kanala gidebilirdi. Röportajın yayın hakkını münhasıran Apple gibi bir streaming servisine de verebilirdi" derken CBS'in seçilme sebebini Washington Post'a şu sözlerle anlattı:
"Ancak CBS'i pazar akşamları seyredenlerin profilini biliyordu. Belli bir ciddiyeti olan geniş izleyici kitlesi sayesinde hem röportajı televizyonda çok kişi izleyecek hem de çok fazla internet yorumu olacaktı."
Winfrey'nin modern teknolojinin getirdiklerinin yarattığı gücün de farkında olduğunu belirten Koehn, "Ama bundan daha önemlisi piyasanın ne istediğini anlıyor. Orta Batı'nın, babaların ne istediğini anlıyor" diye konuştu.
GENÇLERİ DE TELEVİZYON KARŞISINA ÇEKMEYİ BAŞARDI
Gerçekten de program 17,1 milyon gibi oldukça büyük sayıda seyirciye ulaştı.
18 ila 49 yaş grubu kitlede 2,6 reyting getirdi. Bu da önemli bir veri zira söz konusu yaş grubu normalde televizyon izlemediği, onun yerine streaming platformlarını tercih ettiği kabul edilen bir grup. Röportajın geleneksel bir mecrada yayınlanmış olmasına rağmen bu yaş grubunu ekran başına çekmiş olması da önemli bir başarı.
Tabii bunda CBS'in iki haftadır yayınladığı minik kliplerle ilgiyi canlandırmasının ve İngiltere basınında çıkan röportajla ilgili haberlerin payı da çok büyük.
TALK SHOW'U BİTTİ AMA OPRAH DAHA YENİ BAŞLADI
1986'dan itibaren kesintisiz yayınlanan Oprah Winfrey Show 10 yıl önce sona erdiğinde herkes, ünlü sunucunun medyada işinin bittiğini, artık hayırseverlik işlerine odaklanacağını ya da siyasete gireceğini düşünüyordu. Ancak belli bir kanalının ve programının olmaması, Winfrey'nin medya kariyerinin daha da güçlendirirken servetini de büyüttü. (Winfrey, 20'nci yüzyılın en zengin siyahi Amerikalısı ve Kuzey Amerika'nın ilk siyahi multi-milyarderi unvanlarını da elinde tutuyor.)
Birçok kanal ve platform için içerikler üreten Winfrey'nin birlikte fazla çalışmadığı kanalların başında ise kendi adını taşıyan OWN yani Oprah Winfrey Network geliyor. Hatta Winfrey, yıllardır OWN'daki hisselerini peyderpey ortağı Discovery'e satıyor. 2020 yılı sonu itibarıyla OWN'un yüzde 95'i Discovery'e ait ama Winfrey'nin kanalla uzun vadeli kontratı da geçerliliğini sürdürüyor.
Ancak Winfrey burada da ilginç bir hamle yaparak, şirketteki hisselerini para karşılığı değil hisse karşılığı elden çıkardı ve OWN'daki yüzde 22'lik payı karşılığında 1 milyon Discovery hissesi aldı. O dönemde bu hisselerin değeri 36 milyon dolardı. Discovery'nin hisse fiyatı yaklaşık 3,5 aylık sürede yüzde 100'den fazla değer kazanınca, Winfrey'nin hisselerinin değeri de 90 milyonu buldu.