BDDK'dan bankalara uyarı

Güncelleme Tarihi:

BDDKdan bankalara uyarı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2008 15:30

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bankacılık sektörünün yabancı para pozisyonları ve doğrudan maruz kaldığı kur riskinin oldukça sınırlı olduğunu kayıt altına alırken, buna karşın şirketlerin yurtdışı kredilerinin bankacılık sektörü için tehdit yarattığını bildirdi.

BDDK, “Bankaların kredi müşterisi durumunda olan şirketler kesiminin yurtdışından kullandığı krediler nedeniyle taşıdıkları kur riskinin potansiyel bir kredi riskine dönüşme tehdidi devam etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

BDDK, bankaların konsolidasyona dahil yurtdışı mali kuruluşlarından Türkiye’de yerleşik banka dışı kesime kullandırılan kredi tutarının Haziran 2008 dönemi itibarıyla yaklaşık 9.4 milyar dolar olduğu bildirdi.

BDDK, “Türkiye’de kurulu bankaların yurtdışı şubelerinden ve konsolidasyona tabi yurtdışı ortaklıklarından, Hazine Müsteşarlığı haricindeki Türkiye’de yerleşiklere kullandırılan yaklaşık 50 milyar dolar tutarındaki kredinin döviz geliri olmayan kişi veya kuruluşlara kullandırılmış olma ihtimali olduğu dikkate alındığında, bu risklerin kredi kullananlar kadar bankalar açısından da özel bir dikkat gerektirdiği düşünülmektedir” uyarısında bulundu.

BDDK, Türk Bankacılık Sektörü Kur Riski Değerlendirme Raporu- Eylül 2008 sayısını açıkladı. Küresel krizin etkilerine işaret edilen raporda, “Uzunca bir süredir yabancı sermaye girişi ile finanse edilmesine karşın artmaya devam eden cari işlemler açığı, halen önemli bir risk faktörü olma özelliğini

korumaktadır. Uluslar arası piyasalarda yaşanan gelişmeler nedeniyle paranın dolaşım hızının, likiditenin ve yatırımcıların risk iştahının azalması, diğer gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye’ye de sermaye girişini olumsuz etkileyebilecek faktörlerin basında gelmektedir. Bununla birlikte sermaye çıkışları ve artan risk algısı ile YTL’nin değer kaybı bir diğer risk faktörü olarak öne çıkmaktadır” denildi.

Türkiye’de bankaların, krizin temelini oluşturan mortgage kredilerine dayalı tahviller ve diğer türev araçlara (toksik varlıklar) yatırım yapmamış olmalarının; aktif kalitesi, likidite, sermaye yeterliliği, risk yönetimi ve iç

kontrol açılarından güçlü olmalarının krize karsı direnç sağladığı vurgulanan raporda, “Krizin doğrudan veya dolaylı etkileri kapsamında YTL’nin değer kaybetmesi ve çapraz kurlardaki değişimlerin, çeşitli döviz cinslerinden varlık ve yükümlülükleri bulunan bankaları taşıdıkları pozisyon ve kur değişimleri ölçüsünde etkilemesi muhtemeldir” denildi.

DOĞRUDAN KUR RİSKİ SINIRLI

Bankacılık sektörünün yabancı para pozisyonları ve doğrudan maruz kaldığı kur riskinin oldukça sınırlı olduğu bildirilen raporda, sektörün bilanço içi pozisyonda açık verdiği, bu açığı bilanço dışında türev işlemler ile kapatarak/azaltarak net genel pozisyonu sınırladığı ifade edildi.

Yabancı para net genel pozisyon, gerek banka grupları bazında gerekse sektörde incelenen dönem boyunca yasal sınırlar dahilinde kaldığı kaydedilen raporda, bilanço içi pozisyonların dengelenmesinde ve genel olarak kur riskinden korunmaya yönelik olarak, tüm banka grupları tarafından türev araçlara başvurulduğu belirtildi.

DÖVİZ KREDİLERİ RİSK YARATIYOR

Raporda, “Bankaların kredi müşterisi durumunda olan şirketler kesiminin yurtdışından kullandığı krediler nedeniyle taşıdıkları kur riskinin potansiyel bir kredi riskine dönüşme tehdidi aynı şekilde devam etmektedir. Benzer şekilde bankaların gerek yurtiçinden gerekse yurtdışı teşkilatlarından kullandırdıkları Dövize Endeksli Krediler (DEK) ve YP krediler de söz konusu riske eklenmektedir” denildi.

Türk bankacılık sektörünün Ocak 2007 ? Eylül 2008 dönemine ilişkin yabancı para pozisyonları incelendiğinde bilanço içi açık pozisyonun bilanço dışı fazla pozisyon ile dengelendiği ve net genel pozisyonun düşük tutarlarda seyrettiğinin görüldüğü anlatılan raporda, şunlar kaydedildi:

“Türkiye’deki yasal düzenlemeler gereği bankaların yurtiçi teşkilatları ancak döviz kazandırıcı faaliyetleri bulunan kişi ve kurumlara döviz kredisi kullandırabilmektedir. Öte yandan, dövize endeksli krediler (DEK) ile bankaların yurtdışı teşkilatları tarafından Türkiye’de yerleşiklere kullandırılan döviz kredileri için benzeri bir sınırlama bulunmamaktadır. Ayrıca, yurtdışı şubelerden kullandırılan kredilere ilişkin aracılık maliyetleri ile ilgili bir takım avantajlar söz konusudur. Bu nedenle, döviz kazandırıcı faaliyeti bulunmayanlara kullandırılan dövize endeksli krediler veya bankaların yurtdışı şubeleri aracılığı ile kullandırılan döviz kredileri, müşteriler için yarattıkları kur riskiyle bağlantılı olarak bankalar için kredi riski barındıran bir unsur seklinde değerlendirilmektedir.”

EURO POZİSYONUNDA AÇIK 6 MİLYAR

“Türk bankacılık sektörünün yabancı para pozisyonu döviz cinsleri bazında incelendiğinde, toplam uzun ve kısa pozisyonların yüzde 95’inden fazlasının dolar ve euro para birimlerinden oluştuğu gözlenmektedir. Sektörün bilanço içi net euro pozisyonu, Şubat 2008 dönemine kadar pozitif (fazla) iken bu dönemden sonra Ağustos 2008 dönemine kadar artan tutarlarda negatif (açık) pozisyon taşınmış, Eylül’de söz konusu açık pozisyon bir miktar azalarak 6 milyar euro seviyesine gerilemiştir. Bilanço içi dolar pozisyon ise incelenen dönem boyunca negatif değerler almış, bir başka ifadeyle, sektör bilanço içinde dolar açık pozisyon taşımıştır. Temmuz 2008 döneminden itibaren bilanço içi dolar açık pozisyonda azalma, euro açık pozisyonda ise artış görülmektedir. Sektörün döviz bazında net genel pozisyonları incelendiğinde, euroda Mart-Temmuz 2007 dönemi dışında fazla pozisyon taşındığı, dolarda ise net genel pozisyonun dalgalı bir seyir izlediği görülmektedir.”

Raporda, özellikle yaşanmakta olan global krizin oluşturduğu belirsizlik ortamında faiz riskinin kredi riski ile birlikte önemli bir risk faktörü olduğu kaydedildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!