Güncelleme Tarihi:
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, "2020'de yatırımların ve ihracatın artış gösterdiği, turizm başta olmak üzere hizmet sektöründeki olumlu gelişmelerin yaşandığı ve böylece istihdamın artış gösterdiği bir yıl olacağını bekliyoruz." dedi.
Mehmet Ali Akben, AA muhabirine bankacılık sektörüne ilişkin 2019 gerçekleşmelerini ve 2020 beklentilerini değerlendirdi.
Küresel ekonomideki olumsuz şartlar, jeopolitik riskler ve yurt içi makroekonomik koşullardaki bozulma nedeniyle 2018'in ve 2019 yılının ilk yarısının zorlu geçtiğini belirten Akben, "Bu kapsamda, dışsal koşullardaki bozulmalar, artan enflasyon oranı ve firmaların yüksek düzeyli borçlanmalarına da bağlı olarak yatırım iştahlarının azalması, Ağustos 2018'de TL'nin değer kaybı ve faiz oranlarındaki yükselişler ekonomik aktivitenin yavaşlamasına sebep oldu." dedi.
Akben, ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve yatırım talebindeki azalmayla birlikte kredi faiz oranlarındaki artışın, kredi talebini olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
Bunlara ilave olarak yurt içi ve yurt dışında fonlama maliyetlerinin artması, gerçeklikten uzak ülke kredi notları ve artan kredi riskine (CDS) bağlı olarak sıkılaşan kredi koşullarının da kredi arzını etkileyen faktörler olduğunu ifade eden Akben, bu kapsamda, spekülatif kur gelişmelerinin yaşanmaya başlandığı Ağustos 2018'den bu yana Yeni Ekonomi Programı'nın (YEP) yürürlüğe konmasıyla birlikte döviz kurundaki dalgalanmayı azaltıcı ve piyasaları sakinleştirici gerekli önlemlerin alınması neticesinde ekonomide dengelenme sürecine girildiğini anlattı.
"SEKTÖR ÖZKAYNAKLARI YAKLAŞIK 76 MİLYAR TL ARTTI"
Mehmet Ali Akben, 2019'un ilk yarısında kaynak maliyetleri üzerindeki baskının, yurt içi ve yurt dışı faktörlerin etkisiyle, temel olarak enflasyon görünümü ve beklentilerdeki olumlu gelişmelerle birlikte Merkez Bankası'nın faiz indirmeye başlaması ve gelişmiş ülke merkez bankalarının izledikleri genişleyici politikalarla kısmen azaldığını söyledi.
Bu süreçte, kredileri canlandırmak adına çeşitli düzenleme ve kredi kampanyaları ile piyasalarda hareketlilik sağlandığını ve başta kamu bankaları olmak üzere kredi kanallarını doğru ve faydalı alanlarda etkinleştirmek için hassas çalışmalar yapıldığı anlatan Akben, son bir yıllık dönemde, Türk bankacılık sisteminin özellikle Ağustos 2018'de karşılaşılan dalgalanmalara karşı sermaye ve likidite yeterliliği açısından dayanıklılığını kanıtladığını vurguladı.
Akben, fon kaynaklarına erişimdeki daralmaya ve fonlama maliyetlerindeki artışa rağmen, sektörün sendikasyon kredilerini ortalamada yaklaşık yüzde 80 başarıyla yenilediğine dikkati çekti.
Kur ve faizlerdeki dalgalanmanın ardından, sistemdeki son derece ihtiyatlı düzenleyici ve denetleyici yaklaşımlar sayesinde sektörün güvenli bir şekilde yoluna devam ettiğini söyleyen Akben, sektör özkaynaklarının ise, 2018 Ağustos sonrası dönemde kar, ödenmiş sermaye artışı, ilave ve katkı sermaye unsurlarıyla birlikte yaklaşık 76 milyar TL tutarında arttığını ifade etti.
"GÜÇLÜ SERMAYE YAPISI, SEKTÖRÜ ŞOKLARA KARŞI KORUYABİLECEK NİTELİKTE"
BDDK Başkanı Akben, Kasım 2019 itibarıyla sektörün sermaye yeterliliği oranının yüzde 18,6 ile güçlü sermaye yapısına işaret ettiğini söyledi.
Sektörün sermaye yeterliliğine dair tüm finansal göstergelerin Basel standartlarının ve Avrupa bankalarının çok ilerisinde bulunduğuna dikkati çeken Akben, "Sürdürülebilir bir karlılıkla beslenen söz konusu güçlü sermaye yapısı, sektörü gelecekte de şoklara karşı koruyabilecek niteliktedir." ifadelerini kullandı.
Akben, yatırım ortamındaki iyileşme, enflasyon seviyesinde ve fonlama maliyetlerindeki düşüş nedeniyle 2019'un ikinci yarısından itibaren kredi talebinin artmaya başladığını belirtti.
Ekonomik ortamda sağlanan iyileşme ve düzenlemelerin bankaları kredi vermeye daha istekli hale getirdiğini ifade eden Akben, "Döviz kurlarında görülen istikrar, fonlama maliyetlerinde düşüş ve ekonomik faaliyette artış sonucunda firmaların borç geri ödeme kapasitelerinde de bir iyileşme söz konusudur." dedi.
"ŞİRKETLERİ YAŞATMAYI SEÇMEK GEREKİR"
Mehmet Ali Akben, finansal yeniden yapılandırmaya ilişkin teşvik edici düzenlemeleriyle birlikte, ekonomiye katma değer üreten, ancak kur ve faiz artışlarından dolayı geçici sorunlar yaşayan firmalara yönelik yeniden yapılandırmaların da hız kazandığını gözlemlediklerini belirtti.
Net işletme sermayesi ve kısa vadeli finansman ihtiyacı duyan, bu tip desteklerle üretim süreçlerini sağlıklı olarak sürdürebilecek işletmelere yapılandırmalar sayesinde, hem aktif kalitesinde güçlü görünüm hem de makro dengelenme sağlandığını anlatan Akben, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu da yerinde bir yaklaşımdır. Eğer finansal yeniden yapılandırma ile faaliyetlerini sürdürebilecek, üretime, istihdama destek vermeye devam edebilecek şirketler varsa, bunları yaşatmayı seçmek gerekir. Nitekim benzeri süreçlerden geçen diğer ülkelerde de aynı yöntem ve yaklaşımların benimsendiğini görüyoruz. Buna benzer süreçlerden bir tanesi de 2016 yılında jeopolitik riskler nedeniyle turizm sektöründe yaşanan sıkıntıların giderilmesi için bankacılık sektörümüzün turizm şirketlerine verdiği destekte de görülebilir. İlgili dönemde turizm şirketlerini yaşatmak için bir kısım düzenlemelerimizde esnetmeler olmasaydı, izleyen yıllarda güçlü ve sağlıklı büyüme sağlanması bir yana, bugün geldiğimiz noktada bu kadar turisti ağırlayacak tesis bulamakta zorlanabilirdik. Bu tür politikaların yerinde ve zamanında uygulanmasının ne kadar doğru ve yerinde olduğunu gördük."
"2019'DA TAKİBE DÖNÜŞÜM ORANI YAKLAŞIK YÜZDE 6"
BDDK Başkanı Akben, 2019 Temmuz sonu verileri üzerinden yaptıkları değerlendirme neticesinde yaklaşık 46 milyar TL’lik takibe aktarılacak kredinin olduğunu hatırlattı.
O günün şartlarında takibe aktarılmalarının gerektiğini değerlendirdikleri yaklaşık 46 milyar TL tutarındaki kredi müşterisinin takibe aktarılmasıyla temmuz Takibe Dönüşüm Oranı'nın (TDO) yüzde 6,3 olacağını hesapladıklarını belirten Akben, şöyle devam etti:
"Bununla birlikte, bu tarihten sonraki dönemde mevcut bakiyedeki değişimlerin (donuk alacaklara ilaveler, takipten tahsilatlar ve aktif satışları) ve kredi büyümesindeki gelişmelerin yıl sonu TDO'su üzerinde belirleyici olacağı açıktır. Nitekim temmuz sonrası stok takip tutarından yapılan tahsilatlar ve aktif satışlarını dikkate aldığımızda toplam takipteki alacaklardaki artışın bahis konusu tutarın üzerinde olduğunu görüyoruz.
Bu tutarın önemli kısmının açıklamamızda yer verdiğimiz müşterilerin takip hesaplarına aktarılmasından kaynaklandığını ifade etmek isterim. Temmuz sonrası süreçte gerçekleşen bahse konu takipten yapılan tahsilatları ve aktif satışlarını dikkate alarak TDO'yu hesapladığımızda 2019 yıl sonu TDO'muz öngörümüze paralel şekilde yaklaşık yüzde 6 olarak gerçekleşeceğini beklemekteyiz. Malum finansal yeniden yapılandırmaya ilişkin düzenlemeler çerçevesinde bazı firmaların kredileri bankalarca yapılandırılmaktadır. Bu minvalde bankalarca yapılan değerlendirme çerçevesinde faaliyetlerine devam edebileceği, ekonomik aktiviteyi destekleyeceği ve katma değer üreteceği değerlendirilen firmaların bankalarca yapılandırılmasına devam edilmektedir."
"EKONOMİK İYİLEŞME, SÜRDÜRÜLEBİLİR KARLILIĞA DESTEK OLACAK"
Akben, makroekonomik gelişmelerin de etkisiyle 2019 yılını, bankacılık sektörünün aktif gelişimi ve karlılığı açısından dengelenme süreci olarak değerlendirilebileceğini söyledi.
Bu dönemde, özellikle 2019'un ikinci yarısından itibaren, faizlerin düşmesine bağlı olarak azalan fonlama maliyetleri, daha istikrarlı döviz kuru, reel kesim firmalarının geri ödeme kapasitelerindeki artış ve ivmelenen kredi hacmi etkileriyle gelecek dönemin Türk bankacılık sektörü açısından canlanma ve yükseliş dönemi olacağını belirten Akben, "Bu kapsamda 2020 yılında enflasyon ve faizlerin düşmesi yanı sıra ülkemiz kredi riskinde olumlu gelişmeler, kredi notunda beklenen iyileşme ile TL'ye olan güvenin artmasına bağlı olarak fonlama maliyetlerinde azalışın belirttiğim canlanma ve yükseliş dönemini destekleyeceğini düşünüyorum." diye konuştu.
Akben, haziran sonundan itibaren TL cinsi tasarruflardaki artış oranının döviz tasarruflarını geçtiğini bildirdi.
Bu eğilimin makroekonomide yaşanan olumlu gelişmelerin devam etmesiyle birlikte artarak devam edeceğini öngören Akben, yatırım ortamındaki iyileşme, enflasyon ve fonlama seviyelerindeki düşüş sayesinde kredi talebinde ve yatırımlarda artış olacağını beklediğini söyledi. Akben, makroekonomik göstergelerin iyileşmesine bağlı olarak ekonomik belirsizlik seviyesinin düşmesinin, Türk bankalarını yeni kredi vermeye daha istekli hale getireceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Önümüzdeki dönemde ekonomideki canlanma ve reel kesimin nakit akışlarını düzenleme kabiliyetindeki artışla finansal sistemin işleyişi etkin hale gelirken, yürürlüğe konan teşvik edici düzenlemeler neticesinde kredi yeniden yapılandırma süreçleri devam edecektir. Ekonomik iyileşme, banka bilançolarında daha kaliteli aktif yapısı, daha güçlü sermaye ve sürdürülebilir karlılığa destek olacaktır."
"2020, İSTİHDAMIN ARTIŞ GÖSTERDİĞİ BİR YIL OLACAK"
BDDK Başkanı Akben, 2020 yılında sektörün Takibe Dönüşüm Oranı'nın azalarak tarihsel seviyelere doğru yakınsayacağını, aynı zamanda makro büyüklüklerdeki olumlu gelişmelerin de katkısıyla yakın izlemedeki kredilerin payında da azalış beklediklerini söyledi.
Bu aşamada tarafların uyumlu ve yapıcı katkılarının öneminin yadsınamayacağını belirten Akben, "2020’nin jeopolitik risklerin de gerilediği bir yıl olmasını Yeni Ekonomi Programı (YEP) çerçevesinde 2020 yılı için belirlenen yüzde 5 büyüme hedefi doğrultusunda yatırımların ve ihracatın artış gösterdiği, turizm başta olmak üzere hizmet sektöründeki olumlu gelişmelerin yaşandığı ve böylece istihdamın artış gösterdiği bir yıl olacağını bekliyoruz." şeklinde konuştu.
Akben, tüm bu olumlu gelişmelerle birlikte yatırımcılar açısından cazibesini korumaya devam eden bankacılık sektörüne yeni kuruluş ve faaliyet izni için gelen başvuruların gelecek yıl da BDDK tarafından değerlendirilmeye devam edeceğini ifade etti.
Özellikle yatırım bankacılığı alanında gelecek yıllarda gelişmelerin artarak devam etmesini, reel sektörün uzun vadeli fonlara kavuşması noktasında önemsediklerini dile getiren Akben, şunları kaydetti:
"Denetim ve düzenleme alanımıza giren banka dışı finansal kesimi tarafından başta KOBİ'ler olmak üzere reel sektörün ihtiyaçlarını hızlı ve uygun maliyetlerle karşılayacak bir yapının kurulması son derece önemlidir. Bu minvalde, banka dışı finansal şirketlerin sektörün gelişmesinde etkin bir şekilde katkı sağlayacak yenilikçi ürün geliştirecekleri ortamın sağlanmasında elimizden gelen tüm katkıyı sunmaya devam edeceğiz. Ayrıca İstanbul Finans Merkezi (İFM) Projesi kapsamında, dijital dönüşümün gerçekleştirilmesi, ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılması, finansal derinliğin sağlanması, üretim ve tasarrufların teşviki ile ülkemize sermaye yatırımlarını çekmek adına gerekli mevzuat ve değerlendirme çalışmaları da hızla devam edecektir."
"REEL SEKTÖR DE RİSKLERİNİ SAĞLIKLI YÖNETMELİ"
BDDK Başkanı Akben, kredi büyümesi hususunda yılın ilk yarısında daha çok kamu bankaları tarafında bir kredi artışının söz konusu olduğunu belirtti.
Ancak, ağustos ayından itibaren özel ve yabancı bankaların da kamu bankalarına eşlik ettiğini söyleyen Akben, "Toparlanan iç talep, kurda yakalanan istikrar ve düşük faiz ortamına ek olarak hem TCMB hem de kurumumuzca yapılan kredi büyümesini teşvik eden düzenlemelerin de bu gelişmede önemli pay sahibi olduğunu değerlendiriyoruz." dedi.
Akben, 2019 yılının ilk çeyreğinde kredi artışının yüzde 58,4'ünün kamu mevduat bankaları kaynaklı iken, bu oranın son çeyrekte yüzde 28,5'e gerilediğini ifade etti.
"Kamu ve özel sermayeli bankaların kredilerde tarihsel büyüme oranlarına ulaşmaları ve yine sektör paylarının da tarihsel seviyelere yakınsamasının gerektiği açıktır." diyen Akben, 2020 yılında da bu eğilimin devam etmesini ve tüm bankaların ekonomiye sağladığı kaynağın artarak sürmesini beklediklerini söyledi.
Akben, bu kapsamda, özellikle bireysel krediler segmentinde başlayan kredi büyümesinin, ticari krediler ve KOBİ kredilerini de içine alarak artışını devam ettireceğini öngördüklerini bildirdi.
Bankacılık sektörünün kendi koyduğu özsermayesi yanı sıra topladığı mevduatı ve yurt içi ve yurt dışından edindiği fonları reel sektöre en etkin ve sağlıklı bir şekilde dağıtımını sağlayan bir mekanizma olduğunu hatırlatan Akben, "Bu misyonunu gerçekleştirirken bankalardan bizim beklentimiz nasıl ki kendi bilanço ve bilanço dışı risklerini etkin bir şekilde yönetmeleri ise, aynı şekilde reel sektörün de öncelikle kendi risklerini sağlıklı bir şekilde yönetmeleri toplam faydanın en üst seviyede olması için önem arz ettiği kanısındayız. Kriz tecrübesi olan sektörlerimizin bu dönemi basiretli hareket ederek atlattıklarını ve değişim dönemini de aynı şekilde yöneteceklerine inancımız tamdır." diyerek sözlerini tamamladı.