Bavulla ihracatı öÄŸrendi, 47 ülkeye prizini taktı

Güncelleme Tarihi:

Bavulla ihracatı öğrendi, 47 ülkeye prizini taktı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 2005 00:00

Viktor Kohen’in 1960’ta kurduÄŸu Viko’yu 1980’de satın alan Cahit Durmaz ve Ali DaÄŸbaşı, önce bavul ticaretiyle Rusya pazarını ele geçirdi. Åžimdi 47 ülkeye priz ve anahtar satan Viko 60 bin metrekarelik yeni fabrika yatırımını baÅŸlattı. Viko, bu yıl 67.2 milyon dolar ciro bekliyor.TÃœRKÄ°YE’de grup prizin öncü markalarından Viko, kuruluÅŸundan beri 4’üncü fiziksel büyümesini yakında tamamlayacak. Viko Elektrik ve Elektronik Endüstrisi Sanayi ve Ticaret A.Åž. Ä°cra Kurulu BaÅŸkanı Cahit Durmaz, 60 bin metrekare kapalı alana sahip yeni fabrikaya 2006 ortalarında taşınacaklarını belirtiyor ve 2005 ciro hedefini 67.2 milyon dolar olarak açıklıyor.TERÖR MOLASI: Ortağı Ali DaÄŸbaşı ile birlikte Viko’nun öyküsünü anlatan Cahit Durmaz şöyle baÅŸlıyor söze: ‘1946 Ä°stanbul doÄŸumluyum. Atalarımız Saraybosna’dan Türkiye’ye göç etmiÅŸ. Babam uzun yıllar uzatma jandarma çavuÅŸu olarak çalışmış sonra da kamyonculuk yaptı. Biz de araba kullanmayı kamyonda öğrendik. Ben ortaokuldayken bir sanat öğrenip meslek sahibi olmayı istiyordum bu nedenle sanat okulu okudum. Sonra üniversite okumayı da çok istedim ama terör nedeniyle yarım kaldı.’KALIPÇILIKLA BAÅžLADI: 2 yıl inÅŸaat 2 yıl da elektrik fakültesinde okumaya çalışan Cahit Durmaz, sonunda sanat okulunda öğrendiÄŸi ‘kalıpçılık’ mesleÄŸini icraya karar verir ve elektrik malzemesi üreticilerine ‘kalıp yapmaya’ baÅŸlar. Durmaz, şöyle devam ediyor: ‘Kendi iÅŸimi 1970’lerde kalıpçı olarak kurdum. 1985’e kadar da kalıpçı olarak devam ettim. 1980’lere geldiÄŸimizde kalıpçılıkta Avrupa ile rekabet edebilecek düzeye ulaÅŸtık. Kalıpçılığın yanına dizaynı da ekledik.’ ANARŞİ FABRÄ°KA SAHÄ°BÄ° YAPTI: Cahit Durmaz, Viko’yu satın alma öyküsünü de şöyle anlatıyor: ‘Viktor Kohen, 1970’li yıllardan itibaren müşterimdi; ona kalıp yapıyordum. 1980’e geldiÄŸimizde Türkiye’nin barış ortamı iyice bozulmuÅŸ ve iÅŸ barışı yok olmuÅŸtu. Viktor Bey de Musevi olduÄŸu için can güvenliÄŸinden endiÅŸe ediyordu. Çünkü işçi-iÅŸveren iliÅŸkileri çok kötüydü ve kan da dökülüyordu. Viktor Bey bu endiÅŸelerle fabrikayı satacağını söyleyince biz de ‘bu fabrikayı biz alabiliriz’ diye düşündük.’ALÄ° BEY ‘OLUR’ DEDÄ°: Viktor Kohen’in fabrikayı satma çabasını arkadaşı Ali DaÄŸbaşı’na anlatan Cahit Durmaz şöyle anlatıyor sonraki geliÅŸmeleri: ‘Ali Bey ile aile dostuyduk. Teklifi götürdüm; ‘imkanı deÄŸerlendirelim ortak olalım, fabrikanın başına sen geç’ dedim. Çünkü benim diÄŸer iÅŸletmem devam edecekti. Türkiye’nin her yerinden kalıp teklifi geliyordu. Bir kollektif ÅŸirket kurduk ve eÅŸit ortak olduk. 1980 Mart ayında Viko’yu aldık parasını da peÅŸin ödedik. 6 ay sonra ihtilal oldu ve herÅŸey düzeldi. Herhalde Viktor Kohen ihtilal olacağını önceden öğrenebilseydi fabrikayı bize satmazdı. Viktor Kohen 5 yıl Vi-Ko ürünlerinin pazarlamasını yaptı. Kuledibi’ndeydik, sonra Sanayi Mahallesi’ne ardından Merter’e ve oradan da 1996’da Samandıra’ya taşındık.’ Laleli’yle büyüdük, grup prize adımızı verdikVÄ°KO’nun grup prizde jenerik marka olacak kadar güçlendiÄŸini anlatan Viko Yönetim BaÅŸkanı Ali DaÄŸbaşı, ilk ihracatı Ä°srail’e yaptıklarını en hızlı büyüme dönemini de Laleli üzerinden Rusya’ya ‘priz ihracatı’ yaparak yaÅŸadıklarını anlatıyor. DaÄŸbaşı şöyle konuÅŸuyor: ‘1980 öncesi Kapalıçarşı’da gümüş iÅŸi yapıyordum. 1979’daki Ecevit krizinde çok para kaybettim. O dönemde Cahit Bey, ‘Viko’yu alalım’ deyince hemen ortak oldum. Ä°ÅŸlerimizin çok hızlı geliÅŸmesini saÄŸlayan önemli etkenlerden biri Laleli piyasasıdır. 1996’da pazarlamadaki arkadaÅŸlarıma ‘Laleli’de bana 50 tane bavul ticaretine mal veren müşteri bulun’ dedim, buldular. Bavulla Rusya’ya grup priz sattık. Samandıra fabrikasını yapmamızda Laleli’nin büyük katkısı var. 3 yıl boyunca ayda ortalama 500 bin adet mal gönderdik. Yılda yaklaşık 6 milyon adeti buldu. 2000 yılında dış ticaret birimimizi kurduk ve normal ihracata baÅŸladık.Ä°ki yılda 20.4 milyon dolarlık yatırımALÄ° DaÄŸbaşı, Viko’nun ÅŸu anda aylık 5 milyon adet üretim kapasitesi olduÄŸunu cirodaki ihracat payının da yüzde 40’ı aÅŸtığını söylüyor. DaÄŸbaşı, şöyle konuÅŸuyor: ‘47 ülkeye ihracat yapıyoruz. Anahtar, priz, grup prizler, sigorta kutuları, aksesuvar, aydınlatma akıllı sayaç; hepsini üretip satıyoruz. Yeni yatırımımız da sürüyor. 60 bin metrekare kapalı alanı olan yeni fabrikamıza galecek yıl taşınacağız. Bundan sonra Viko endüstri tesisleri olarak büyük dünya projelerine girmek istiyoruz. Geçen yıl 8.8 milyon dolarlı yatırım yaptık. Bu yıl 11.6 milyon dolarlık yatırım planladık. Bu yatırım bütçesinin 1.3 milyon doları Ar-Ge için ayrıldı. Hedefimiz; elektrik tesisat (anahtar, priz ve aksesuvarları) sektöründe dünyanın önde gelen markalarından biri olmak. Giyimkent’te rant oluÅŸtu, tekstilci hálá bekliyorTÃœRKÄ°YE’nin en büyük ‘toplu iÅŸyeri’ projelerinin bulunduÄŸu Ä°kitelli bölgesinde yapımı tamamlanan Giyimkent’te 500 iÅŸyeri faaliyete baÅŸladı. 2 bin 183 müstakil iÅŸyeri bulunan Giyimkent’in BaÅŸkanı Abdullah Çınar, 2001 yılında 12 bin dolar olan iÅŸyerlerinin ÅŸu anda 120 bin dolar deÄŸerle alıcı bulduÄŸunu belirterek, ‘Altyapıyı büyük ölçüde tamamladık. BaÄŸlantı yolları sorununu çözüyoruz. Artık Ä°stanbul’un tarihi yarımadası içinden çıkması gereken iÅŸyerlerinin taşınması için belediyeler daha etkin olmalı’ dedi.Abdullah Çınar, Türk tekstil ve hazırgiyim sektörünün içinde bulunduÄŸu ‘rekabet sorunlarını’ aÅŸmak için bilimsel çalışmalar da yaptıklarını belirterek, ‘Tekstilkent ile birlikte burada 1.000 dönümlük bir alanda 2 milyon metrekarelik ticari alan kurduk. Sektörün bundan sonra Ä°talya örneÄŸinde olduÄŸu gibi küme modelini benimsemesi gerektiÄŸini söyledi. Çınar, Çin gibi ülkelerle ‘fiyat rekabeti’ yerine ‘akıllı tekstil ve moda üretimi’ yapmak gerektiÄŸini savundu. Türkiye’de tekstil ve hazırgiyim sektörünün ekonomideki istihdam, vergi, ihracat ağırlıkları dikkate alındığında bir bakanlığı hak edecek boyutlarda olduÄŸunu da söyleyen Abdullah Çınar, ‘Şimdi bu sektörde rekabet sorunu varsa bakanlık daha da elzem. Çünkü doÄŸru stratejiyi belirlemek için özel ilgi ve çaba gerekiyor’ diye konÅŸtu.MOSDER: Ikea bize kaymak yemeye geldiMOBÄ°LYA Sanayicileri DerneÄŸi (MOSDER) BaÅŸkanı Ali Özkan, Ikea’nın Türkiye pazarına giriÅŸini olumlu bulduklarını ancak bu ÅŸirketin perakendeci olarak pazarın kaymağını yemeye geldiÄŸini söyledi. Özkan, yabancı sermayenin Türkiye gelmesine karşı olmadıklarını belirterek, ‘Ikea’nın Türkiye pazarına girmesi olumlu bir geliÅŸme. Ancak biz üreticiler Türkiye’de yatırım yapan, istihdam yaratan ÅŸirketleriz. Ikea ise perakende sektörüne girdi. Yani Ikea; Türkiye’de kaymak yemeye geldi’ dedi. Türkiye’de 7-8 bin kiÅŸi istihdam eden mobilya üreticileri bulunduÄŸunu hatırlatan Ali Özkan şöyle devam etti:‘Biz Of’un bir köyünde de Ä°negöl’de, MuÄŸla’da, Edirne’de de üretir satarız. Biz mobilyacıyız Ikea ise daha çok akseuvara odaklanmış bir ÅŸirket. Bizim sektör olarak ihracatımız yakında 1 milyar doları bulacak.’Ali Özkan, yerli üretimin Avrupa kalitesini yakaladığını ancak tasarıma daha çok önem verilmesi gerektiÄŸini kaydetti. Özkan, ‘İtalya’nın tarihinde mobilya yok ama tasarımla mobilyada dünya markası oldular. Biz de bunu örnek almalıyız ve tasarımla öne çıkmalıyız’ diye konuÅŸtu. Üç yıl önce kurulan MOSDER’in 23 üyesi bulunuyor. Ä°stanbul tarımda DoÄŸu’ya örnek oluyor DOÄžU Anadolu Tarımsal Ãœreticiler ve Besiciler BirliÄŸi Genel BaÅŸkanı Nazmi Ilıcalı, Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi’nce hazırlanan, DoÄŸu’da organik tarımla ilgili projenin bölgede uygulanması için ön anlaÅŸma yaptıklarını bildirdi. Ilıcalı, yaptığı yazılı açıklamada, Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi’nce, DoÄŸu’dan gelecek göçü önlemek ve bölgede tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla, ‘DoÄŸu Anadolu SözleÅŸmeli Organik Tarım GeliÅŸimi’ adı altında proje hazırlandığını anımsattı. DoÄŸu’daki göçün, bölgede tarım ve hayvancılığın yeterli seviyede olmamasından kaynaklandığına iÅŸaret eden Ilıcalı, söz konusu projedeki hedefin de, bölgede organik tarımı geliÅŸtirerek, göçün önüne geçmek olduÄŸunu ifade etti. Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi BaÅŸkanı Kadir Topbaş’ın, projeyi uygulama görevini Ä°stanbul Halk Ekmek A.Åž Genel Müdürü Ömer Bilgiseven’e verdiÄŸini belirten Ilıcalı, Bilgiseven ile yapılan görüşmelerin ardından, projenin DoÄŸu’da 6 ilde en az 5 yıl uygulanmak üzere ön anlaÅŸma yaptıklarını kaydetti. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!