Güncelleme Tarihi:
Ayrıca İran’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’nde yaptığı görev sırasında savunma ve dış politika alanında eşsiz bir deneyim edinmiş. İran’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan 7. kişi olan Ruhani, hem seçim kampanyası boyunca, hem de Cumhurbaşkanı olarak göreve başladıktan sonra önüne şu hedefi koydu: Zengin hidrokarbon yataklarına rağmen, ülke geneline yayılmış ekonomik krizin kaynağı olan ambargoları aşmak. Ambargoları aşmanın da tek yolu vardı. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ile Almanya’nın katılımıyla sürdürülen nükleer müzakerelerin Temmuz 2014’e dek başarıyla tamamlanması...
Ruhani hızlı başladı, müzakerelerde 4. tur geçildi. Aynı dönemde İran ile ABD’nin doğrudan görüştükleri ortaya çıktı. BM Güvenlik Konseyi, ambargo şartlarında İran lehine küçükte olsa değişikliklere gitti. Ruhani yönetiminin ve Hamaney’in ‘nükleer silah edinmeyeceğiz’ taahhüdü, müzakerelerdeki tüm olumsuzluklara rağmen süreci canlı tutuyor. Ruhani, bir taraftan ‘barışcıl nükleer enerji’ konusunda büyük tavizler vermeyerek halkının desteğini koruyor, diğer taraftan nükleer silaha mesafe koyarak ambargoları ve izolasyonu bitirmeye çalışıyor. Bu da İran ekonomisinde cılız kıpırdamaların önünü açıyor. Ekonomide yaratılan umut ve özgürlükler konusunda kazanılan mesafe aynı zamanda Ruhani’nin halk desteğini artırıyor ve Mollalara karşı gücünü korumasını sağlıyor.
DIŞ POLİTİKADA YENİ AKTÖR
Ünlü ‘İran Diplomasisi’nin son 20 yıllık aktörlerinden biri olan Ruhani, görevde kaldığı bir yılda bölgedeki dış politika süreçlerine de damgasını vurmuş durumda.
- Suudi Arabistan ve Türkiye’nin öncülük ettiği Sünni bloğuna karşı gücünü korumak isteyen Ruhani, Sünni ülkeler arasındaki ‘Müslüman Kardeşler’-’Selefiler’ ayrılığı alttan alta destekledi ve El Kaide gibi unsurları kurnazca kullanarak Sünni bloğunun çatlamasına büyük katkı sağladı.
- Akılcı adımları sayesinde Irak ile ilişkileri, Şii dayanışması temelinin ötesine geçirdi. İran, Irak’ta söz sahibi oldu.
- Beşar Esad’a verdiği destek, Suriye’nin kaderini değiştirdi. Rusya’nın BM GK’ndeki rolü yadsınamaz ama Suriye’deki savaşın seyrini İran’ın sahada izlediği strateji belirledi. Son dönemde İran’ın istediği oldu ve Batı ittifakının Suriye konusunda tek odağı El Kaide haline geldi.
- Ruhani yönetimi, Mısır’da da askeri darbenin ardından seçime giren ve şaibeli bir seçimle Cumhurbaşkanı seçilen Sisi’nin yanında durmayı tercih etti. Bu hamle, İran’ı Mısır konusunda Sisi’yi destekleyen ABD, İsrail gibi ‘ebedi düşman’ ile de ‘müttefik’ haline getirdi.
- Rusya’nın Ukrayna’daki tavrı, Avrupa’nın yeni enerji kaynakları arayışlarını artırırken, Ruhani, bunu da avantaja çevirmeye hazırlanıyor. Ambargoların ardından İran’ın Avrupa’ya açılmanın en sağlıklı yolu Türkiye olacak ve Ruhani, Türkiye ile İran, Mısır, Suriye gibi konularda ters düştüğü halde, 18 yıl sonra Türkiye’ye gelen ilk İran Cumhurbaşkanı olmayı seçti.
Ruhani’nin ülkesinde yakalayacağı bir iç istikrarlar dış politika alanındaki yükselişi, bölgedeki bütün dış politika dengelerini alt üst edebilir. Türkiye’nin Batı’daki algısı ve imajının kötüleştiği bu günlerde, Ruhani’nin reformist açılımları, Batı ile bağlarını güçlendirebilir ve yeni dönemin yükselen yıldızı da İran olabilir.