Güncelleme Tarihi:
TOPLU GÖRÜŞMELERİ PROTESTO EDEN KESK ÜYELERİ OTURMA EYLEMİ YAPTI...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan memura “eşit işe eşit ücret”i sağlamak için hazırlanan kararnameyle belirlenen ek zam oranlarını açıklarken, en düşük memur maaşının 2007 Aralık ayında 843 YTL iken 2008 Ağustos ayı itibariyle bin 119 YTL’ye çıktığını söyledi.
Erdoğan, söz konusu ek zammın bütçeye getirdiği yükün bu yıl için 947 milyon YTL olduğunu belirtirken, bakanlıkların döner sermayesi ile belediye gelirlerinin tek bir havuzda toplanması neticesinde söz konusu yükün bütçeye etki etmeyeceğini söyledi.
Yapılan ek zam ile ilgili düzenleme ile en düşük memur maaşında yüzde 10, ortalama memur maaşında ise yüzde 8.4 oranında artış sağlandığını anlatan Erdoğan şu bilgileri verdi:
“Bu yılın içindeki artışlarla bu düzenlemedeki yaptığımız artışlar birlikte değerlendirildiğin memur maaşlarında önemli miktarda artış sağlandığı görülecektir. Aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 2007 Aralık ayında 843 lira iken 2008 Ağustos ayında bin 119 YTL’ye çıktı. Öğretmen maaşı, bin 37 YTL iken bin 334 YTL’ye, mühendis maaşı 2007 Aralık ayında bin 512 YTL iken 2008 Ağustos ayında bin 992 YTL’ye, teğmen maaşı 2007 Aralık ayında bin 645 YTL iken 2008 Ağustos ayında 2 bin YTL’ye, araştırma Görevlisi maaşı 2007 Aralık ayında bin 1187 YTL iken 2008 Ağustos ayında bin 553 YTL, polis maaşı 2007 Aralık ayında bin 406 YTL iken 2008 Ağustos ayında bin 776 YTL’ye çıkmıştır. Böylece asgari geçim indirimden kaynaklı artış hariç, 2008 yılında en düşük memur maaşında -özellikle buna dikkat çekiyorum- yüzde 22.7, ortalama memur maaşında ise yüzde 18.5 oranına artış getirmiş oluyoruz. ”
DÜZENLEMENİN BÜTÇEYE YÜKÜ 947 MİLYON YTL
Erdoğan, bu düzenleme sonucunda kamu personelinin kurumlar arası var olan ücret dengesizliğinin giderilmesi ve “eşit işe eşit ücret” sağlanması yönünde önemli mesafe kaydetmiş olunduğunu söyledi. Erdoğan, düzenlemenin tüm kamu çalışanlarına hayırlı olması dileğinde bulundu.
Erdoğan, bir gazetecinin yeni artışın bütçeye ne kadar ek yük getireceği ve ek yükün nasıl karşılanacağı yönündeki soruya şöyle cevap verdi:
“Bunun bütçeye getirdiği yük, 2008’le ilgili olarak 947 milyon YTL. Bütün bunlarla ilgili olarak bazı bakanlıklarımızda döner sermaye ile ilgili olarak havuzlarda toplananları artık tek bir havuzda topluyoruz. Ve bunun yanında yine aynı şekilde bu çalışmayı biz belediye gelirlerinde de yapmıştık. Orda bunları tek havuzda toplamak sureti ile ek yük getirmeden her bakanlığın kendi yapmış olduğu bu dengelemeyi merkezi anlayışa dağıtmayı planladık. Yani ek yük filan gelmiyor.”
AKP hükümeti olarak kamu personelinin hak ettiği yaşam standartlarını sürekli olarak yükseltmeyi temel bir öncelik kabul ettiklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bugüne kadar kamu personeline hep enflasyonun üzerinde bir artış sağladık. 5,5 yıllık iktidarımız döneminde hiçbir zaman enflasyona kamu personelimizi memuruyla, işçisiyle ezdirmedik. Ayrıca kamu çalışanları arasında mümkün olduğunca ücret adaletini sağlamayı temel bir prensip olarak daima gözettik. Bu kapsamda, kamu personelinden ek ödemesi olmayanların aylıklarının iyileştirilmesi ve ücret adaletinin sağlanması amacıyla yaptığımız yasal bir düzenlemenin ayrıntılarını da şimdi sizlere bakan arkadaşlarımızla birlikte açıklıyoruz.”
Erdoğan, bu düzenleme çerçevesinde aylıklarda yapılacak artış tutarlarının Bakanlar Kurulu tarafından belirlendiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu belirleme yapılırken memurlarımızın hak ettikleri yaşam düzeyine kavuşabilmelerine imkan sağlamak üzere aylık artış tutarları mümkün olduğunca yüksek tutulmuştur. Bunun ideale ulaşan bir yapı olduğunun iddiası içerisinde değiliz ama ülkemizin ekonomik şartları neye müsaade ediyorsa, bu şartları zorlamak suretiyle reel ekonomi açısından zorlamak suretiyle böyle bir düzenlemeyi yapmış bulunuyoruz. Ayrıca düşük aylık alan memurlarımızın aylıklarında daha fazla artış sağlanmıştır.”
"ÖNEMLİ BİR MESAFE KATEDİLDİ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, memurlara ek ödeme düzenlemesinin sonucunda, kamu personelinin kurumlar arası var olan ücret dengesizliğinin giderilmesi ve eğer eşit işe eşit ücret ilkesine uygun olarak ücret adaletinin sağlanması yönünde, önemli bir mesafe kaydedildiğini bildirdi.
Erdoğan, Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde memurlara yapılacak ek ödemeye ilişkin düzenlediği basın toplantısında, düzenleme ile ilgili çalışmaya yapan bürokratlara teşekkür etti.
Tablo üzerinde defalarca çalışıldığını, bunların kendisine sunulduğunu, bazı itirazları ile tekrar yapılan çalışmalar sonucu nihai olarak açıkladığı tablonun kendilerine sunulduğunu belirterek, “Bu düzenleme sonucunda kamu personelinin kurumlar arası var olan ücret dengesizliğinin giderilmesi ve eğer 'eşit işe eşit ücret' ilkesine uygun olarak ücret adaletinin sağlanması yönünde, önemli bir mesafe kaydetmiş oluyoruz. Bu düzenlemenin kamu çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
SORULARI CEVAPLADI
Başbakan Erdoğan, daha sonra basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.
“Bu yeni artışlar bütçeye ne kadar yük getirecek? Bu ek yükü nasıl karşılamayı düşünüyorsunuz?” sorusuna, Erdoğan, bütçeye getirdiği yükün 2008 ile ilgili olarak 947 milyon YTL olduğunu, bunlarla ilgili bazı bakanlıklarda döner sermaye havuzlarındaki toplanan paraları tek havuzda topladıklarını bildirdi.
Başbakan Erdoğan, “Yapılan düzenleme ile birlikte bütçeye ek bir yük getirmeden her bakanlığın kendine ait yapmış olduğu ücretlerdeki dengelemeyi artık merkezi bir anlayışla dağıtmayı planladık ve bu şekilde bunu karşılıyoruz” dedi.
Basın mensuplarının toplantı konusu dışındaki soru taleplerine karşılık Erdoğan, “Bu konu bizim için çok çok önemli. Onun için bu konunun dışında bir açıklama yapmak istemiyorum” diye konuştu.
KAMUDAKİ TOPLU GÖRÜŞMELER
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Hükümet ve memur sendikaları arasındaki toplu görüşmelere ilişkin” bir soru üzerine, şunları kaydetti:
“Onunla ilgili, biliyorsunuz, Murat bey o çalışmayı başlattılar. Pazartesi ikinci tur çalışmaları yapılacaktır. Ama ben bu konu ile ilgili bir şeyi üzülerek söylemek istiyorum. Malum bir sendikamızın, daha toplantı başlamış, toplantının 10. dakikasında kalkıp da bu toplantıyı terk etmesini şık bulmuyorum. Bu bir demokratik anlayış içerisinde... Yani masadan çekilmeyi doğru bulmuyorum, ki sayın bakanım bu konuyla ilgili de farklı bir hoşgörü anlayışını yine orada sergiledi... Ve kendilerini masadaki yerleri boş duruyor, tekrar geri gelirler diye, tekrar davet çağrısını yaptı.
Arkadaşlar, sokaklarda yürümekle bu tür şeyler çözülmez. Daha işin 10. dakikasında çekip gitmekle bu işi çözemezsiniz. Sokaklarda yaptığınız yürüyüşlerle vesaireyle bu şova dönüşür. Sadece buralardan ben nemalanıyorum, buralardan ben bu tür şeyleri elde ediyorum mantığı... Oturursun masada, konuşursun. Hakeza, masalarda daha bir neticeye varılmadan, 'Efendim biz bunun da tarafı olmalıyız'... Hayır efendim, senin taraf olan diye bir şey yok. Bu kamu işvereninin yapmış olduğu bir çalışma neticesinde, ilçesindeki dengelerde çalışmasını yapmış ve bunun neticesinde de 'ben ekstra olarak ne vereceğim?'
Biz millet adına buradayız ve bu çalışmayı yapmışız. Şu gördüğünüz tabloyu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yapabileceği ekstra bir destek olarak kamuda çalışan memura vermişiz. Şimdi de Murat beyin yönetiminde yürüyen çalışmada da... Ne verilebilecekse bu da yapılacak ve 2009'da bununla ilgili olarak buradan gelecek olan rant oranı da belirlenecek ve bu da tabi miktar olarak daha sonra tabii memurumuza yansıyacaktır.”
TOPLU GÖRÜŞMELER
Erdoğan, bir gazetecinin, “Hükümetin toplu görüşmelerde sunacağı bir zam oranı var mı?” sorusu üzerine, çalışmaların daha yeni başladığını anımsatarak, şöyle devam etti:
“Sendikalar düşüncelerini ortaya koyacaklar, taleplerini ortaya koyacaklar ama böyle uçuk kaçık talepler falan ve bunlar 'evet' diyeceğimiz şeyler değildir. Çünkü öyle taleplerde bulunuluyor ki, bu taleplerin ülke gerçekleri ile hiç alakası yok. Bu arkadaşlarıma her zaman söylüyorum, 'Bir gün siz gelin kendinizi buraya koyun'. Bakalım buraya koyduğunuz zaman, 'Acaba ben bu ülkeyi nasıl yönetirim?'
Bunlar hiç işveren olmamışlar. Hep orada oldukları için bilmiyorlar ki biz onlar adına da buradayız. Onlar bize vekalet vermişler, biz o vekaletle bu işi yürütüyoruz. Sonra bizim hükümetimiz, böyle kimsenin hakkı olmadığı halde, para basmak suretiyle memuruna işçisine para verme ahlaksızlığına düşen bir hükümet olmamıştır. Bunu yapamayız. Çünkü bunu ben milletin cebinden çalmak olarak görüyorum.
Biliyorsunuz bu devalüasyonları Türkiye çok yaşadı. Öyle rastgele zamlar yapıldı bu ülkede, ama ondan sonra da benim vatandaşımın alım gücü düştü. Az önce ifade edildiği duruma düşeriz. Yani sen zam yapıldı zannedersin, çarşıya pazara gidersin, 3 kilo pirinç alırken bu defa 1,5 kilo pirinç alırsın 2 kilo pirinç alırsın 1 kilo pirinç çalınmıştır. 'Ben zam aldım ama hayret pirinç azaldı' dersin. Yapılan artışlarla benim vatandaşımın alım gücünün ne kadar arttığını göreceksiniz. Burada artış var azalma yok.”