Güncelleme Tarihi:
İşte Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
• Kimi zaman sesimizi yükseltmemiz, asla birilerinin iç işlerine karışmak değil. Türkiye olarak ne yanı başımızdaki ne de uzaktaki ülkelerin iç işlerine karışmak gibi bir çabamız olmadı. Filistin meselesini kardeşlerimiz, akrabalarımız olduğu için çok önemsemenin yanı sıra, bölgenin barış ve istikrar, huzurunu tehdit eden en önemli konu olarak gördüğümüz için oraya dikkat çekiyoruz. Kadın, çocuk demeden fosfor bombalarıyla katlediliyor, dünyanın en büyük açık hava hapishanesi. Öbür yandan da bölgeye büyük ölçekli öfke pompalamış oluyor.
• Suriye konusunda da Türkiye’nin tavrı nettir. Derdimiz asla ve asla Suriye’nin içişlerine karışmak değil tam tersine Suriye’deki yangının tüm bölgeyi sarabileceğine yönelik uyarımızı yapmaktır.
• Türkiye’de 24 bin kişi mülteci olarak yaşıyor. Her ülkenin meselesi de küreseldir. Artık vicdan da küreselleşmeli. Yaşanan son küresel ekonomik krizde de bu görülmeli ve en azından ekonomi adına küresel tedbirler alınmalı.
• Türkiye’nin küresel kriz sürecini IMF ile anlaşma imzalamadan atlattığını hatırlatmak isterim. IMF’ye olan borç 22.5 milyar dolarken, şu anda bu borç 1.7 milyar dolara gerilemiştir. 2013 yılının nisan ayında Türkiye, IMF’ye olan borcunun tamamen sıfırlamış olacaktır.
• Yaşadığımız süreçte mali disiplinden asla taviz verilmemiştir. Türkiye’nin bu tecrübesi başta ekonomik kriz içindeki Avrupa ülkeleri olmak üzere örnek teşkil edecek bir tecrübedir.
• Son on yıl içinde gerek komşu ülkelerle olsun, gerek ulaşılması en zor ülkelerle olsun iletişim halinde olduk ve yatırım alanımızı sürekli genişlettik. Türkiye’nin son on yılda elde ettiği başarı reformlar yanında dış politikada başarı eksenli gayretlerinin eseridir.
• Türkiye, bölgedeki tüm zorluklara ve sorunlara rağmen istikrarla ve demokrasiyle büyüyen bir güven adası olma konumunu güçlü şekilde muhafaza eden bir ülke. Demokrasinin kesintiye uğradığı dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin önemsenmediği dönemlerde Türkiye ekonomik atılım gerçekleştirememiştir.
• İçine kapanan ülkelerin başarılı olamayacağı, bölgesel işbirliğinden kaçınan ülkenin sadece refah değil huzur, güven ve istikrardan yoksun kalacağı son derece aşikardır. Türkiye’nin yakın tarihine bakıldığında aktif dış politika ve demokratikleşmenin ivme kazandığı dönemlerin, ekonomiye çok ciddi atılım sağladığı görülmektedir. Türkiye’nin içinden geçtiği süreç bölgemizde tüm ülkelere örnek teşkil edecek bir süreçtir.
• Türkiye ekonomisi son 10 yılda ortalama yıllık 5.3 büyüme başarısını gösterdi. Bu on yılda küresel krizin de olduğunu düşünürsek, bu kuşkusuz önemli bir başarıdır. 2011’de Türkiye Çin’den sonra en fazla büyüyen ülke oldu. Ekonomik göstergelerimiz küresel krizin yaşandığı 2009’da bir miktar gerileme gösterse de bugün kriz öncesi dönemleri aşmış durumdayız.