Güncelleme Tarihi:
- Başbakan’ın “Özel bankalar yerine paranızı devlet bankasına yatırın” çağrısında bulunması Bankalar Kanunu’na göre suç sayılır mı?
- Bildiğim kadarıyla banka ismi verilmediği sürece suç oluşturmuyor. ancak, emin olmak için yeniden bakmamda yarar var.
Görüştüğüm uzman işi aceleye getirmedi, güvendiği başka uzmanlarla da konuştu. Sonra yanıt için aradı:
- Aslında Bankalar Kanunu’nda daha önce, “Bankaların itibarını zedeleyen söz ve yorumlar” suç sayılıyordu. Ancak, 2005 yılında yapılan değişiklik sırasında bu suç için banka ismi vermiş olma ayrıntısına yer verildi.
Bunu anlatırken, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) kurucu Başkanı Zekeriya Temizel’in rahmetli Sakıp Sabancı’ya uyguladığı para cezasını anımsattı:
- Bankacılık sektörünün itibarını zedeleyecek sözleri nedeniyle ilk para cezası o zaman rahmetli Sakıp Bey’e uygulanmıştı.
- Sakıp Bey, sözünü ettiğiniz konuşmasında banka adı vermişti.
- Sayın Başbakan’ın kullandığı cümle tam olarak nasıldı?
Telefonda konuşurken cümleyi bir kez daha okudum:
- Faiz lobisinin musluğunu siz keseceksiniz. Devletin bankaları var, bunlardan istifade edersiniz. Bir tek şey söylüyorum. Devletin bankaları diyorum size.
Yorumunu netleştirdi:
- Sektör için çok talihsiz sözler. Burada özel sektör bankalarından kamu bankalarına doğru bir yönlendirme var. Bu mesaj, bankacılık sektöründe haksız rekabete yol açar. Kamu bankaları lehine bir durum ortaya çıkar.
- Peki BDDK’nın bu sözler için Başbakan’ı uyarması gerekir mi?
- Bankalar Kanunu açısında suç unsuru oluşturmuyor. O nedenle BDDK bir uyarıda bulunur mu bilemem.
Uzmanla konuşurken düşündüm. Bankalar reklamlarında, “En güçlüsü, en iyisi, en yüksek faiz” deyimleri bile artık kullanamıyor. BDDK, böyle bir yarışa izin vermiyor.
Bu nedenle kamu bankalarının yöneticileri çıkıp şöyle diyemiyor:
- Bizim arkamızda devlet var. Ey vatandaş sen paranı en iyisi arkasında devletin olduğu bankalara yatır.
BDDK, böyle bir yarışı yasaklıyor, konu Rekabet Kurulu’nun alanına da girebiliyor ama Başbakan miting havasında sözlerinin yaratacağı etkiye aldırmadan bastırıyor:
- Devletin bankaları diyorum size...
Başbakan’ın çevresinde kendisi gibi “ustalaşmış” önemli isimler var. Onlar Başbakan’a şunu anımsatmıyor mu:
- Bankalarda kriz, likidite, yani nakit sıkışıklığından çıkar. Vatandaş çağrınıza uyup kamu banlarına yönelirse, özel sektör bankaları likidite sıkışıklığı yaşayabilir. Bir bankanın bu tür sıkışıklık yaşaması, tüm sektörü etkisi altına alabilir.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gerek özel sohbetlerimizde, gerekse çeşitli platformlardaki sunumlarından sık sık yineliyor:
- BDDK, bankaların tamamının her adımını yakından biliyor, verdikleri en küçük krediyi dahi görebiliyor. En basit bir istenmeyen harekette hemen ilgili banka uyarılıyor.
Durum böyleyken Başbakan düzeyinde bankacılık sektörünün önemli bir bölümünü olumsuz etkileyecek çağrılar yapmak olacak iş mi?
BDDK’nın bu durumda Başbakan’ı kapalı kapılar ardında da olsa uyarması gerekmez mi?
Rekabet Kurulu da konuya “haksız rekabet” yönüyle bakamaz mı?