‘Başarımızda genlerimizdeki ‘Osmanlı’nın büyük etkisi var’

Güncelleme Tarihi:

‘Başarımızda genlerimizdeki ‘Osmanlı’nın büyük etkisi var’
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2016 22:41

Ünlü İtalyan markası Fendi’nin efsane başkanı Anna Fendi, “Farklı kültürlere dokunmaktan çok hoşlanıyorum. Moda ve marka olmak da bunu gerektiriyor. Babam, Osmanlı kökenli olduğumuzu söylerdi. Ben de başarımızda damarlarımızdaki Osmanlı kanının çok etkisi olduğuna inanıyorum” dedi.

Haberin Devamı

DÜNYANIN en moda markalarından Fendi’nin ikinci kuşak temsilcisi Anna Fendi, Bahçeşehir Üniversitesi’nin kurduğu BAU Branding Inovation (BBI) Merkezi’nin açılış konferansında konuştu. Anna Fendi, “82 yaşındayım ve halen de girişimciyim. İşleri kızıma devrettim, şarap üretimi, butik otel ve iç mimari tasarımda Anna Fendi olarak kendi küçük markamla keyifli işler yapıyorum” dedi.

KÜLTÜRLERE DOKUNMAK

‘Başarımızda genlerimizdeki ‘Osmanlı’nın büyük etkisi var’


5 kız kardeş olduklarını ve kendisinin ikinci büyük olarak işin başına geçtiğini ve tüm kardeşler arasında iş bölümü yaparak yürüdüklerini anlatan Anna Fendi konuşmasında Osmanlı kökenli bir aileden geldiklerini söyledi. Sonradan bu konuda detay anlatmasını istediğimiz Anna Fendi şöyle konuştu: “Babam bize Osmanlı kökenli olduğumuzu, Türkiye’den İtalya’ya geldiğimizi söylerdi ve bununla da övünürdü. Biz de bunu daima çok pozitif bir özellik olarak gördük. İtanbul’a üçüncü gelişim ve burada olmaktan çok mutluyum. Fendi markasını bu noktalara getirmemizde damarlarımızdaki Osmanlı kanının büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Ben farklı kültürlerle karşılaşmaktan onlara dokunmaktan çok hoşlanıyorum. Moda ve marka olmak da zaten bunu gerektiriyor. Babaannem Fransız, onun annesi Alman. Aile büyüklerimizden biri Viyana’da tarihi bir fotoğrafla karşılaşmış. Fendi soyadlı biri varmış ve üzerinde de Osmanlı tarzı kıyafetler. Tahminimiz; Fendi’nin Efendi’den geldiği yönünde.”

Haberin Devamı

MODA VE AHMAKLIK

Anna Fendi, markanın önemini anlatırken de “Aslında Modanın önemsiz olduğunu sadece ahmaklar düşünür” dedi ve kendi markasının öyküsünü şöyle özetledi: “Annem babamla nişanlanınca 1925’de Roma’da Fendi’yi kuruyorlar, küçük bir kürkçü dükkanı. 5 kız kardeş olarak eğitimlerimizi tamamladıktan sonra hepimiz aile şirketimizin içinde bulduk kendimizi. O zamanki işimiz çok da ideale uygun değildi ve bütün güçümle bunu dönüştürmeye odaklandım. Hayallerime ve beklentilerime daha uygun hale getirmeye çalıştım. Çanta modelleri tasarlamaya başladım ve kürk konseptini değiştirdik. Deriyi, kürkü özel tabaklamalarla işledik ve astarsız iki taraflı kürkler tasarladık. Aynı devrimi çantalarda ve aksesuarlarda da yaptık. Sonra giyime de geçtik. 1965’te de Karl Lagerfeld, creatif direktörümüz oldu ve halen de bu işi yapıyor. Karl bize çok şey kattı. Ben işleri kızıma devrettim. Floransa, Milano, Japonya, ABD derken zaman içinde dünyaya yayıldık.”
Anna Fendi, Roma’daki BAU tasarım okulu direktörü Francesca de Palo ile işbirliği yaparak, Türk öğrenciler için çalışmalarda bulunacağını da söyledi.

Haberin Devamı

Pazarlama olmazsa

ANNA Fendi, uzun kariyeri boyunca öğrendiği en önemli şeyi de “Yaratıcılık ve tasarım bir duygudan hareket eder ama pazarlama ile birleşemezse kendi içine dönük bir çaba olarak kalır. Gençler unutmasın ki gün sonunda en önemli baş kahraman marka olmalıdır” diye özetledi.

BBI ne yapacak

BAU Branding Inovation (BBI) Merkezi Kurucusu ve NYU Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülin Erdem, “Türkiyenin katma değeri yüksek ekonomiye geçmesi ve bunda markaların etkisi çok önemli. Bunu fındık ile örnekleyebiliriz. Nutella fındık kullanan bir marka ve 3 milyar dolar cirosu var. Türkiye ise dünya fındığının yüzde 80’ini üretiyor ama toplam fındık ihracatımız halen 3 milyar dolara ulaşamadı. Biz BBI olarak, uygulama bazlı markalama araştırmaları yapacağız, eğitimler vereceğiz. Şirketlerin markalarını büyütmelerine yönetmelerine, yeniden konumlandırmalarına destek olacağız” dedi.

Haberin Devamı

Hepimiz marka peşindeyiz

Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel, “Marka ve inovasyon çok önemli. Ülkemizde de bu konularda çok büyük ihtiyaçlar var. Bu konunun bir üniversite çatısı altında ele alınması da bize göre çok doğru bir adım oldu. Üniversiteyi kurulalı 17 sene oldu. Türkiye’nin her noktasında okullar kuruyoruz ve ben de herkes gibi marka peşindeyim. Aslında Türkiye bir marka, İstanbul da çok iyi bir marka ve Türkiye’nin markaları da var. Ancak sorunumuz bunun pazarlanabilmesinde. Bu nedenle ‘markalama kültürünü’ topluma çok iyi anlatmalıyız” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!