Bankalara ‘Babacan’ destek

Güncelleme Tarihi:

Bankalara ‘Babacan’ destek
Oluşturulma Tarihi: Mart 04, 2013 00:00

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Rekabet Kurulu mevzuatının, bankacılık sektörü düşünülerek hazırlanmış bir mevzuat olmadığına dikkat çekerek, “Ben Rekabet Kurulumuzun bankalara cezada adil ve ölçülü olacağına inanıyorum. İlgilendik ve arkadaşlar BDDK ile konuştu zaten” dedi.

Haberin Devamı

REKABET Kurulu’nun 12 banka hakkında başlattığı soruşturmada karar tarihi yaklaşırken Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, verilmesi muhtemel cezanın adil ve ölçülü olması gerektiğini söyledi. Ali Babacan, reel sektördeki ciro kavramı ile bankacılıktaki ciro kavramının da birbirinden farklı olduğuna işaret ederek ileride bankalar için rekabet mevzuatına değişiklik yapılacağının da sinyalini verdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gazetelerin ekonomi müdürleri ile yaptığı yıllık toplantısında dünya ve Türk ekonomisindeki gelişmeleri anlattı gündemdeki soruları da cevapladı. Bu sorulandan belki de en önemlisi Rekabet Kurulu’nun bankalara yönelik soruşturması ve 3.5 milyar TL’ye kadar ulaşan ceza spekülasyonlarının Babacan cephesinden nasıl görüldüğüydü.

Haberin Devamı

BANKACILIKTA CİRO FARKLI

Rekabet Kurulu’nun mevzuatının, bankacılık sektörü düşünülerek hazırlanmış bir mevzuat olmadığına dikkat çeken Babacan, BDDK ile Rekabet Kurumu’nun veri paylaşımı yapabilmek için bir protokol imzaladığını belirtti. Babacan, Rekabet Kurumu’nun cironun yüzde 10’una kadar ceza kesme yetkisi olduğunu ama bankacılık ile reel sektörde ciro kavramının farklı olduğuna işaret etti ve şöyle konuştu: “Ben Rekabet Kurulu’muzun adil ve ölçülü olacağına inanıyorum. Dolayısıyla arkadaşlar bunu kendi aralarında konuştular, BDDK ile konuştular zaten. Bizler ilgilendik biraz. Rekabet Kurumu ilk kurulduğunda ‘iyi ki bu kurum var rekabetten öldük bittik hiç olmazsa bu kurum bizi korur’ diyenler bile vardı. Halbuki bu kurumun amacı rekabetin iyi işlemesini sağlamak. Belki bir noktada bankalar açısından rekabet mevzuatını netleştirecek bir şeyler düşünmek gerekecek ama bu sürecin ortasında da çok doğru olmaz. Yargı gibi işleyen bir kurumumuz. Her bankanın durumu biraz farklı. Reel sektörde ciro kavramı ile bankacılıktaki ciro kavramının da mukayesesi biraz zor.”

ENFLASYONDA TARİHİ YIL

Türkiye’nin yüksek büyüme gerçekleştirdiği 2010 ve 2011 yıllarında büyümenin iç taleple  yaratıldığını ifade eden Babacan, şunları söyledi:
“Son bir bir buçuk yıldır yeniden dengeleme sürecinde büyüme kompozisyonunda artık net dış talep önde. 2013 bunun daha dengeli olduğu bir yıl olacak. İç talep ile dış talep büyümeye daha dengeli bir şekilde katkıda bulunacak. 2012 bir bakıma kendimizi toparlama, enflasyonu 44 yılın en düşüğüne getirme, enflasyonu kontrol altına tutma, cari açık daha makul bir alana inme yılıydı. İç-dış talep dengesini yeniden kurma, 2013, 2014, 2015 için daha sağlam bir büyüme zemini kazanma bizim strateji hep bu şekilde oluştu. Enflasyonda bu yıl rekor bekliyoruz. Halen yüzde 5.3 tahminimiz. Bundan bir yıl önce de 5.3’tü. İnşallah bir rekor daha olacak. Sürpriz olacak gibi görünüyor.”

Haberin Devamı

ABD-AB anlaşacaksa masada olmalıyız

ABD ile AB’nin yapacağı serbest ticaret anlaşmasını krizin en pozitif sonuçlarından biri olarak nitelendiren Babacan, “AB-Meksika yaptı, AB-Kanada imzalamak üzere. Şimdi ABD yapacak. Kuzey Amerika ile AB, iki dev ekonomik blok tek pazar haline geliyor. İki dev pazar birbirlerine açılıyor. Eğer bunu doğru yönetirsek AB ve ABD ile siyasi ilişkilerimize çok katkıda bulunabilir ama öyle bir noktaya gelebilir ki, hem AB hem ABD ile siyasi ilişkilerde mevcut durumdan geriye düşebiliriz” dedi. Bunun çok aktif çalışılması gereken bir konu olduğuna dikkat çeken Babacan şunları söyledi:
“Kimse şunun farkında değil. Biz Gümrük Birliği’ndeyiz. AB-ABD serbest ticaret anlaşması yaptığı zaman biz ABD mallarına kapılarımıza açacağız, hiçbir gümrük vergisi uygulayamayacağız. Ama ABD’ye olan ihracatımızda gümrük vergileri devam edecek. Şimdiden hazırlık yapmamız, Kongre üzerinde çalışma yapmamız lazım. AB’nin tüm üyeleri ile gündeme getireceğiz. Güney Kore ile serbest ticaret anlaşması yaptık. Başbakan Erdoğan bunu bir Güney Kore ziyaretinde baş başa görüşmede halletti. Başbakan bastırdı oldu. Yoksa bakanlıklar arasında ne mektuplar geldi gitti. AB ile konuşun diyorlardı. Burada AB sıkı durmalı. Bizi Gümrük Birliği’ne soktunuz, üye de yapmadınız aradan 18 yıl geçti. Madem böyle bir şey yapıyorsunuz bizde oturalım masada. AB imzayı atıyor sonra biz diğer ülkelerle boğuşmak zorunda kalıyoruz. Halbuki AB sıkı dursa, yönlendirme yapsa çok daha kolay çözülecek. AB biz yokmuşuz gibi davranıyor. Atıyor imzayı attığı imza bizi bağlıyor karşı tarafı bağlamıyor. Kongreye geldiğinde rüzgarın Türkiye’den yana estiği bir dönem yakalamamız lazım.”

Haberin Devamı

IMF’ye 5 dakikada  5 milyar dolar!

TÜRKİYE’nin hem IMF’ye borcunu sıfırlamak üzere olduğunu hem de IMF kaynaklarına destek veren ülkeler arasına girdiğini kaydeden Babacan, bu kararın Meksika’daki G-20 zirvesi sırasında karar verildiğini söyledi. Babacan, kararın nasıl alındığına ilişkin şu anektodu paylaştı: “Artık Türkiye’nin ekonomik tablosu iyi görünüyor, sizi IMF’ye kaynak sağlayacak ülke olarak görüyoruz diye talep gelmişti. O zaman 5 milyar dolarlık bir sözümüz olmuştu. IMF’nin o zaman 400 milyar dolarlık kaynağı vardı. Dünyada işler kötü giderse 500 daha gerekebilir diye hesap yapıyorlardı. Bizimki o 500’ün içindeydi. Şu anda ihtiyaç olmadı. Yönetim kararı almadan da biz kararı almadık. İki gün önce söylediler. Başbakan Erdoğan ile oturduk destek verelim mi vermeyelim mi ne kadar verelim diye. Kararı Başbakan ile 5 dakikada verdik.”

Haberin Devamı

20 ülkeye Türk modeli

EKONOMİK program ve reformlarda Dünya Bankasından da övgü aldıklarını belirten Ali Babacan, “Dünya Bankası ile 20 ülkede farklı projelerde çalışıyoruz. Şu ülkeler sizin şu reformlarınızdan yararlanır diye ülke gösterirseniz biz bunu yaparız demiştim. Bir baktık 20 ülke olmuş. Tunus, Mısır, Libya ve Sudan’da çok iyi noktadayız. Sudan’da ortak bir şirket kurup, kendi tarım politikamızın bir uzantısı olarak tarım projesi yapacağız. Para bizden, toprak su onlardan... Türk özel sektörü yapacak, Ziraat Bankası üzerinden finanse edeceğiz. Dışarıdaki üretim alanlarından ürüne ortak olduğumuz için cari açığa da etkisi olacak. Arz açığı olan, fazla üretemediğimiz ürünler olacak” diye konuştu.

Haberin Devamı

Kur savaşının galibi olmaz

KÜRESEL piyasalarda son dönemde sıklıkla tartışılan kur savaşları konusuna değinen Babacan, bazı ülkelerde bazı politikacıların münferit söylemleri olduğunu ancak, resmi para politikalarında böyle bir durumun olmadığını dile getirdi. Hiçbir merkez bankasının “kuru şu seviyede tutacağım” diyemeceğini söyleyen Babacan, “Kısa vadede diyebilir iki ay üç ay... Orta ve uzun vadede piyasa baskısı er ya da geç o kuru olması gereken yere doğru götürüyor” dedi.

Tedbir almasaydı Yunanistan olurduk

YUNANİSTAN’da yapısal olarak iç talebin GSYİH’nın üzerinde olduğunu yani üretmeden tükettiğini ifade eden Babacan, “Dört yıldır arka arkaya küçüldü, 2013’te de küçülecek. Fakat, iç talep hala üretimin üzerinde. Yunanistan’da dengeyi bulabilmekleri için iç talebin daha da azalması gerekiyor. Yani refahın daha düşmesi gerekiyor. Hala hak etmedikleri bir refah içindeler. Çünkü yıllarca üretmeden tüketmişler. Türkiye’de grafik 2004, 2005, 2006 biraz hafif Yunanistan meyilli olmuş ama 2009 krizi bize üretimle tüketimi buluşturtmuş. 2011’de tedbir almasaydık, 2012 ile ilgili programı uygulamasaydık Yunanistan’a benzemeye başlayacaktık” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!