Güncelleme Tarihi:
DÜNYADA mercimek devi olarak tanınan ve son dönemde Türkiye’de akaryakıtta ‘Full’ ile adından söz ettiren Ar Şirketler Grubu’nun iştiraklerinden İsta İnşaat’ın Yönetim Kurulu Üyesi Timuçin Yalı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Tüketici Kanunu taslağında inşaat sektörüne yönelik yaptığı çalışmaların sektöre olumlu yansıyacağını belirttti. Yalı, TOKİ’nin uyguladığı hakediş modelinin Türkiye’deki bankalar üzerinden yönetilip, bir sistemin kurulmasını önerdi.
Bitmiş projede prim
İnşaat sektöründe iyi bir arzın olduğunu ifade eden Timuçin Yalı, şunları söyledi: “Tüketiciler artık maketlerden ev almaktansa, görerek, seçerek ev alıyor. Aynı bölgedeki projeleri karşılaştırıyor ve en iyi koşulları arıyor. Eskiden bir proje çıktı mı herkes ona yöneliyordu. Şimdi aynı yerde 6-7 tane konut projesi olabiliyor. Bu da satışların inşaat ilerlerken yapılmasını sağlıyor. Bu sırada da müteahhit cebinden para harcıyor. Projeye topraktan girmenin bazı avantajları var. Türk tüketicisi binanın inşaatı bittiğinde de primi bitti diye düşünüyor. Tüketicimizin bu yeni arz konusunda refleksleri tam oturmuş değil. Bina bitse bile, çevresi de gelişecek ve yine prim yapacak.”
Bankalara TOKİ modeli
Yeni düzenlemelerin sektörü olumlu etkileyeceğini dile getiren Yalı, şöyle konuştu: “İnşaat başlarken ruhsat aşaması önemli bir aşama. Ruhsat aşamasında projeyle ilgili her şeyi belirliyorsunuz. Maketten satışta bir arsa gösterip, orada bir dünya yaratıp, satılması doğru değil. TOKİ’nin sistemini çok beğeniyorum. TOKİ hasılatı kendi topluyor, müteahhhit projeyi yapıyor. Müteahhit projeyi inşa ettikçe havuzdan parayı veriyor. Bu çok güzel bir sistem ve tüm sisteme uygulanabilse keşke. Yalnızca devlet kurumu olması gerekmiyor. Bankalar da projeyle ilgili bedeli toplayabilir. Bağımsız bir kurum da projeyi denetleyerek, ne kadarının tamamlandığını belirler. Tamamlanma süresine göre, bankalar da parayı salar. Hem satın alan kişiler korunmuş olur, hem müteahhit korunmuş olur.”
Finansal denetim olmalı
Projenin en başında tahsil edilen paranın müteahhiti de şımarttığını savunan Yalı, “Müteahhit bir anda kendini zengin zannediyor. Daireleri sattıkça, yükümlülüklerini tamamlıyor. Bir konjonktürel dengesizlikte de bütün sistem domino gibi çöküyor. Bunu önlemek için hakediş modelinin Türkiye’deki bankalar üzerinden yönetillip, ona göre bir sistem kurulması çok ilginç olur. Bankalar da bu sorumluluğu zevkle alır çünkü ellerinde mevduat tutarlar. Buna itiraz eden oluras da sektörde ak ve kara ortaya çıkmış olur” diye konuştu.
Belediyeler arsa geliştirsin
TİMUÇİN Yalı, inşaat firmalarının arsa stokuyla iş yapmalarının gerektiğini belirterek, şunları anlattı: “Bir arsa alıp inşaata başlama süresi 1 ile 4 yıl arasında değişiyor. Müteahhitler de bunu bildiği için arsa stokuyla çalışmak zorundalar. Yalnızca bir arsa alayım proje çalışayım derse 1 ile 4 yıl arasında hiçbir şey yapamaz. Süreçler belediyelerde yavaş ve emin ilerlediği için arsa stokuna ihtiyaç var. Şöyle bir düzenleme olabilir, belediye kendi sınırları içinde ilgili projeleri çıkartsın. Mimarileri çizilsin, ruhsatları hazırlansın. Anahtar teslim ruhsatları müteahhitlere versin ve arsayı geliştirsin. O zaman müteahhitler de arsa stokuna girmez. Müteahhitin tek görevi binayı pazarlamak, satmak ve satış sonrası hizmetleri vermek olur. Büyük bir finansman da girmez. O zaman Türkiye dünyanın
en ileri inşaat know-how’ına
kavuşmuş olur.”
Ataköy’e moda deviyle 200 milyon dolarlık proje
BU yıl içinde Ataköy’deki 25 dönümlük arazilerinde karma bir projeye başlayacaklarını söyleyen Timuçin Yalı, “Alışveriş merkezi, otel, ofis ve rezidanstan oluşacak bir proje hazırlıyoruz. Havaalanına geldiğinizde İstanbul’un giriş noktasında güzel bir arazi. E-5 kenarında, metro ve metrobüsün arasında kalıyor. Hem deniz hem de havalimanını görüyor. Arsayı alalı 2 yıl oldu ancak izinlerini tamamlamadan inşaata başlamadık. 200 milyon dolar yatırım yapacağız ve büyük bir moda devi ile projeyi hazırlayacağız. Moda devinin kriterlerine uygun bir proje hazırlayacağız.”