Bankalar krizde dimdik ayakta durdu, 10 bin personele kapıyı açtı

Güncelleme Tarihi:

Bankalar krizde dimdik ayakta durdu, 10 bin personele kapıyı açtı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2009 00:00

2001’de ülkeye büyük faturalar çıkaran bankacılık, küresel krizin yaşandığı 2009’da ekonominin can simidi oldu. Dünyanın dev bankaları batarken göz dolduran sektör, büyümesini devam ettirdi. 2009’daki yüksek kârları 2010’da beklemeyen sektör, daha yoğun bir rekabet, kredi musluklarını açma ve ertelenen yatırımları ‘kısmen’ gündemine alma planları yapıyor.

TÜRKİYE’ye faturası oldukça yüksek olan 2001 krizinin, 2009’da büyük bir şansa dönüşeceğini o günlerde kimse bilemezdi. Küresel kriz yaşanmasa, aradan geçen 8 yılda bankacılık sektöründe neleri değiştirdiğine belki de bu kadar net anlaşılmayacaktı. ‘Batmak için çok büyük’ denilen dev bankalar iflas bayrağını çekerken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘kriz teğet geçecek’ demesinin arkasında belki de bankalara duyduğu güven vardı. Erdoğan, zaman zaman reel sektörü yeterince desteklemedikleri için bankalara çıkışsa da, bu kriz döneminde Türkiye’nin elini rahatlatan en önemli kart bankacılık sektörü oldu.

Kârlar göz kamaştırdı

Son verilere bakınca sektörde, organik büyümedeki yavaşlığa karşın aktif büyümenin devam ettiği, kârların göz kamaştırdığı, yılın ortasına kadar tıkanan kredi sonradan akmasa da damladığı, sermaye yeterlilik oranının tavan yaptığı bir yıldan söz etmek mümkün. Resmin bütününe bakıldığında, gayet iyi olarak görünen 2009 ‘bankalar kriz yılında sağlam durdu’ cümlesiyle özetlenebilir. Elbette bu sağlam duruşun arkasında 2001 krizinden alınan dersler, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) elinin sürekli sektörün üzerinde olması çok önemli etkenler oldu.

Takip oranı arttı

Bu sektörde ille de krizin etkilerini aramak istersek, bir önceki yıl yüzde 26 büyüyen aktiflerin bu yıl yüzde 10’larda kaldığını, 2008’de yüzde 30’a yakın artan kredilerin ekim-ekim döneminde sadece yüzde 1 arttığını, buna karşılık takibe dönüşüm oranının yüzde 3’lerden yüzde 5’lere çıktığını, bu oranın KOBİ’lerde yüzde 7’yi aştığını, yüksek kârların da sadece bu yıla özgü olduğunu söylemek mümkün. Krizde çift dip beklentilerinin zayıfladığı, toparlanmadan söz edildiği bu dönemde bankacılık sektörünün 2010 performansının nasıl olacağı sorusu, 2009’un nasıl geçtiğinden çok daha fazla önem taşıyor.

Para muslukları açılacak

2010’un nasıl geçeceği sorusuna, kesin olarak verilen bir yanıt var ki, o da 2009’daki kârlılık oranının 2010’da yakalanmasının zor olacağı. 2010’da kârlılıktan daha çok verimliliğe odaklanması beklenen bankaların, ekonomideki toparlanmaya paralel para musluklarını da açması bekleniyor. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, 2010’da sektörde kredi büyümesinin 2009’a göre daha güçlü olmasını ve yüzde 10-15 arasında gerçekleşmesini beklediklerini belirtiyor. Bankacılar ise 2010 projeksiyonlarında yüzde 15-20 büyümeden söz ediyor ki, bu da kriz dönemini ‘mevcudu koruyarak’ geçiren bankaların iştahını gösteriyor.

10 bin yeni personel

Bankacılık sektöründe fiziksel büyüme konusundaki ağır adımların 2010’da da hızlanmayacağını söylemek mümkün. Eylül 2009 itibariyle banka şube sayısı 9 bin 426, çalışan sayısı ise 182 bin 226 kişi. Son dönemde şube sayısında bir artış gözlenmese de, çalışan sayısı aynı hızda artmıyor. 2010’da ise sektöre 10 binin üzerinde personel alımından söz ediliyor.

Konut kredileri 3 ayda yüzde 13 arttı

TÜKETİCİ kredileri içinde 43 milyar TL ile ilk sırayı alan konut kredileri, faiz indirimlerinin başladığı ağustosun son haftasından bu yana 2.3 milyar TL arttı. Faizin ilk kez 10 yıl vadede olsa yüzde 1’in altına inmesi, mortgage’daki talebi yeniden canlandırdı. Küresel krizin etkisiyle yılın ilk 9 ayında yüzde 3 olarak gerçekleşen kredilerdeki artış, faizdeki düşüş ile birlikte son üç ayda yüzde 13’e ulaştı. Konut kredi portföyünü önümüzdeki yıl yüzde 20 büyümesi bekleniyor.

2010’DA NELER BEKLENİYOR

Koşullar gevşeyecek, kredi talebi artacak

GARANTİ Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Türk bankacılık sisteminin büyüme hızında 2009 yılında önceki yıllara göre bir düşüş olduğuna (kredi hacmine bağlı olarak) dikkat çekerken, 2010 yılı öngörülerini şöyle aktardı: “Kredi büyümesinin, ekonomik toparlanmayı gecikmeli olarak takip etmesini öngörüyoruz. Bankaların 2009 yılında ‘kredibil müşteri-daha az kredibil müşteri’ ayrıştırması yaparak sıkılaştırdığı kredi koşullarının, 2010’da gevşeyeceğini düşünüyoruz. Ekonomik büyümenin ivme kazanmasıyla birlikte, kredi taleplerinde canlanma bekliyoruz. Türk bankalarının karşı karşıya olduğu en önemli risk, kredi riski olmaya devam edecek. Ancak, kredi riskinin yönünü ‘azalan’ olarak değerlendiriyoruz. Batık kredi oranında dibi gördüğümüzü, 2010’da temerrüt oranının artış hızının yavaşlayacağını düşünüyoruz. Kamu kredi talebinin 2010’da da devam edeceği görülüyor. 2010’da kredilerde rekabetin sertleşebileceğini ve fiyatlama stratejisi olmayan bankaların irrasyonel fiyatlar yoluyla rekabet etmeyi seçebileceğini düşünüyoruz. Riskin düşük fiyatlanması, krize yol açan en önemli etmenlerden biri. Bu yanlışın tekrarlanmamasını umuyoruz. Makroekonomik risk de önümüzdeki dönem önemini korumaya devam edecektir. Özellikle, yabancı devletlerin default riski, finansal sistemlerin kırılganlığı üzerinde tehdit oluşturuyor. Kârlılığın 2010’da da güçlü bir performans sergilemesini bekliyoruz. Güçlü sermaye yapımız kârlılık yaratmaya devam edecek.”

Faizlerdeki gidişat ve bütçe disiplini belirleyici olacak

FORTIS Bank Türkiye CEO’su Yvan De Cock, küresel ekonomide resesyondan çıkışın başladığını, ekonomik aktivitede gözlenen toparlanmanın kademeli ve yavaş da olsa devam edeceğini belirtirken, 2010’a ilişkin şu öngörülerini paylaştı: “Bu görünüm, dış talep üzerinden olumlu yansıdığı ölçüde Türkiye ekonomisinin toparlanmasına da yardımcı olabilir. Bundan sonraki, yani faizlerin yükselmeye başlayacağı dönemde ortam, bankalar açısından daha zorlayıcı olacak. Ancak faizlerin yükselmesi, ekonomide de işlerin düzeldiğine işaret edecektir. Bu yüzden de bankaların hacimlerini artırmaları ve azalan marjları böylece bir noktaya kadar telafi etmesi beklenebilir. Ekonomik ortamın iyileşmesi, geri ödenmeyen kredilerin azalmasına yol açarak, düşen marjlar için ek bir telafi imkanı sağlayacaktır. Bununla birlikte Türk bankalarının 2009’daki yüksek kâr düzeyini koruması zor olacaktır. Bu yüzden faizlerdeki gidişatta, ekonomi yönetiminin bütçe disiplini ve ekonomik reformlar konusundaki başarısı önemli belirleyici olacak. Bir taraftan Hazine’nin borçlanma ihtiyacını azaltacak gelişmeler, diğer taraftan uzun vadeye yönelik tüketici ve yatırımcı güveninin güçlenmesi kredilerde kayda değer bir artış eğilimi oluşması için ön koşul gibi görünüyor. Ancak yurtdışında ve yurtiçinde işler normale döndükten sonra, geçmiş yıllarda olduğu gibi, yüksek oranlı kredi büyüme oranları görmek şaşırtıcı olmayacak.”

BES bilinci arttı hedefler büyüdü

BEKLENEN kurumsal katılımlar olmasa da Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), 2009’da büyümesini sürdürdü. BES, 18 Aralık 2009 tarihli bireysel emeklilik sistemi verilerine göre, katılımcıların toplam fon tutarı 8 milyar 950 milyon TL’ye çıkardı. Kriz dönemlerinde insanların hayat sigortası, bireysel emeklilik ürünlerinin bilince daha fazla vardıkları dile getirilirken, OECD ülkeleri arasında Türkiye’nin son dönemde kazanç sağlayan az sayıdaki ülkelerden biri. Sektörün uzun vadeli hedefleri bile şimdiden hazır. EGM Başkanı Müdürü Mete Uğurlu, 2020’de 5.5 milyon katılımcıve 115 milyar TL fondan söz ediyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!