Bankacılığın yapılanmasında BDDK’nın rolü

Güncelleme Tarihi:

Bankacılığın yapılanmasında BDDK’nın rolü
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2004 00:00

BANKACILIK sektörünün yeniden yapılandırılması uzun bir süreçtir. Eski alışkanlıklar bırakılacaktır. Yeni uygulamalar konusundaki alışkanlıklar zamanla kazanılacaktır.Sektörün yapılandırılması yalnızca sermaye yeterliliği ya da risk odaklı denetim değildir. Reel sektör yeniden yapılandırılmadan bankacılık sektörü yeniden yapılandırılamaz. Bu konuda Bankacılık Üst Kurulu (BDDK) aktif bir rol almaktan açıkça kaçınmaktadır. Yanlış yapılmaktadır.KREDİLENDİRMEBanka battığında, banka yöneticileri tüm sülalesiyle beraber zarardan sorumlu tutulmaktadır. Ama, kredi battığında, şirketler İcra İflas Yasası hükümleri çerçevesinde işlerini görebilmektedirler. Yetmediğinde, devlet İstanbul Yaklaşımı diye ne olduğu tartışmalı mekanizmalarla şirketleri ek korumaya alabilmektedir.Şirket kredilerini ödeyemediğinde, şirket sahiplerine hiçbir şey olmamaktadır. Onlar eski hayatlarına devam etmektedirler. Göreli olarak öyle hale gelmiştir ki, kredi batırmak suçtur, ama krediyi geri ödememek suç değildir. Tetiği çeken serbesttir, yaralanan suçlu sandalyesine oturtulmaktadır.Suç sayılan uygulamalar dışarıda bırakılırsa, bir banka yatırımları battığında batar. Verilen krediler bankaların en önemli yatırımlarındandır. Dolayısıyla, kredi alanlar yeniden yapılandırılmadığında, bankaların risk yapısı değişmeyecektir.Rekabet şartları bankaları doğal olarak giderek riskli kredilere itmektedir. Rekabet şartlarında bankaların müşterilerini yeniden yapılandırmaları mümkün değildir. Bir banka bu işe kalkışsa, diğerleri eski uygulamaları devam ettirebilmektedir.Rekabetin çözemediğini, hatta rekabetin çözümü engellediği durumlarda, sektörün gözetleyicisi ve denetleyicisi durumundaki BDDK devreye girip çözmek durumundadır. Bankalardan kredi almaya uygunluk standardı geliştirilmelidir. Belli kriterlere uymayan bilançolara verilen krediler için ayrılacak genel karşılık tutarı farklılaştırılarak bankaların bu çeşit şirketlere kredi vermeleri, engellenemese dahi, caydırıcı hale getirilmelidir. Sonuçta, her banka sermayesine paralel ve sermayesiyle uyumlu risk alır.Ödenmiş sermayesi bir milyar lira olup trilyonlarca lira ciro yapan bir şirket açıktan satışları çok diye ya da sermayedarı gayrimenkul zengini diye kredi almaya değer bir şirket olmamalıdır. Çünkü, kredi battığında, bu özelliklerin hiçbiri görünürde olmamaktadır. ZOR KONUBankacılık sektöründeki rekabet bunu engelleyemez. Ama, BDDK, bu çeşit bir ilişkiyi daha kredi batmadan bankalar açısından çok pahalı bir hale getirebilir. BDDK’nın işi yasaklamadan çok caydırıcılık olmalıdır.BDDK bu işlevi görmekte şimdilik sessiz kalmaktadır. Tüm sorumluluğu sektörün üzerine yığmaktadır. Konu, elbette çok hassastır. Reel sektörün keyfini kaçıracak uygulamaların üretim ve istihdam sonuçları vardır. BDDK’nın takınacağı tavrın siyasetçilerin beğenmeyeceği sonuçları olacaktır.Bütün bunlara rağmen, reel sektörde, şirketler bazında yeniden yapılanma sürecini başlatıp tamamlamak zorundayız. Aksi taktirde, yalnızca tasarrufları riske atmakla kalmayız, bankaları kayıt dışında kalmak isteyen şirketlere kolaylık sağlayan kurumlar olarak ekonomide önemli bir işlev görmelerine olanak sağlamış oluruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!