Güncelleme Tarihi:
BANKA ile vatandaş arasındaki kredi, kredi kartı, banka masrafları sık sık haber olur. Son yıllarda bu konuda önemli kısıtlamalar getirildi, bazı keyfi
İADE BİLE EDİYOR
Hayat sigortaları bankalar için çok ciddi bir teminat. Vatandaş için de öyle...Diyelim ki bir bankadan ihtiyacınız için kredi aldınız ve (geçinden versin) vefat ettiniz. Hayat poliçesi sayesinde sizden sonra kalanlar krediniz için her hangi bir ödeme yapmak zorunda kalmıyor. Banka, sigorta şirketinden kredinin tamamını tahsil ediyor. Bununla da kalmıyor, eğer kredinin tamamı kapsam dahilindeyse, o güne kadar ödenen taksitleri de mirasçılara iade ediyor. Hem bankalar hem de mirasçılar için çok önemli bir teminat hayat sigortası. O yüzden Türkiye’de hayat sigortasının ve sigortacılığının gelişmesi, desteklenmesi lazım. Ancak...Türkiye’de banka-kredi-müşteri üçgeninde hayat sigortası işi pek de yasal düzenlemelere uygun şekilde işlemiyor. Bankaların önemli bir bölümü, kredilerde önce hayat sigortasını; ek olarak da konut, kasko, zorunlu deprem, trafik ve işyeri sigortalarını otomatik olarak yapıp, poliçeleri imzalatıyor. Yani, sigortaları da kendileri yapıyorlar
BİLGİMİZ YOK
Yasal düzenlemelerde açıkça yazmasına, kredi sözleşmelerinde açıkça “hayat sigortası yaptırmanın tercih” olduğu belirtilmesine rağmen vatandaşın bu konuda hiçbir bilgisi yok.Bankalar genelde bireysel ihtiyaç kredilerinde belirli limitlere kadar ipotek gibi her hangi bir teminat istemiyor. Ancak bazı bankalar müşterinin hayat sigortası yaptırması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunu kabul etmeyen olursa da kredi veremeyeceklerini belirtiyorlar. Konut kredisi için evinizi zaten ipotek ettiriyorsunuz. Bunun yanında bankaların önemli bir bölümü bir de aldığınız kredi tutarı kadar hayat sigortası poliçesi imzalatıyor. Bazı bankalar ise hayat sigortalı kredisine ayrı hayat sigortasız krediye ayrı faiz oranı veriyor. Eğer konut kredisine bağlı bir hayat sigortanız varsa ve vefat ederseniz banka parasını sigorta şirketinden tahsil ediyor. Mirasçılarınız da krediden arınmış bir şekilde evin sahibi oluyor. Tam da bu noktada bir kez daha belirtmek isterim. Zorunlu olmamasına rağmen kredi alışverişinde ve diğer alanlarda hayat sigortası sisteminin teşvik edilmesi gerekiyor. Hayat sigortası bilincinin ve hayat sigortalı sayısının artmasıyla birlikte sigorta şirketlerine ödeyeceğimiz ‘prim’ adı verilen bedeller de azalacaktır.
SÖZLEŞMEYLE İMZALATILIYOR
Ama bu konunun vatandaş nezdinde daha da şeffaflaştırılması gerekiyor. Çoğu banka krediyi verirken hayat sigortası poliçesini de diğer evraklarla birlikte imzalatıyor. Hayat sigortasının bir zorunluk olmadığı, önemi, herhangi bir şirketten yaptırılabileceği çoğunlukla vatandaşa anlatılmıyor. Bankadan kredi kullanırken hayat sigortası yapıldığında sigortanın maliyetinin daha pahalı olduğu iddiaları var. Belki de vatandaş bankadan kredi alsa, bir sigorta şirketine de gidip poliçeyi yaptırsa ve o poliçeyi bankaya ibraz etse daha az prim ödeme imkanı olacak.
Dedim ya, yeteri kadar bilgilendirme ve şeffaflık olmayınca iddiaların arkası da kesilmiyor. Bakın bir rakam vereyim. 2016 yılında ocak-kasım ayları arasında 20 milyona yakın kişiye bankadan kredi kullanırken hayat sigortası yapılmış. Bunun karşılığında sigorta şirketleri tam 4 milyar TL’lik prim toplamış. Hayat sigortasının primleri; bankadan bankaya, kişinin yaşına, kredi vadesine göre çok değişiyor. Örneğin 150 bin liralık 36 aylık bir kredi için 35 yaşındaki biri hayat sigortasına yıllık 750 lira prim öderken, yaş 60’a çıkarsa prim 4 bin 350 liraya fırlıyor. Demem o ki vatandaş banka kredisi için hayat sigortası şirketlerine yılda 4-5 milyar lira para ödüyorsa, daha fazla bilgiyi de rekabete açık bir sistemi de hak ediyor. Hayat sigortası olsun ama şeffaflık da olsun.