Güncelleme Tarihi:
Süleyman Taşbaş, Ankara Bölge İdare Mahkemesi, İdare ve Vergi Mahkemeleri binası önünde 29 Mayıs 2015 tarihinde BDDK tarafından 6318 kararla Bank Asya’nın yönetim hakkı TMSF’ye tekrar devredildiğini hatırlattı. Taşbaş, Ankara Bölge İdare Mahkemesi, İdare ve Vergi Mahkemeleri’ne bu süreçle alakalı bugün hissedarlar adına BDDK’nın almış olduğu kararın iptaline ilişkin yürütmeyi durdurma talepli dava açtıklarını ifade etti.
BDDK’nın almış olduğu kararın gerekçesine bakıldığında orada mali yapı, ortakların şeffaf olmadığı ve bankacılık faaliyetleri hususunda sıkıntı olduğunun açıklandığını kaydeden Taşbaş, "Bunların hiçbirisi maddi gerçeği yansıtmadığı gibi, hukuka aykırıdır. Şuana kadar BDDK’ya defatle talepte bulunduk. Daha önce 3 Şubat’ta el koyma gerekçesi vardı. 3 Şubat’tan bugüne kadar geçen süreçte belgelerin yüzde 91’i teslim edildi. Diğer kalanlar ise kamuoyuna teslim etmeyeceklerini deklare etmişlerdi. Yüzde 97 gibi bir oran yapıyor. 3 Şubat’ın gerekçesi ortadan kalktığı halde bankanın tarafımıza teslim etmemize rağmen ayrı bir kararla işgal sürdürülmeye çalışıldı. Bu işgalin sona erdirilmeye çalışılması lazım. Çünkü bankanın ortaklarının kimler olduğu, ne tür faaliyetlerde bulunduğu ortada bütün kamu kurumlarından temin edilebileceği gibi BDDK’nın kendi bünyesinde bulunmakta.” diye konuştu.
Ortakların şeffaf olmadığı, ortaklık yapısının düzgün olmadığına ilişkin BDDK’nın hiçbir somut gerekçesinin olmadığını dile getiren Taşbaş, “Yönetim kurulu ile alakalı, yönetim kurulundaki insanlar bankacılık faaliyetinde bulunan bankacılık alanında uzman kişilerden oluşmakta. Bankanın şeffaflığı ile alakalı, mali yapısının düzgünlüğü bizzat TMSF Başkanı Şakir Ercan Gül tarafından ifade edildi. Kendisi bankanın sermayesinin artıda olduğunu, bankacılık faaliyetlerine devam edebileceğini, bankanın hayatta olduğunu kendisi ifade etti.” şeklinde konuştu.
"BANKANIN GERÇEK SAHİPLERİNE TESLİM EDİLME ZAMANI GELMİŞTİR"
Merkez Bankası eski Başkanı Dursun Yılmaz'ın Bank Asya ile ilgili kararın siyasi olduğunu ifade ettiğini aktaran Taşbaş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bankanın mali yapısı ile alakalı bizzat TMSF tarafından atanmış yönetim kurulu da bu banka yönetimine vaziyet etmeye başladıktan sonra kar açıkladı. Hal böyleyken bankanın faaliyetlerinde sıkıntı olduğu hususunun da bir dayanağı kalmamış oluyor. Risk oluşturma faktörü bankacılık faaliyetlerinde risk oluşturma faktörünü banka yönetimi oluşturmamıştır. Bir buçuk yıldır bankaya yönelik siyasi linç kampanyası devam etmektedir. Bununla alakalı bine yakın yalan haber çıkmıştır. Bunlarla alakalı tekzip başvuruları yapıldı. Bir sürü linç kampanyalarına rağmen bir buçuk yıldır ayakta durabiliyorsa bu manada da bankacılık faaliyetlerinde problem olmadığı şekilde görülebilir. Belirtilen dört hususunda içi boştur, temel dayanağı yoktur. Bunun iptali ile alakalı bugün BDDK aleyhine işlemin iptalini ayrıca yürütmeyi talep ettik. Umarım ki hukuk tecelli eder, yargı adaletin terazisini düzgün tutar, hak sahiplerine teslim eder. Bankamızda yaklaşık bir buçuk yıldır olağanüstü bir dönem yaşatılıyor. Son 4-5 aydır da banka tabiri caizse emaneten götürülüyor. Bu emanetin gerçek sahiplerine teslim edilme zamanı gelmiştir. Bununda en kısa zamanda tecelli etmesi de en büyük temennimizdir. Yargıya olan güvenimizi devam ettiriyoruz. Yargının adil, objektif şekilde karar vererek bankayı sahiplerine teslim edeceğine inancımız tamdır.”
Bank Asya Avukatı, "Ali Babacan’ın ABD’de bir açıklaması oldu, siyasi bir müdahaleydi yönünde bir itiraf gibi. Türkiye’de farklı, ABD’de farklı konuştu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Seçimler bitti farklı bir tablo çıktı Türkiye’de bu konjonktürde özellikle hukuk insanlarının daha demokrat kararlar verip sizin bu taleplerinizi yerine getirileceğine inanıyor musunuz?’ Sorusuna ise Taşbaş, “Sayın Babacan’ın konuşmasının içeriğinden çok haberdar değilim.” dedi.
Bankaya 29 Mayıs tarihinde el konulmasının akabinde yapılan açıklamalarda bu husus konunun uzmanları tarafından dile getirildiğini hatırlatan Taşbaş, “Merkez Bankası eski başkanı, STK eski başkanı, siyasiler bu konunun zaten siyasi olduğunu ifade etmişlerdi. Sayın Babacan’da bir vicdan muhasebesi yapıp bir söylemde bulunmuşsa hakikati dile getirmiştir. Kararın siyasi olduğu bütün kamuoyunca malumdur.” diye konuştu.
Alınan kararın içeriğine bakıldığında ucu açık bir karar olduğunu belirten Taşbaş, “Kararın 71.b bendi fıkrasına bakıldığında açık bir karardır. Kararın içerisi boştur. Türkiye 7 Haziran’da sonra normalleşme sürecine girdiğini düşünüyoruz. Hukukun üzerindeki baskının kalkacağını ümit ediyoruz. Baskı kalktığında da bu kararın adil bir şekilde tecelli edeceğine, bankanın da faaliyetlerine devam edeceğine inanıyoruz. Çünkü banka kendisine yönelik bu tür kampanyalar başlatılmadan önce kendisine yönelik bu tür denetlemeler ki BDDK bünyesinde faaliyette bulunan gözetmenlerin neredeyse yüzde 70’e yakını Bank Asya’da çalışmaktadır. Bu da olağanüstü durumu ortaya getirmektedir. Bir buçuk yıllık olağanüstü süreçler içerisinde görev alan BDDK murakıpları hiçbir somut veri bulamamışlardır, bankacılık faaliyetlerine neden olabilecek.” ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE 40-50 MİLYAR DOLAR TAZMİNATLA KARŞI KARŞIYA KALABİLİR"
BDDK murakıplarının banka hissedarlarının olumsuzluk oluşturabilecek veya yönetim kurulunun almış olduğu kararlarda hukuka aykırı bir durum bulamadıklarının altını çizen Taşbaş, “Bu tamamen siyasi sayıklarla alınmıştır bir karardır. İnanıyoruz ki Türkiye normalleşmeye döner bu süreçten sonra ve hukuk tecelli eder. Hakimler hukukun gerçeklerini objektif şekilde yerine getirirler. Bu ülkede ekonomik risk sıkıntısında kurtulur. Çünkü ülkeye yaptırımı çok ağır olacaktır. Eğer iç hukuk yolları ile bu mesele arzulandığı şekilde sonuçlanmazsa AİHM kararlarına bakıldığında bir Kentpark hadisesi vardır, Bank Asya’nın 10 da bir büyüklüğünde ve Türkiye AİHM’den 4 milyar bir milyon dolar gibi tazminata mahkum edilmiştir. Bank Asya bunun 10 katı büyüklüğünde olduğu farz edilirse 40-50 milyar dolarlık bir tazminatla Türkiye karşı karşıya kalabilir. Bizim arzumuz bu meselenin iç hukuk yollarında çözülmesidir. Yargıya olan güvenimizi devam ettiriyoruz. Yargı üzerine düşen objektif şekilde yerine getirecektir. Ülke ekonomik olarak nefes alacaktır.” açıklamasında bulundu.