Güncelleme Tarihi:
BİRLEŞMİŞ Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-moon, “4. BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı”nın 10 yılın en önemli toplantılarından biri olduğunu belirterek, “Konferans, en az gelişmiş ülkelerin karşılaştıkları sorunların üstesinden gelmeleri için yardımcı olacak. İnsanlık adına konferansa başarılar diliyorum” dedi. Ban Ki-moon, İstanbul’da başlayan Konferansın Parlamenter Forumu’nda yaptığı konuşmada, ‘En az Gelişmiş Ülkeler’ için önümüzdeki 10 yılda yapılması gerekenlerin ele alınacağını, kapsamlı ve sürdürülebilen bir ekonomik kalkınma için çalışmalar yapılacağını ifade etti. Ban Ki-moon, kilit konularda, verimli kapasitenin oluşturulması, desteklerin verilmesi, yatırımların yapılması, teknoloji transferi, iklim değişikliğine adaptasyon ve zararların azıltılması gibi konuların dünya parlamenterlerinin elinde olduğunu söyledi.
Küresel ekonomi için önemli
Yeni partnerliklerin özel sektör vasıtasıyla teşviki ve en az gelişmiş ülkelerde yatırım yapmanın küresel ekonomik toparlanma açısından katkılarda bulunacağını ifade eden Ban, yatırımları yaparken eski derslere bakarak tartışmaları gerektiğini söyledi. Ban Ki-moon, “Demokratik yönetişim ve hesap verebilirliğin tam yerleşmesi, kadınların güçlendirilmesi, sivil toplum kuruluşlarının bu kalkınmada tam rol üstlenmesi önemli. Burada pek çok deneyim paylaşacağız, kapasite oluşturmaya çalışacağız, ticareti, yardımı oluşturmaya çalışacağız. Bu konferans, 10 yılın en önemli toplantılarından biri. En az gelişmiş ülkelerin karşılaştıkları sorunların üstesinden gelmeleri için yardımcı olacaktır” dedi.
48 ülkeden 2000 temsilci
Dünyanın her yerinden 2 binden fazla Sivil Toplum Kuruluşunun (STK) İstanbul’da bu toplantıda temsil edildiğini belirten Ban Ki-moon, çeşitli alanlarda çalışan bu STK’ların hepsinin en az gelişmiş ülkelerden geldiğini söyledi. Konferansın bu ülkelerin karşı karşıya olduğu zorluklar ve heyecanlarını dile getiren ilk büyük platform olduğunu kaydeden Ban Ki-moon, STK temsilcilerinin 48 en az gelişmiş ülkedeki insanların dileklerini, arzularını, zorluklarını dile getirdiklerine işaret ettii. Dakanı Ahmet Davutoğlu da “STK’ların katkısı olmadan kalkınma hedeflerine ulaşmayı düşünmek gerçekçi değildir” dedi.
Şahin: Brüksel Eylem Planı başarılı olamadı
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, 10 yıl önce Brüksel’de yapılan En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı’nda kabul edilen Brüksel Eylem Planı’nın arzulanan başarıya ulaşılamadığını kaydetti. Şahin, “900 milyona yaklaşan nüfuslarıyla en az gelişmiş ülkelerin, dünya nüfusunun yüzde 13’ünü oluşturmalarına karşın, ekonomik olarak dünya GSMH’nın sadece yüzde 1’ini üretiyor olmaları, bunun en önemli göstergelerinden birini oluşturmaktadır” diye konuştu.
Nepal Başbakanı Khanal: Sadece 3 ülke ‘en az gelişmiş’likten çıkabildi
NEPAL Başbakanı Jhala Nath Khanal, şimdiye dek sadece 3 ülkenin en az gelişmiş ülke statüsünden çıkabildiğine işaret ederek, bunun uluslararası toplumun gurur duyacağı bir başarı olmadığını söyledi. “En az gelişmiş ülkeleri kategorize etmeye başladığımız zaman sayıları 25 tane idi. 30 yıl sonra 2 misline çıktı, 48 oldu. Sadece 3 ülke şimdiye dek en az gelişmişler statüsünden çıkabildi. Bu tabii ki uluslararası toplumun gurur duyacağı bir başarı değil” diye konuşan Khanal, bu ülkelerin açlık, yetersiz fiziksel ve kurumsal altyapı gibi sorunlarının olduğunu belirtti. Bugün en büyük uçurumun ‘en az gelişmişlerle’ dünyanın geri kalanı arasında olduğuna işaret eden Khanal, bunun ne ahlaki olarak arzu edilen ne de ekonomik olarak sürdürülebilir bir şey olduğunu dile getirdi. Khanal, bu durumun istikrarsızlık ve eşitsizlik getirdiğini ifade etti.
İstanbul Deklarasyonu
Toplantıda, Akademik Konsey’in “İstanbul Deklarasyonu” da dağıtıldı. Herkes için ekonomik adalet ve insan haklarını ilerletmeyi hedefleyen deklarasyonda, “Dünyanın en varlıklı ülkeleri en az gelişmiş ülkelere yapılan somut finansal yardımlar konusunda hevesli olmak yerine, dikkati iç yönetim sorunlarına çekmeyi tercih ediyor” denildi. Ayrıca nüfusu 75 milyonun üzerindeki ülkeler en az gelişmiş ülke sayılmadığı için yüzlerce milyon insanın sorununun göz ardı edildiği, işgal altındakilerin ve mültecilerin BM sınırları ve sorumluluğu dışında tutulduğu vurgulandı.