Balkan Panda

VEDAT Bahar, Panda’nın kurucusu. Bundan 33 yıl önce dondurma markasını kuran Vedat Bahar, Türkiye’de yüzde 100 Türk sermayeli en büyük dondurma şirketinin sahibi. Türkiye’nin ilk endüstriyel dondurma markasının kucusu olan Vedat Bahar bu serüveni ilk kez anlattı.

Siz tekstilciydiniz. Dondurma markası nasıl aklınıza geldi?

- Sanayici bir ailenin çocuğuydum. Hep ticaretle ilgilendik. Büyükbabam, babam ve ben tekstilciyiz. Ailenin 3’üncü kuşak temsilcisiydim. Yıllarca tekstilin her alanında üretimlerimiz oldu. Erkek iç çamaşırından tül perdeye, buruşmayan gömlek kumaşından mayo kumaşına kadar üretiyorduk. İşler yani tekstil işleri hala devam ediyor. Ancak ben o işlerden çıktım. Ardından kendi şirketimi kurdum. Tekstil sektöründen çıkarak iş hayatıma devam ettim.

Dondurma üretimine girmek nasıl aklınıza geldi?

- Her yurtdışı seyahatinde ilgimi çekiyordu. Gıda sektörüne meraklıydım hep ve inceliyordum. Yurtdışında en büyük zevkim marketleri gezmekti, ne var ne yok diye bakmaktı. O yıllarda Avrupa’nın her ülkesinde endüstriyel dondurma işleri gelişiyordu. Türkiye’de paketlenmiş dondurmanın eksikliğini görerek dondurma sektörüne girmeye karar verdim. Atatürk Orman Çiftliği dondurmaları, sinemalardaki dondurma ve İzmir’deki Memo dondurmaları dışında başka da yoktu.

Tam kaç yılında başladınız?

- Yüzde 100 Türk sermayesiyle 1984 senesinde Türkiye’de HAS gıda olarak dondurma üretimine başladık. Ürünün dondurma olması ve insanlara keyif veren bir gıdanın üretimine girecek olmak beni son derece heyecanlandırdı. Çünkü burada insanlara bir keyif ve neşe duygusu sunacaktık. Şu bir gerçek ki dondurmayı ne zaman tüketirsek tüketelim günün her anında insana keyif veren bir üründür. Yaş sınırı yok, herkesi mutlu ediyor dondurma. Yediğinizde kendinizi iyi hissediyorsunuz, kendinizi dondurmayla ödüllendiriyorsunuz.

Panda adını kim koydu?

- Ben koydum. Tüketiciler tarafından kolay telaffuz edilebilecek, iki heceli, sempatik ve her dilde anlamı aynı olan bir kelime seçmeye çalıştım. Markanın kişiliğine ve ruhuna uygun olduğu için Panda ismine karar verdim. Tüketici üzerinde 33 yıldır yarattığı algıdan da çok memnunum.

Sizin başlarda rakibiniz yokmuş o zaman mı zordu yoksa şimdiki ortam mı zor?

- İlk başta bilinmezlik vardı. Endüstriyel dondurma satışı çok düşüktü. Biz ilk çıkışta çok başarılı bir reklam kampanyası yaptık. 1984 yılında tek kanal vardı. Yenilik yapmıştık. Zordu ama kısa zamanda başarılı olmuştuk, daha sonra dünyanın en büyük dondurma şirketi 1990 yılında Türkiye’ye giriş yaptı. Biz kendimizi rekabetin içinde bulduk. Bu iş hayalim olduğu için işe hep sarıldım.

Hayalinize kavuştuğunuzu söyleyebiliyorsunuz o zaman...

- Hayallerim hiçbir zaman bitmez. Hatta bana bir 100 sene daha verseniz hayallerim yine de tükenmez. Bu konuda sınırım hiçbir zaman yoktur. Bu yüzden markaya ilişkin hayallerim için de bir sınır çizemiyorum.

İLK İHRACAT KIBRIS’A

Süt ürünleri ihracatında sıkıntı var. Her yere gönderemiyorsunuz. Nasıl sizin ihracatınız?

- İlk ihracatı 1991 yılında Kıbrıs’a yaptık. Balkanlar ve Kuzey Kıbrıs olmak üzere Türkiye’nin birçok komşu ülkelerine ihracat yapıyoruz. Yurtdışında da markamıza sahip çıkan büyük bir tüketici kitlesi mevcut. AB ülkeleri ve Azerbaycan’a gönderemiyoruz. Balkanlar’da sevilen ve tanınan ilk 3 markadan biriyiz. Balkanlar’da çok tutuluyor markamız. Balkanlar Panda’yı seviyor.

AB ile süt ürünleri ihracatı sorunu çözülse şansı olur mu Panda’nın büyümek için?

- AB’ye ihracat olabileceğini sanmıyorum, orada çok marka var. Kuzey Afrika iyi olabilir dondurma üreticileri için. Azerbaycan’a da durdu ihracat. Oradaki mevcut yasalara göre Türkiye’den dondurma almıyorlar.

Sizi almak ya da ortak olmak için teklifler geliyor mu?

- Teklifler geliyor. İyi bir teklif olursa soğuk bakmıyoruz.

KİŞİ BAŞI TÜKETİM 4 LİTRE

Türkiye’de iklim çok elverişli olmasına rağmen dondurma tüketimi düşük. Bu da sizi zorluyor mu?

Evet, Türkiye’de dondurma tüketimi düşük. Yılda kişi başına 4 litre tüketim var. Bu aslında tahmini bir rakam. En çok dondurmayı Ameika ve Avusturalya tüketiyor. 3’üncü ülke Kanada. Bunun soğukla değil kültürle alakası var. Bizim toplumumuzda kışın yenirse hasta eder anlayışı var.

Diğer ülkelerdeki tüketim nasıl?

Amerika 25 litre, İskandinav ülkeleri 17 litre civarı, AB ülkeleri kişi başına 12 litre dondurma tüketiyor. Türkiye’de gidilecek çok yol var.