Bal üretiminden ilk 500'e

Güncelleme Tarihi:

Bal üretiminden ilk 500e
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2011 15:44

Altıparmak Gıda’nın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Türkiye’de balı bir sektör haline getirmeyi başardıklarını belirterek, “2010 sonuçlarıyla Altıparmak Gıda olarak, İstanbul Sanayi Odası’nın yaptığı Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu içinde yer alacak bir aşamaya geldik. En büyük 500’de yer alan sanayi kuruluşlarının kimler olduğu düşünülünce bir bal üreticisinin Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları ile birlikte yer almasının anlamı daha iyi anlaşılacaktır. Böyle bir performans Türkiye’de bal sektörünü getirdiğimiz noktanın somut bir ifadesi olacak” dedi.

Özen Altıparmak, arıcılığın dünyada yapılan en yaygın tarımsal faaliyetler arasında kabul edildiğini ve tozlanma yoluyla doğrudan tarımsal üretimi de teşvik ettiğini vurgulayarak, “Tarım sektörünün arıcılığa her zaman borcu var. Arılar tozlanma yoluyla tarımsal üretime ciddi bir katkı yapıyor. Arıcılığın korunması ve gelişmesi bu yönüyle de hayati öneme sahip. Günümüzde, dünyada yaklaşık 56 milyon arı kovanı bulunuyor ve yaklaşık 1,3 milyon ton bal üretiliyor. İhracat pazarının büyüklüğü ise yılda 400 bin ton olarak hesaplanıyor. Türkiye dünyada yaklaşık yüzde 95 oranlarında tek üretici olduğu çam balı ile ihracatta büyük bir fırsata sahip. Türkiye artık bal sektöründe dünyada da önemli bir oyuncu olmalı” yorumunda bulundu.

“İKİNCİ 500’DEN, EN BÜYÜK 500’ÜN İÇİNE GİRECEĞİZ”

Altıparmak, balın doğal bir gıda olarak Türkiye’de artık kendi bağımsız kategorisini oluşturması gerektiğine dikkat çekerek, “Altıparmak ile Türkiye’de ilk kez bir bal üreticisi Türkiye’nin ikinci büyük 500 sanayi kuruluşu içine girmişti. Altıparmak 2008’de ikinci 500’de 250. sırada idi. 2009’da ise 71. sıraya yükseldik. 2010’daki 100 milyon TL’lik ciromuzla büyük bir ihtimalle Türkiye’nin ilk 500 en büyük sanayi kuruluşu arasına gireceğiz. Balın sektör olarak konumlanması ve ülke ekonomisi açısından hak ettiği gerçek yeri bulması için bunun büyük bir sembolik anlamı da olacak” diye konuştu. Altıparmak’ın ambalajlı ve etiketli bal sektöründe yüzde 55’lik bir paya sahip olduğu bilgisini veren Özen Altıparmak, “Sağlıklı, kaliteli ve doğal balın daha geniş kitleler tarafından tüketilmesini kolaylaştırmak amacıyla üç ayrı fiyat segmentinde üç değişik markayla pazarda bulunuyoruz. Son dönemde yürüttüğümüz yaygın reklam kampanyasıyla Balparmak markasının bilinirlik düzeyi yüzde 98’e çıktı. Sadık müşteri sayımıza yeni önemli bir grup daha eklendi” dedi.

“BAL ŞEKERLİ GIDALARA ALTERNATİF BİR ÜRÜN”

Bütün dünyada bal kullanımına yöneliş olduğuna dikkat çeken Altıparmak, şöyle devam etti:

“Bizim bir misyonumuz da ticari kaygılardan arınmış bir yaklaşımla balın diğer şekerli gıdalara alternatif olarak öne çıkmasını istiyoruz. Sağlıklı ve doğal ürünlere talep daha da dünya ile birlikte Türkiye’de artış trendinde. Bugün Coca-Cola bile bazı ürünlerinde tatlandırıcı olarak bal kullanmaya başladı. Şeker sonuçta doğal bir ürün değil. Bal ise insanlık tarihinin her noktasında doğal bir ürün olarak yer aldı. Üretim ve tüketim dengesini dikkate alırsak Türkiye’de bal üretimi ile tüketimi ve balın kullanım alanlarının yaygınlaşması aşamalı ve birbirine bağlı bir süreç olarak gidecek.”

Altıparmak, halen 650 gramlık kişi başı tüketim ile Avrupa ortalamasının üçte biri oranında bir tüketim olduğuna dikkat çekerek "Hedefimiz yıllık kişi başı tüketimin 1.5 kiloyu geçmesi" dedi.

“TÜRKİYE’DE ÜRETİM YILDA 100 BİN TONU GEÇEBİLİR"

Türkiye’de mevcut verilerle yılda 50 bin ton bal tüketildiğini, üretimin de 35 bin ton düzeyinde olduğunu ifade eden Altıparmak, bu konuda şu bilgileri verdi:

“Türkiye endemik bitkiler, dolayısıyla polen yönünden dünyada en zengin floraya sahip bir ülke. En doğal, en lezzetli ve en kaliteli ballar Türkiye’de üretiliyor ve bu konuda büyük bir potansiyel de var. Yıllık 50 bin tonluk tüketimi kayıtlı üretimle karşılayamıyoruz. Kaçak ve sahte bal üretimi devreye giriyor. Türkiye’de balın doğal tatlandırıcı olarak devreye daha yaygın kullanılması tüketimin yanı sıra üretimi de teşvik edecek. Balın anti-oksidan etkisi de kanıtlandı. İlk aşamada çay ve sütte şeker yerine bal kullanımı yaygınlaşabilir. Sadece bu alanda yüzde 5’lik bir artış sağlasak bile bal tüketimi ve üretimi 100 bin tonu aşabilir.”

“İHRACAT PAZARLARINDA ETKİNLİĞİMİZİ ARTIRACAĞIZ”

Türkiye’nin bal ihracatının 2009 verileriyle yaklaşık bin ton civarında olduğunu ifade eden Altıparmak, “Bu rakamın 575 tonu süzme baldır. Türkiye dünyanın çam balı alanında yüzde 95’lik payla en büyük üreticisidir. Altıparmak olarak yurt içi üretimin artışına paralel olarak ihracat pazarlarına da aşamalı olarak daha fazla ağırlık vereceğiz. Altıparmak Gıda olarak ilk ihracatımızı 1994 yılında yaptık ve 2004 yılına değin, başta Almanya ve Amerika olmak yüksek miktarda toptan (varilli) bal ihracatı gerçekleştirildik. Dünyanın en büyük bal paketleyici firmaları bu anlamda Altıparmak Gıda'nın müşterisi durumunda. 2004 yılından itibaren distribütörlerimiz aracılığıyla HoneyBunch ve Balparmak markalarımızla paketli ürün ihracatına başladık. 2010 yılında ise Almanya’da daha geniş bir satış ve dağılımı hedefleyerek zincir mağaza raflarındaki yerimizi aldık. Şimdiye kadar ihracatta tek bir ürün bile geri dönmedi” diye konuştu.

Altıparmak’ın doğrudan üretici olmayıp Türkiye’nin beş bölgesinden üretilen balları toplayıp harmanlayarak doğal ve kaliteli balları tüketiciye sunduğunu belirten Özen Altıparmak, “1981’de bir aile şirketi olarak başladığımız bu işte şimdi 30’uncu yılımıza girmiş bulunuyoruz. İlk yıllarda üretimimiz sadece 100 tonlar civarında idi. Son verilerle yılda 6 bin ton civarında bal satıyoruz. Şimdi beş yıllık bir program dahilinde bal üretimini yılda 12 bin tona çıkarma hedefi koyduk kendimize. Bu da mevcut üretime göre yüzde 140 gibi önemli bir artış anlamına geliyor” diye konuştu.

“4 MİLYON EURO SADECE LABORATUAR YATIRIMI YAPTIK”

Altıparmak, Türkiye’de doğal ve kaliteli ballar üretmek için ve arıcılığın gelişmesini sağlamak üzere dünyadaki dört laboratuardan birini Türkiye’de kurduklarını ve yılda 10 bin farklı balın analiz edildiğini belirterek, “Altıparmak Gıda, Avrupa’nın en büyük dört bal ihtisas laboratuarı arasında yer alan AR-GE ve Kalite Kontrol Laboratuarı sayesinde Avrupa’nın bal analiz üssü durumundadır.Bu laboratuarlardan dünyada sadece Almanya, Fransa ve Türkiye’de var. Balcılığın geliştiği İtalya,İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde bile böyle bir laboratuar olmadığı düşünülürse Türkiye’nin önemi daha iyi anlaşılır. Bugün, balda toplam 65 parametrede analiz gerçekleştirebiliyoruz ve tabir yerindeyse balın soyağacını çıkartıyoruz. Burada 11 mühendis 4 teknisyen çalışıyor. Şimdi burada balın yöresi ve türü ve flora özelliklerini içeren 15 yıllık bir arşivimiz var. Bu da başlı başına çok değerli bir hazine” dedi.

“BİZİMLE BİRLİKTE YÖRELERİMİZ DE KENDİ MARKALARINI YARATIYOR”

Altıparmak, Balparmak’ın Şemdinli, Bingöl, Muş, Yüksekova ve Kayseri olmak üzere Türkiye’nin 5 ayrı yöresinin ballarından derlediği Balparmak Yöresel Ballar Serisi ile seçici damaklara hitap ettiklerini söyledi. Özen Altıparmak, “Türkiye’nin 5 ayrı yöresinden, her biri sadece kendi yöresinin yaylalarının ve ovalarının kır çiçeklerinden alınan, tamamen doğal ve saf Balparmak Yöresel Ballar Serisi ile bu bölgelerin her birine de ayrı bir marka değeri yarattık. Bugün Şemdinli, Yüksekova, Bingöl, Muş ve Kayseri polen özellikleriyle ve tadıyla markalaştı. Laboratuarımızda tüm bu yöre ballarının her türlü özelliği bilimsel olarak saptanmış durumda. Artık hiç kimse bu yörelerin sadece adını kullanarak satamaz. O balın o yöreye ait olduğunu kanıtlamak durumunda. Altıparmak olarak bu yörelerimiz adını taşıyan markalı balları dünyada da daha yaygın tanıtmayı amaçlıyoruz” ifadesinde bulundu. diye

“KOVAN BAŞI 17 KİLO ÜRETİMLE ÇOK GERİLERDEYİZ”

Türkiye’de bal üretimi yapan 40 bin arıcı bulunduğunu ve 4 milyon kovanla, kovan sayısı bakımından Türkiye’nin dünyanın önemli ülkeleri arasında olduğuna işaret eden Özen Altıparmak, şöyle devam etti:

"Ancak kovan başına üretimde çok gerilerdeyiz. 17 kilogram (kg) seviyelerinde olan kovan başı verimlilik hem de tüketim açısından yeterli düzeyde değil. Bu değer Meksika’da 27 kg, Çin’de 33 kg, Arjantin ve Macaristan’da 40 kg, Avustralya’da 55 kg ve Kanada’da 64 kg düzeyinde bulunuyor. Sadece kovan verimliliğini artırarak üretimde önemli bir artış sağlanabilir. İklim, bitki örtüsü, arı kolonilerinin sağlığı, arıcılarımızın teknik bilgisi - balın sağımından, arıların yıl boyu bakımı ve taşınmasına kadar ? kovan başı verimliliği etkileyen başlıca faktörler arasında yer alıyor. Biz de bu konuda arıcıların eğitimi ve kovan verimliliğinin artması için her türlü eğitim çalışmasına destek oluyoruz.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!