Bal üretiminde dünya ikincisiyiz

Güncelleme Tarihi:

Bal üretiminde dünya ikincisiyiz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2010 12:39

Erzurum Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Taner Bayır, Türkiye'nin bal üretiminde dünyada ikinci sırada olmasına rağmen, ülkede balın adının hala konulamadığı bildirdi.

Haberin Devamı

Bayır, arıcılığın 2003 yılından sonra Türkiye'de sektör olarak kabul edilmeye başlandığını belirterek, öncesinde emekli imamların, öğretmenlerin ya da gariban köylünün atasından, dedesinden kalan kovanlarla bal üretimi yapıldığını ifade etti.

“Bu sektör Türkiye'de hiç bir organizasyon olmadan kendi başına gelişmiş mükemmel bir sektördür” diyen Bayır, 2003 yılında AB'nin zorlamasıyla yetiştirici birliklerinin kurulmasına karar verildiğini ve arıcılık sektörünün farkına o zaman varılmaya başlandığını belirtti.

Arıcılıkta dünyada Çin'in birinci, Türkiye'nin ise ikinci sırada yer aldığını anlatan Bayır, “Ülkemiz arı varlığı ve bal üretimi bakımından dünyada ikinci sıradadır. Ancak bal üretimi bakımından yıllara göre değişiklik olabiliyor. Bal üretiminde dünyada ikinci sırada yer alırken, bazen sekizinci sırada olabiliyor. Bu mevsimlere bağlı olarak, floranın azlığı, çokluğu, yağışın bolluğuyla alakalıdır” dedi.

“HALK OLARAK ÖZELLİKLE DE KÖTÜ GELENEKLERİMİZE ÇOK BAĞLIYIZ”

Türkiye'nin bal üretiminde önemli bir yere sahip olmasına rağmen, balın adının hala konulamadığını dile getiren Bayır, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

“Dünyada bal üretiminde ikinci sırada olmamıza rağmen, balımızın adını hala koyamadık. Bizim balımız adı ne? Orijini, yani kaynağı nereden? Balın yanında polen, propolis, arı zehiri, arı sütü gibi ürünler de var ve bunları toplum olarak tanıyamamışız. Bunların şu ana kadar bir çalışması yapılmamış. Bu yapılmayan çalışma da Türkiye açısından ciddi bir ayıp. İki elin parmaklarını geçmeyecek kadar arıcılıktan anlayan saha elamını dediğimiz akademisyenlerimiz var. Bu kadar önemli üretimine sahipken, bal üzerine bir çalışma yapmamışız.”

Türk milletinin geleneklerine, özellikle de kötü geleneklerine çok bağlı olduğu için bal üzerine bir çalışma yapılmadığını ileri süren Bayır, “Halk olarak geleneklere, özellikle de kötü geleneklerimize çok bağlıyız. Tarım da hayvancılıkta da hepsinde böyle. Belli kalıpları kıramıyoruz. Onun için de dedemizden, atamızdan ne görmüşsek onu devam ettiriyoruz. Böyle olduğu için de balın adını bile koymamışız” dedi.

“BALIN TANIMI İÇİN ORTAK BİR ÇALIŞMA YAPILMALI”

Yurt dışına bal ihracat ederken “kır çiçeği” balı olarak sattıklarını ve bunun da bir değerinin olmadığını söyleyen Bayır, “Türkiye'de üretilen balın adının konulması için TÜBİTAK aracılığıyla Türkiye genelini kapsayacak ortak bir çalışma yapılmalıdır. Örneğin 'Erzurum'da üretilen bal şu çiçeklerin tamamından elde edilmiştir, kalitesi de şudur' diyebilmeliyiz” şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

Balın kalitesinin enzim, polen değeri, aside oranı, elektrik iletkenliği, glikozun früktoza oranıyla belirlendiğini söyleyen Bayır, balın tanımı için bunların hepsinin açıklanması gerektiğini ifade etti.

Dünyada en kaliteli balın Türkiye'de üretildiğini söyleyen Bayır, “Dünyada 12 bin bitki türü var. Bunların 10 bin türü bizim ülkemizde mevcut. Yani ülke olarak, bitki türüyle de çok zenginiz. Ayrıca yaklaşık 3 bin tür endemik bitki dünyada sadece Anadolu'da yetişiyor. Dolayısıyla dünyada en kaliteli bal Türkiye'de üretiliyor” diye konuştu.

“ADINI KOYABİLİRSEK DÜNYAYA İHRACAT EDECEĞİZ”

Balın adının konulması halinde Türkiye'nin dünyaya bal ihracatı yapar konuma geleceğine dikkati çeken Bayır, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Haberin Devamı

“Umarım kendi balımızın adını belirleriz de dünyaya ihraç eden bir ülke konumuza geliriz. Son yıllarda bazı firmalar yurt dışından bal ithalatına başladı. Bunun tek nedeni, bizim balımızın adını koyamamamızdır. Tarım Bakanlığından bal ithal talebinde bulunan iştirakçi firmalar, Türkiye'de bal üretimini bildikleri için, 'biz akasya balı ithal etmek istiyoruz' diye gerekçe gösteriyorlar. Oysa bizim ülkemizde yeterince akasya, geven, kekik balı gibi adını bile sayamadığımız çok sayıda bal türü var. Eğer balımızın adını koyabilirsek yurt dışından bal ithalatını da ortadan kaldırmış oluruz.”

Bayır, Türkiye'de bal tüketiminde ise yıllık hane başına 2 kilogram düştüğünü ifade ederek, kişi başına yılda en az 2 kilogram bal tüketilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!