Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’nin dünyaya sunduğu en güzel lezzetlerden baklavayla yola çıkan ve ‘pasta, kafe, restoran’ dönüşümü geçiren Hacısayid, bu yılı 37 şube ve 40 milyon lira ciroyla kapatacak. 500 kişilik çalışanı olan firmanın üçüncü kuşak yöneticilerinden Halil İbrahim Dinçerler, hem babası Mehmet ve amcası Burhan Dinçerler ile Hacısayid ortaklığını sürdürüyor, hem de yeni bir gıda perakende işinde büyüyor. Dinçerler bu yılın başında Macar unlu mamüller şirketi Fornetti ile kısa sürede İstanbul, İzmir ve Bursa’da 20 noktaya franchisingle yayıldı. Fornetti’ler ayrıca 30 okulun da kantinine girdi. 2012’de askeri ihalelere girmeye hazırlanan Halil İbrahim Dinçerler, şöyle başlıyor anlatmaya:
Dedemin ustası Mustafa Güllü
Dedemin babası Halit Seyit’in, Gaziantep’te 7 erkek çocuk (en büyüğü rahmetli Habeş Seyidoğlu amcam) küçük bir Osmanlı kubbe tarzı dükkanda yemenici imalatı (bir tür ayakkabı) varmış. Bir oğluna ‘oğlum sen İstanbul’a git, meslek öğren ve başka bir iş tut. Bu kadar nüfus bir dükkândan geçinemiyoruz’ demiş.
Habeş amcam da çıkıp İstanbul’a Mustafa Güllü’nün (Güllüoğlu’nun kurucusu) yanına gelmiş ve 1948’de Karaköy’de işe başlamış. Mesleği en öğrenmiş ve 1951’de ilk dükkânını açmış. 1968’de de amcam geliyor Mehmet. Büyük amcam Habeş Seyidoğlu’nun yanına geliyor. Onunla çalışırken dedem ve amcam geliyor, bir kuşak İstanbul’a göç ediyor. Soyadımız Dinçerler ama daha sonra Habeş amcam Seyidoğlu olarak kendi soyadını değiştirmiş amacı babası Seyid’in adını yaşatmak.
Şirinevler’de 20 metrekare
Babam ile amcam ‘işi öğrendik kendi yolumuza gidelim’ diyorlar ve 1983’te ilk baklavacıyı Şirinevler’de Gaziantepli Hacısayidoğlulları adıyla açıyorlar. Tutmak istedikleri dükkan 40 metrekareymiş, büyük gelir diye 20 metrekaresini tutmuşlar. Ben 1978 doğumluyum ve 1988’den itibaren o dükkânda bulaşıkçı olarak çalışmaya başladım. Lise bitince de 1997’de üniversite okumak için Londra’ya gittim 2002’de döndüm.
Baba sözü ‘Kazan da ye’
Babamın bir sözü benim için çok önemidir. ‘Kazan da ye’ derdi ve ben de Londra’da okurken bu sözün hakkını verdim. Garsonluk ve aşçılık yaparak 5 yıl kendi masraflarımı çıkarıp okudum. Yabancılarla birlikte kaldım ve farklı kültürleri ve öğrendim. Amcam ve babamla Hacısayid’de ortağız. Sonra ben Fornetti’yi kurdum ve babamla da Fornetti’de ortağız. Hacısayid’te 37’inci şubeyi açıyoruz. Baklava fabrikamız var. Hacısayid’de franchise vermiyoruz, toptan satışımız yok ve İstanbul dışına çıkmıyoruz. Ciromuz 2010’da 30 milyon lira olmuştu, bu yıl 40 milyon liraya gidiyoruz. 500 de çalışanımız var.
Gaziantepli olunca imalatsız olmuyor
FORNETTI ile önce ‘al-sat’ düşünürken bir de imalathane kurduklarını anlatan Halil İbrahim Dinçerler, şöyle konuşuyor: “Gaziantepli olunca üretimsiz olmadı. Önlüğümüzü giydik ve başladık. Fornetti’de 20 noktadayız. Ayrıca, okul kantinlerinde 30 noktaya girdik. Okullar 2012 sonunda 100 olacak. Perakende zincirlerine de ürün vermeye başlayacağız. Ayrıca yılbaşından itibaren askeri ihalelere de girmeyi planlıyoruz. KKTC ve İzmir’e Fornetti açıyoruz. Bursa’ya açtık. Üretim ve pazarlama olarak 50 kişiyiz. Franchising ağımızda da 100 kişi olduk. 2012’de yıllık 15 milyon lira Fornetti cirosu bekliyoruz. Milföy hamuru da Türk hamuru da değil. Bir Fornetti dükkân anahtar teslimi 45 bin TL’ye mal oluyor. 30 bin TL hedef ciro ve 4-5 bin TL aylık kar kalıyor. 2012’de 50 Fornetti açacağız. Fornetti için bugüne kadar 6 milyon TL yatırım yaptık ve Türkiye için nihai hedefimiz 200 milyon TL ciro, 400 şube ve bin çalışana ulaşmak.”
Bulgaristan’da fabrika kurayım derken Macar Fornetti’yle ortak olduk
FORNETTİ Türkiye Başkanı Halil İbrahim Dinçerler, ortaklığın öyküsünü şöyle anlatıyor: “Bulgaristan’da bir unlu mamuller fabrikası kurarsam ‘maliyet avantajı olur’ diye görüşmelere başladım. 2008’de kriz patladı ve vazgeçtik. Yurtdışında iş arayışları devam ederken, unlu mamuller üreticisi Fornetti ile yazışmaya başladık. 2011’de üretim ve franchising yönetimi olarak ortaklık kurduk.”
Diğer ekobi haberleri:
Tuncelili Aynur Boldaz, Berlin’de yılın girişimcisi
BERLİN’de “Berlin’in gelişimine katkıda bulunan girişimcilere” verilen ödül, bu yıl ilk kez yabancı kökenli birine ve bir kadına Tunceli doğumlu Aynur Boldaz’a verildi. Boldaz’ın Almanya’ya ilk geldiğinde Almanca dil sıkıntısı çektiğini ve yaptığı en iyi şeylerden birinin Almanca öğrenmek olduğunu belirten Mützel, Boldaz’ın kısa sürede kendi ayakları üzerinde durduğunu ve 2000’de kurulan şirketin 11 yıllık kısa bir süre içerisinde Almanya’da ve Türkiye’de 7 ilde faaliyet gösteren bir şirkete dönüştüğünü söyledi. Boldaz, 2000 yılında Berlin’de kurduğu temizlik şirketi ile bugün Almanya ve Türkiye genelinde hastanelere, okullara ve bankalara temizlik hizmeti sağlıyor.
‘Narboyar’ tekniğiyle denim kumaş üretiminde yüzde 65 su tasarruf etti
ÇALIK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Türkiye’de tekstil alanındaki 7 Ar-Ge merkezinden birinin Çalık Denim bünyesinde yer aldığını belirterek, “Burada yürütülen Ar-Ge çalışmaları sonucu geri dönüşümlü ve organik üretim teknikleri geliştirdirdik. Nar kabuğu kullanılarak yapılan ‘narboyar’ tekniği olmak üzere birçok doğal üretim sistemini hayata geçirdik” dedi. Ekolojik üretim teknikleri ile kumaş sektörüne yenilikler getirdiklerini belirten Ahmet Çalık, “Bizde bir söz vardır, ‘büyük bir derenin yanında su ihtiyacını giderirken bile suyu tasarruflu kullan’ denir. Bu açıdan Ar-Ge merkezleri büyük önem taşıyor” dedi. Çalık Denim Genel Müdürü Önder Öksüz de, aralarında narboyar tekniğinin de bulunduğu çevre dostu uygulalamalar sayesinde denim üretiminde ortalama yüzde 65 su tasarrufu gerçekleştirilirdiklerini belirterek, “Çevreci uygulamalarla atık oranı yüzde 70 azaltıldı. Hedefimiz, 2013 yılındaki üretimin yüzde 30’unu bu yöntemlerle gerçekleştirerek yılda 133 bin evin su tüketimi kadar tasarrufta bulunarak dünya kaynaklarına katkı sağlamak” dedi.