Güncelleme Tarihi:
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, NTV canlı yayınında ekonomi gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kredilere ilişkin yapılacak yeni düzenlemeleri anlatan Bakan Şimşek, birinci konutu kredilendirme noktasında bir değişiklik yapmayacaklarını ancak ikinci ve sonraki konutları krediyle desteklemeyeceklerini söyledi. Taşıt kredileriyle ilgili de konuşan Şimşek, “Taşıt kredilerinde biz çok net bir şekilde sınırlayıcı bir perspektife sahibiz.” dedi. Bakan Şimşek, hükümetin Orta Vadeli Programı’na ilişkin mesajlar da verdi. OVP’nin önceliğinin enflasyonu tek haneye düşürmek olduğunu anlatan Şimşek, “Geçmişte başardık, yine başaracağız.” ifadelerini kullandı. Kur Korumalı Mevduat’ın geleceğine ilişkin de konuşan Bakan Şimşek, “Bir çıkış programımız var, bu kademeli olacak.” diye konuştu.
Bakan Şimşek'in NTV'deki açıklamaları şöyle:
G20 önemli bir platform, küresel ekonomide istikrarın sağlanması için oluşturulmuş bir diyalog platformu. İşbirliği gerektiren konularda ortak çalışmalar yapılıyor. Küresel ekonomiye baktığımızda büyümenin düşük seyrettiği dönemdeyiz. Önümüzdeki 3-5 yıllık dönemde büyüme ortalama yüzde 3 seviyelerinde olacak. Pandemi sonrası enflasyon yükselişe geçti, merkez bankaları gecikmeli olsa da harekete geçtiler. Finansal durum sıkışık, küresel ticarette jeopolitik gerginliklerin etkisi, küresel büyümenin düşük seyretmesi, küresel ticarette korumacılık. Küresel ekonominin görünümü eski dönemlere oranla nisbeten zayıf. İklim değişikliğinin de etkileri var, savaş var, enerji ve gıda krizi var. Bunları birlikte düşündüğümüz zaman küresel arka plan elverişli değil. Hikayesi olan gelişmekte olan ülkeler ön plana çıkabilirler, Türkiye bunlardan bir tanesi olacak önümüzdeki dönemde.
Bizim programımız var. Aslında programın 3 temel bileşeni var. Ülkemizin karşı karşıya olduğu makro ekonomik sorunlardan biri dezenflasyon. Enflasyonu tekrar tek haneye getirecek bir program. Bu programla ortaya koyduk. Geçiş döneminden sonra daha güçlü şekilde sonuçlarını göreceğiz. OVP'nin en önemli bileşeni dezenflasyon. Makro istikrarı sağlamak bütüncül ama fiyat istikrarı bunun en önemli bileşenidir. Zorlu bir süreç ama mümkün, geçmişte başardık, yine başaracağız.
İkinci bileşen maliye politika. AK Parti hükümetlerinin en önemli özelliği maliye politikasını çıpa yapması. Gerçekten de ülkemiz birçok alanda önemli ilerlemeler kaydetti. Depremin etkisiyle, geçmişteki kararların etkisiyle EYT gibi bütçede bozulma var. Burada hedefimiz aslında bütçe açığını deprem hariç yüzde 3'ün altına çekmek. Borcun milli gelire oranı nisbeten küçük. Depremin yaralarını sararken bütçe disiplinini tesis etmek.
Yapısal reformlar bunlar çok konuşulan şeyler. Türkiye rekabet gücünü artıracaksa, verimlilik üzerinden büyüyecekse bir taraftan üretken alanlara yatırım yaparken mevcut kaynakları daha verimli nasıl kullanırız, bunla ilgili çalışma olacak. Hangi reformu hangi yıllarda yapacağımızı ortaya koyduk. Çok önemli hususlar var. Ben o konuyu çok önemsiyorum. Gerçek anlamda kazanımları kalıcı hale getirecek olan yapısal dönüşümdür. Programa baktığınız zaman dezenflasyon ayağı, mali disiplin, yapısal dönüşüm ayağı var. Dış kaynak ayağı da olacak.
"VERGİ ARTIŞLARINA GİTTİK"
Eleştiriler bizim için çok önemli. 3 yıllık program var, 3 aylık geçmiş var. 3 ayda tahminler sürekli değişebiliyor. Ekip kuruldu. Güçlü ekip önemli. Oturup durum değerlendirmesi yaptık. Enflasyon hedefini iddialı bulanlar olabilir. Mümkün olduğunda o anki rakamları ortaya koymaya çalıştık. Dışarıdan içeriden izlenimim genel anlamda programın hedefleri, makro göstergeleri gerçekçi bulunuyor. Enflasyonla ilgili tahmin değişiklikleri resmi daha iyi anlamamızla ortaya çıkan değişikliktir. 2 ay önce petrol fiyatları 70 dolarlardaydı, bugün 90 doların üstüne çıkmış durumda. Hem cari açık hem de enflasyonu etkileyen bir faktör. Uzun süredir kur tutulmuş. 2021 Aralık ayından itibaren. Kuru biz serbest bıraktık. Kur etkisi var, bu sürekli değişen bir husus. Geçişkenlik var, model varsayımlarıyla realite uyuşmayabiliyor. Geçişkenlik zamanla azalacak. Geçişkenlik yüksek seyretti. Bütçe disiplinini tesis etmek için özellikle deprem yaralarının sarılması bizim için en büyük önceliktir. Biz bu konutları 1-2 yıl içinde yapacağız taahhüdüne girmişiz. Bu sözü yerine getirmek için bütçede tedbir almamız gerekiyordu. Vergi artışlarına gittik.
"HEDEFLER İDDİALI BULUNABİLİR"
Vatandaş ve çalışanları enflasyona ezdirmeme gibi taahhütlerimiz var, ücret artışları oldu, bunların etkileri var. Modeller üçünün aynı andaki etkisini ölçmede zorlandı. Şu anda ortaya koyduğumuz 3 yıllık programın hedeflerine bakarsanız 2024 hedefi iddialı bulunabilir, özellikle iddialı koyduk, ilave çaba ortaya koymamız lazım. Etkin maliye, para ve yapısal dönüşümle birlikte dış kaynak sorununun çözülmesiyle birlikte iddialı da olsa hedefleri gerçekleştireceğimize inanıyoruz.
"KUR HEDEFİMİZ HİÇBİR ZAMAN OLMADI"
Kur hedefimiz yok, hiçbir zaman olmadı. Aslında tahmin de olmaması lazım. Dolar bazında kişi başına milli gelir rakamlarına ihtiyaç duyuluyor, varsayım yapmanız gerekiyor. Biz program için geçiş dönemi öngördük. Geçişten kaynaklı hususlar var, onlar programa yansımıyor. Ortalama kur ortaya çıkıyor, yıl sonu kuru lineer olacağı varsayımı pek makul değil. Küresel finansal koşullar sıkı, risk iştahı hafif. Risk iştahı, büyüme beklentileri, fon akışı farklı seyredecek. Önümüzdeki yılın ilk yarısı ve ikinci yarısıyla ilgili farklı beklentilerimiz var. Yakın dönemde facit daire son bulacak. Önümüzdeki sene iç talep yeniden dengelenecek. Aşırı tüketim boyutlarıyla sınırlamaya gideceğiz. Kredi genişlemesini enflasyonla paralel tutacağız. Kredi üzerinden parasal genişlemeyi sınırlayacağız. Bu cari açığı aşağı çekecek. Altın ithalatıyla düzenlemeler getirdik. Zayıf kur, yüksek enflasyon dönemi geride kalacak, buna inanıyoruz, başaracağız.
"VERGİ TAHSİLAT AYAĞINDA CİDDİ PERFORMANS GÖSTERECEĞİZ"
Deprem etkisi çok büyük. Herhangi bir ülke için. 3-4 yıllık perspektifle bakarsanız milli gelirin yüzde 10'una yakın şok var. 2025 ve sonrasında belki devam edecek. Depremin etkisi bir süre daha devam edebilir. Deprem ne kadar etkisi uzun sürerse sürsün, bir kerelik harcama olarak bakarız. Süreklilik arz etmiyor. Bütçe açığı bu sene için milli gelire oran olarak yüzde 3,4 olarak öngörülüyor. Yıl sonuna kadar tahsilat ayağında ciddi performans göstereceğiz. Denetim ayağı da öyle. Yakında defterdarlarımızla spesifik hedefler vereceğim, adil şekilde. Tahsil etmemiz gereken vergiden bahsediyorum. Kayıt dışılıktan bahsediyorum. EYT ve diğer hususların etkisi gelecek yıl ortaya çıkıyor. Gelir ayağında çaba göstermemiz gerekiyor. Gelecek sene vergi reformları yapacağız, tabana yayılması için, daha adil vergi sistemi için. Bütçeye ilişkin rakamlar yeterince çaba ortaya koymamış gibi imaj verebilir. Bu konuda da kararlıyız. Açık büyüyünce borç büyüyor. Bütçe dışında gelir arayışına gideceğiz, özelleştirmeden tutun diğer alanlarda da.
"KREDİ SIKILAŞTIRMASINA GİDİLECEK"
Birey olarak hayatım boyunca hep ayağımı yorganıma göre uzatmaya çalıştım. Kredi genişlemesinin makul olması program açısından çok önemli. Biz samimi bir şekilde enflasyonu 3 yılın sonunda tek haneye düşüreceksek onunla tutarlı tüketim ve iç talep büyümesini kurgulamamız gerekiyor. En son baktığımda yıllık kredi kartı üzerinden kredi hacmi yüzde 140 civarında artmış. Enflasyonun 2 katından fazla. BU kadar yüksek seyreden kredi hacmiyle siz enflasyonu kontrol altına alamazsınız. Biz para politikası dediğimiz zaman faiz boyutu var. Kademeli geçiş sürecindeyiz. KKM'de karşılık yoktu, karşılık getirdik yüzde 15. Taşıt kredilerinde çok net şekilde sınırlayıcı perspektife sahibiz. 1. konutu kredilendirmede bir değişikliğe gitmeyeceğiz, ikinci, üçüncü, tatil yerlerindeki yazlıklara ilişkin vatandaşın imkanı varsa alır ama krediyle desteklemeyeceğiz. Hem fiyatlama hem de miktar olarak sınırlayacağız. Bankalarda bu tür kredilerin risk ağırlığını artırdık, artırmaya devam edeceğiz, gerekirse miktarsal sınırlandırmaya gideceğiz. Sizin şu alanlarda kredi büyümeniz şu oranı aşarsa menkul kıymet senedi almanız gerekecek diyeceğiz. Enflasyonu ve cari açığı düşürmemiz lazım. Küresel şartları ben belirlemiyorum, varsayımlarımız var, onlarda yanılırsak sapmalar olabilir. Özellikle para politikasında tek boyutlu bakmamız lazım. Miktarsal sıkılaştırma seçici kredilerde sıkılaştırmayı çok önemsiyorum. Sonuçları önümüzdeki yılın ikinci yarısından itibaren göreceğiz.
"TÜRKİYE YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER GRUBUNA GİRECEK"
Hikayeniz varsa roadshowlara çıkmak kolay. Bizim doğal habitatımız. Ben uzun süredir bu konularda geride kaldım. Çünkü milletin karnı tok derler ya, biz önce yaptık. Ne yaptık, maliye politikasında para politikasında adım attık, yapısal reformları açıkladık. OVP'yi ortaya koyduk. Biz önden yüklemeli yaptık. Önce programı uygulayarak başladık. Bunu anlatmak çok kolay. Türkiye'nin potansiyeli gerçekten çok büyük. Biz iyi bir hikayeyle 5 yıllık siyasi istikrar var. Cumhurbaşkanımız seçildi, siyasi belirsizlikler azaldı. İyi bir ekip kuruldu, alan tanıdılar, güveni tam. Biz de ekip kurduk. Bu ekiplerle birlikte Cevdet Bey bu konularda çok değerli. Çok yakın çalışıyoruz. Dolayısıyla çok iyi bir ekip güçlü bir hikaye var. Ülke zaten herkesin bir şekilde hissedar olmak istediği potansiyeli büyük bir ülke. Biz şimdi çıkacağız ve diyeceğiz ki, portföy yatırımcılarıyla bir araya gelirseniz söyleyecekleriniz farklı, doğrudan yatırım yapacak firmalarla bir araya gelenlerle farklı. Söylemi muhataplara göre değiştireceksiniz. Önce sorun çözeceğiz ki, gelenler memnun olacak ki, ilave kaynak getirsinler. Yerelde de oradan başladık. Yatırımcı bağlamında yerli yabancı ayrımı yapmıyoruz. Ülkemizin finansmanına kalkınmasına katkıda bulunan herkes bizim için değerlidir. OVP'nin hedefi bu. Bana nüfusu 85-90 milyon olan kişi başı geliri 10-15 dolar olan kaç ülke sayabilirsiniz diyorum düşünüyorlar. ABD, Japonya, Meksika, Çin, Rusya altıncı ülke bulamıyorlar, işte Türkiye. Nüfus 90 milyona gidiyor, kişi başı gelir 15 bin dolara gidiyor. Milli gelir cari kur üzerinden 1 trilyon doları aşacak, ilk defa bu program döneminde başarılı olursak Dünya Bankası kriterlerine göre Türkiye yüksek gelirli ülkeler grubuna girecek.
"GELİŞMİŞ ÜLKELERLE AYNI SIRADAYIZ"
Büyüme yüzde 5'e yakın, 20 yıla bakın yüzde 5,5'e yakın. Dünyada düşük büyüme varken bizde yüksek büyüme var. Altyapıya birkaç yüz milyar dolar yatırım yapıldı. Lojistik endeksinde 38'inci sıradayız, gelişmiş ülkelerle aynı sıradayız.
Enerji arz güvenliğinde Türkiye'nin sorunu yok. Yerli yenilenebilir enerji tarafında da güçlü. Şimdi nükleer devreye girecek. Coğrafi konumumuz en büyük avantaj. Dolayısıyla AB bağlamında bakarsak yakından tedarik de Türkiye ile rekabet edebilecek ülke yok. Kim ne derse desin bir AB ile yakınsama içinde olduk. Daha kat edecek mesafeler var. Yakın ülkelerden tedarik, dost ülkelerden tedarik. Dost ve yakın ülkelerden tedarik meselesi orta doğu için de geçerli. Türkiye'nin çok büyük avantajları var. Hukuk devleti alanında da önemli gelişmeler olacak. Yatırım ortamını iyileştireceğiz, hikayenin önemli bileşenlerini ortaya çıkaracağız.
BAE YATIRIMLARI
Dost ülkeleri ziyaret ettik. BAE büyük teveccüh gösterdi, 51 milyar dolara yakın program açıkladı. Deprem için tahvil ihracı gündemde, 8,5 milyar dolarlık ihraç sene sonundan önce gerçekleşecek. İhracatın finansmanını çok önemsiyoruz. Bizim dış talebi çok güçlü şekilde belirlememiz mümkün değil ama ihracatı belirlememiz mümkün. Hizmet ihracatını cari açığı sınırlayabilir, kaynak akışını hızlandırabiliriz. Toplamda 11,5 milyar dolarlık tahvil ihracı bu yıl içinde tamamlanır. Yenilenebilir enerjiye 21 milyar dolarlık yatırım programı var, orta vadeli perspektif. Sanayi, turizm, teknolojiyi öngörüyorlar. Bu sene içinde sonuçlanabilecek hususlar olabilir. Enerjide ikili anlaşmalar olacak. Enerjide yenilenebilir enerji yatırımlarını 3 yıl içinde atılım içine girersek cari açığı azaltır, dışa bağımlılığı azaltır. Bu sene 1-2 ay içinde tahvil ihraçlarını sınırlandıracağız. Diğer ülkelerle görüşmelerimiz devam ediyor.
MB reeskont kredilerinin hacmini, günlük miktarını daha da artıracak. Yeter ki biz hizmet ihracatını artıralım destekleri verelim devreye sokalım.
"DÜNYA BANKASI'NDAN 35 MİLYAR DOLAR"
Dünya Bankası'yla toplantıya gittiğimizde MB başkanıyla uzun görüşme yaptık. Onlar bizim programımızı desteklemek için 3 yıllık perspektifte 17 milyar dolalık planlamaya ilaveten 18 milyar dolar daha tahsis edeceklerini söylediler. 35 milyar dolarlık paket Türkiye'ye sunulacak. Bir kısmı yapısal dönüşümlere, özel sektörlere 9 milyar dolar. Bizim için önemli olan piyasanın ikna olması. Bu dönemin en büyük avantajı Cumhurbaşkanımız bu programın arkasında ve sahiplendi. Bu bizim için inanılmaz büyük bir güç.
KKM'DE NELER OLACAK?
KKM konusunda çok fazla konuşmayı tercih etmiyorum. Finansal istikrarı etkileyecek potansiyele sahip büyüklükte. KKM'den çıkış stratejimizi uygulayacağız. Bu açıdan spekülatif konulara girmek istemiyorum. Burada da kademeli gideceğiz. Burada da her aşamada inanın aldığımız tüm kararlarda ciddi beyin fırtınası yapıyoruz. Çoklu sınama, çoklu kısıt var. KKM konusunun çok fazla tartışılmasını ben istemiyorum. KKM bir realitedir, bunla zamanla çıkış stratejisi ortaya koyacağız. Mevduat sahipleri müsterih olsunlar herhangi bir değişikliğe gitmeyeceğiz.
Kur rejimini hükümet belirler ama uygulaması merkez bankasının uhdesinde. Geçiş döneminde benim bildiğim kadarıyla, KKM'den her gün dönüşler var. Onun bir kısmı KKM'de devam etmek istemeyip dövizde devam etmek isteyenler var. O anlamda döviz taleplerini karşılıyoruz. Bunu müdahale olarak algılıyorsanız evet KKM'den dönüşlerde döviz talebini karşılıyor. Belli seviyeyi hedefleyeyim diyorsanız onu soruyorsanız benim bildiğim kadarıyla öyle birşey yok. Kur hedefimiz yok. Bütün merkez bankaları bazen çok düşük hacimli arzın olmadığı dönemlerde dünyanın tüm merkez bankaları piyasalardadır.
Fiyat istikrarıyla görevlendirilen kurum Merkez Bankası, çok değerli bir süreç yönetiyor. Oradaki arkadaşlar çok bilgili, çok donanımlı. Maliye politikasıyla eşgüdüm konusu var. Orada özellikle tabi ki kamu fiyatları, yönlendirilen fiyatlarda hedef enflasyonu dikkate almamız gerekecek. Kamu tasarruflarını artırmış olacağız. Dolayısıyla maliye politikası ayağında yapılacak çok şey var. Maliye politikası gelecek seneye göre daha genişlemeci görülebilir, az önce altını çizdim, biz ortaya gerçekçi program koymak için olduğu gibi rakamları yansıttık.
"ÇALIŞAN VE EMEKLİLERİ ENFLASYONA KARŞI EZDİRMEYECEĞİZ"
OVP'de altını çok net çizdik. Çalışan ve emeklileri enflasyona karşı ezdirmeyeceğiz. Bu çok net. Bu önümüzdeki dönemde çalışanlarımızın alım gücünü artırmanın tek yolu enflasyonu kalıcı şekilde düşürmektir. Enflasyonu ideal olarak düşük tek hanelere düşürülmesidir. Büyümeyi bir puan yükseltmek için verimlilik ve fiyat istikrarıyla yaparız. Çalışanların alım gücünü enflasyonu düşürerek koruruz. Firmaların planlaması enflasyonla zorlaşıyor. Memurlarla müzakereler yapıldı. İşçilerle yılbaşında yapıldı. Emekliler için enflasyona ezdirmeme politikamız var. En düşük emekli maaşı için Cumhurbaşkanımızın talimatı oldu, o konuda da çok netiz, toplumun tüm kesimlerini enflasyona karşı koruyacağız.
"EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI YÜZDE 170 ARTMIŞ"
En düşük memur maaşı 21 yıldır yüzde 170 artmış. Enflasyondan arındırılmış en düşük memur maaşı AK Parti döneminde yüzde 170 artmış. Ortalama memur maaşı yüzde 108, en yüksek memur maaşı ise reel olarak yüzde 2 artmış. Geçim derdinde olan memurların maaşlarını yüzde 108 artırmışız. Asgari ücrete geleyim, net asgari ücret reel olarak yüzde 198 artmış. En düşük emekli maaşı SSK emekli aylığı en düşük reel olarak yüzde 43 artmış, tarım Bağkur yüzde 449 artmış, memur emekli aylığı yüzde 26 artmış. En düşük olanları Cumhurbaşkanımızın talimatıyla çalışma yapıyoruz. Hiçbir kesim enflasyona ezdirilmemiş. Biz çalışanımızın yanındayız. Yüzyılın felaketinin yaralarının sarılmasını 86 milyon istiyor.
"BİZİM ÖNCELİĞİMİZ YATIRIM VE İHRACAT"
Başkasının parasıyla zenginlik olmaz, kredi kartı, krediyle zenginlik olmaz. Krediyle yatırım olur, ihracat olur. Önümüzdeki dönemde bankalara da söyledim, ya siz buraya odaklanırsınız ya da biz sizi zorla oraya yönlendiririz. Bizim önceliğimiz yatırım ve ihracat. Zaten yatırım demek, üretim istihdam demek. Kaynakları yönlendireceğiz. Tüketimden ihracata, yatırıma. Bu ekonomide yeniden dengelemenin özü. İç talep makulleşecek, dış talep tabi ki dünyanın büyümesine bağlı, ihracatın finansmanı rekabet gücü anlamında ne gerekiyorsa yapacağız. Finansmana erişimin uygun koşullarda olması lazım.