Güncelleme Tarihi:
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, "Eğitim ailede başlar diyerek hazırladığımız Aile Eğitim Programı ile 1,8 milyon vatandaşımıza ulaştık. Aile bütünlüğünü korumaya yönelik en önemli projelerimizden biri de 'Aile Danışmanlığı'dır. Başvuranların yaklaşık yüzde 40'ı boşanmaktan vazgeçiyor." dedi.
Selçuk, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Sosyal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı'nın bir otelde gerçekleştirilen açılışında, Müslümanlar için yeryüzünde selamın, yani barışın yayılmasının, adaletin tesis edilmesinin, "güçlünün haklı değil, haklının güçlü" olduğuna dair bilincin artmasının önemine değindi.
Tüm kalkınma çabalarının insanı merkeze aldığını belirten Selçuk, "İnsanı öncelemeyen, herhangi bir kalkınma gündemi teorik olarak ne kadar başarılı gözükürse gözüksün gerçekçi değildir, başarısız olmaya mahkumdur. Kimseyi geride bırakmama ilkesini benimseyerek, sosyal kalkınmayı herkesi kuşatacak ve her yere ulaşacak şekilde düşünmek zorundayız. Sosyal kalkınma ancak tüm alt katmanları yani sosyal hizmetler, sosyal yardımlar ve sosyal güvenlik bir arada değerlendirilerek bütüncül bir sosyal koruma sistemi oluşturulursa tesis edilebilir." diye konuştu.
Selçuk, İslam coğrafyasında birlik ve beraberlik ruhu kuvvetli olursa, sosyal kalkınma ve sosyal adalet sağlanabileceğini vurgulayarak, bu konferansta nüfusu yaklaşık 1,8 milyar olan İslam dünyasına dair evlilik müessesesinin ve ailenin güçlendirilmesi, çocuğun refahı, yaşlılar, engelliler ve özel gereksinimli bireylerle ilgili konularla sosyal kalkınmanın birçok boyutunun konuşulacağını söyledi.
"AİLE, TOPLUMUN ÇEKİRDEĞİ, MEDENİYETİN MAYASIDIR"
Selçuk, 17 amaç ve 169 hedef içeren 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'nin 2015'te kabul edildiğini hatırlatarak, sürdürülebilir kalkınmanın sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarını ele alan 2030 Gündemi'nin toplumun her yaştan tüm kesimleri için özellikle yaşlılar, engelli bireyler ve çocuklar gibi hassas gruplara odaklanılması çağrısında bulunduğunu belirtti.
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden bazılarının ailelerle güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu ifade eden Selçuk, şunları kaydetti:
"Kadınla erkeğin arasındaki evlilik kurumunu, Allah'ın insanlara bir rahmeti ve Peygamber Efendimizin sünneti olarak gören bir ümmetin temsilcileri olarak, aile yapımızı korumak, kadın-erkek ayrımı yapmaksızın herkesin temel insan haklarından, fırsat eşitliğinden yararlanmalarını sağlamak durumundayız. Aile, toplumun çekirdeği, medeniyetin mayasıdır. Ailelerimiz güçlendiğinde, nesiller arası değer ve gelenek aktarımı daha sağlıklı, eğitim sistemlerimiz daha bilinçli, kurumlarımız daha sağlam ve dolayısıyla toplumlarımız daha huzurlu olur. İnsanın sağlıklı gelişimi ve toplumun huzuru bakımından en ideal ortam ailedir. Biz de Türkiye'de daha güçlü aileler oluşturmak için somut adımlar atmaya devam etmekteyiz."
Aile Sosyal Destek Programıyla vatandaşları evlerinde ziyaret ederek, ihtiyaçlarının tespit edildiğini anlatan Selçuk, aile olmanın, yuva kurmanın sorumluluklarını gençlere aktarmak, ailelerin sorun çözme kapasitesini artırmak amacıyla ülke genelinde eğitim ve farkındalık çalışmaları yürütüldüğünü ifade etti.
Selçuk, Evlilik Öncesi Eğitim Programında bir milyonu aşkın gence ulaşıldığını dile getirerek, "Eğitim ailede başlar diyerek hazırladığımız Aile Eğitim Programımızda da 1,8 milyon vatandaşımıza ulaştık. Aile bütünlüğünü korumaya yönelik en önemli projelerimizden biri de 'Aile Danışmanlığı' dır. Başvuranların yaklaşık yüzde 40'ı boşanmaktan vazgeçiyor." ifadesini kullandı. Çocukların, geleceğin teminatı olduğunu vurgulayan Selçuk, çocukları modern dünyanın yeni tehlikelerine karşı korumak için çalıştıklarını anlattı.
DÜNYA ÇOCUK NÜFUSUNUN YÜZDE 32'Sİ İİT ÜLKELERİNDE
Selçuk, son tahminlere göre, 2019 yılında İİT ülkelerinin 15 yaş altı yaklaşık 630 milyon çocuğa ev sahipliği yaptığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bu rakam dünya çocuk nüfusunun yaklaşık yüzde 32'sine tekabül ediyor. Çocuklarımıza çatışma ve felaketlerden arınmış bir ortam temin etmek bir güçlüktür. Çatışmalar nedeniyle, yarısı 18 yaşın altında yaklaşık 26 milyon kişi mülteci olmuştur. İşte o mülteci çocuklardan biri Aylan bebek, tüm insanlığın gözü önünde kıyıya vurduğunda vicdanlarımız sızladı. Ancak, görüyoruz ki, bu trajik olay da çok çabuk unutuldu. Aylan bebekler bir değil, bin değil, milyonlar. Biz bütün bunlara hep beraber 'dur' demek, tedbir almak durumundayız. Bu güçlükler göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye olarak çocuklarımızın aile birliği içinde yetişmesini sağlamak, onları korumak ve onlara daha güvenli bir gelecek sağlamak için uğraşmaktayız."
Türkiye'de yaklaşık 127 bin çocuğun, Sosyal ve Ekonomik Destek Programından yararlandığını belirten Selçuk, yaklaşık 25 bini aşkın çocuğun da koruyucu aile ve evlat edinme modellerinden faydalandığını söyledi.
Türkiye'nin dört bir yanında yaklaşık 1370 çocuk bakım kurumunda çocuklara hizmet edildiğini anlatan Selçuk, şöyle devam etti:
"Yaklaşık 8 milyar nüfusa sahip dünyamızın yüzde 9'u yani neredeyse 700 milyonu, 65 yaşın üstünde. 2050'de bu oranın yüzde 6'ya yükseleceğini yani 6 kişiden 1'inin 65 yaşının üstünde olacağı tahmin ediyoruz. Türkiye’de bu değişimden müstesna değildir. 2050'de biz de Türkiye'de her 5 kişiden birinin 65 yaşın üzerinden olacağını öngörüyoruz. Bu bağlamda, 2030 gündemin uygulanmasında, tüm yaş gruplarının toplumsal kalkınmanın aktif unsurları olarak değerlendirilebilmesi ve demografik yapısı değişen nüfuslarımızın ihtiyaçlarına cevap vermek için hazırlıklarımızı hızlandırmamız gerekmekte."
Selçuk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçen yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı konuşmasında 2019'u Yaşlılar Yılı ilan ederek yaşlılara verilen değeri uluslararası seviyede bir kez daha gösterdiğini hatırlattı.
Şubat 2019'da ulusal ve uluslararası düzeyde katılımcılarla 1. Yaşlılık Şurası'nın düzenlendiğini anımsatan Selçuk, Türkiye'de yaşlılara 441 huzurevi, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezi ve yaşlı yaşam evleri ile hizmet verildiğini belirtti.
Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15'inin engelli olduğunu vurgulayan Selçuk, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'de ise toplam nüfusun yaklaşık yüzde 7'si bir engele sahip. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde 11 kez engelli bireylere ve engelliliğe atıf bulunmasına rağmen, engelli bireyler hedeflerden birçoğuna ulaşmak bakımından dezavantajlı konumdadır. Bu çerçevede, hükümetimizin 2005 yılında Engelliler Hakkında Kanun ile yasal zemini güçlendirerek ilk büyük adımı attığını ifade etmekten gurur duyuyorum. 2007 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Engellilerin Haklarına İlişkin BM Sözleşmesini imzalamış, Sözleşme’yi ilk imzalayan ülkeler arasında Türkiye'nin de yer almasını sağlamıştır. Tüm politikalarımızda olduğu gibi, engellilerimizin de aile odaklı bir yaklaşım sergiliyoruz. Mümkün olduğu surette aileleri yanında bakılmalarını sağlamayı önceliyoruz. Sadece 2019 yılında yarım milyonu aşkın engelli vatandaşımıza yaklaşık 1,2 milyar dolar civarında evde bakım desteği sağladık. Teşvik edici politikalarımız sayesinde kamuda ve özel sektörde engelli bireyler için ayrılan istihdam kotalarının yüzde 84'ünün dolmasını sağladık. 180 bini aşkın engellimizi istihdam ettik. Türkiye'nin genelinde 352 bakım merkezimizde engelli vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz. 'Hayaller Engelsizdir' diyerek ülkemizde engellerimize yönelik erişilebilirliğin yaygınlaşması için uğraşıyoruz." Bakan Selçuk, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 820 milyon insanın açlıkla mücadele ettiğini anımsattı.
Kişi başına geliri en yüksek ülke ile en düşük ülke arasında 386 kat fark olduğunu dile getiren Selçuk, şunları kaydetti:
"İnancımızın bizlere yüklediği sorumluluk duygusuyla hareket etmemiz, sosyal kalkınma alanında yürüttüğümüz çalışmalarımızı, aramızda birliği ve beraberliği pekiştirerek, çok daha iyi seviyelere taşımamız gerekiyor. Unutulmamalıdır ki bizim en değerli sermayemiz, değerimiz, kıymetimiz insan. İnsanı merkeze alarak, nitelikli insan gücümüzü artırarak, hem sosyal kalkınmayı hem ekonomik kalkınmayı sağlayabiliriz. Burada toplanmış olan bu meclisin, sosyal kalkınmanın farklı unsurları üzerinde yeniden düşünmemize dair bir pencere açtığı muhakkak. 'Işık doğudan yükselir' diyerek sabah ezanlarıyla güne başlayan bu pencereye 'gün artık ışısın' diyoruz. Vaktin İslam coğrafyasının yeniden yükselme vakti olduğuna kalben inanarak Rabbimden, bu konferansa ayırdığınız kıymetli zamanınızın dua olarak kabulünü niyaz ediyorum." Açılış konuşmalarının ardından Bakan Selçuk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tablo hediye etti.