Güncelleme Tarihi:
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Avrupa Birliği (AB) ile Birleşik Krallık arasında sağlanacak anlaşmaya paralel biçimde, Türkiye ile Birleşik Krallık arasında da bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması yönünde Birleşik Krallık makamlarıyla çalışmaların olumlu ilerlediğini belirterek, "Hatta belli bir noktaya ulaşmış durumdayız." dedi.
Bakan Pekcan, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneğince (TÜSİAD) düzenlenen "Küresel Tedarik Zincirlerinin Yeniden Yapılanması" konulu webinara katıldı.
Dünya ekonomisinde küresel değer zincirlerinin trendinin değişmesi veya en azından dönüşmesi ihtimaliyle karşı karşıya olduğunu ifade eden Pekcan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının bu ihtimalin belirlenmesinde tetikleyici rol üstlendiğini söyledi.
Pekcan, salgının, modern dünyada eşine az rastlanmış ölçüde ekonomik şoklara ve daralmaya yol açtığına işaret ederek, bunun hem arz hem de talepte gerçekleştiğini, finansal piyasalarda da ciddi dalgalanmaların kaydedildiğini bildirdi.
Kovid-19 krizinin, küresel değer zincirlerinin işleyişindeki derin fay hatlarını harekete geçirdiğine dikkati çeken Pekcan, küresel şirketler ve onların farklı kıtalarda yer alan tedarikçileri arasındaki karşılıklı yüksek bağımlılık modelinde kırılmalar oluştuğunu yarattığını dile getirdi.
Pekcan, özellikle salgının ilk dönemlerinde tedarik zincirlerindeki aksamaların küresel firmalar tarafından yeni tedarik ağları arayışı için de bir başlangıç oluşturduğunu vurgulayarak, "Bu, Çin'e alternatif üretim üsleri yaratılması çalışmalarının hızlanmasına yol açmıştır. Bu çerçeveden bakıldığında yeni arayışların bir neticesi olarak, önümüzdeki dönemde, küresel değer ve tedarik zincirlerinde hissedilebilir ve gözle görülebilir değişimleri yaşamamız şaşırtıcı olmayacak." diye konuştu.
Bakan Pekcan, küresel değer zincirlerindeki dönüşümü konuşmanın tek sebebinin salgın olmadığını, Endüstri 4.0 olarak başlayan trendle dönüşümün temellerinin atılmaya başlandığını, özellikle otomasyon alanında yeniliklerin üretimde düşük vasıflı iş gücüne bağımlılığı azaltabilecek nitelikte olduğunu kaydetti.
Düşük vasıflı iş gücüne bağımlığın azalmasının da üretim süreçlerinin dağınık küresel ölçekli yapısından daha bütünleşik bölgesel ölçekli bir yapıya dönüşmesini teşvik edebilecek nitelikte olduğunu ifade eden Pekcan, "Dolayısıyla aslında Endüstri 4.0 ile başlayan üretimde bölgesel yoğunlaşma sürecinin, ticaret savaşları ve korumacılık önlemleriyle beraber tetiklenmesi, pandemi şokuyla birlikte hız kazanmış olabileceği yönünde bir değerlendirmede bulunmak mümkün." ifadelerini kullandı.
"BLOKLAŞMA VE KAMPLAŞMA GİBİ SÜREÇLERE TARAFTAR DEĞİLİZ"
Bakan Pekcan, özellikle ABD ve Avrupa Birliği'ndeki (AB) üreticilerde tedarikçilerin yurt içi veya yakın bölgelere alınmasına yönelik çalışmalar başlatılmasına ve yerelleşmenin artırılmasına yönelik bir eğilim oluştuğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Hatta bunun da bir yan etkisi olarak, bölgesel bloklaşmanın artabileceği, liberal ticaret politikalarının yerini korumacılığın, ülkeler arası iş birliğinin yerini ise bölgeselleşmenin ve milliyetçiliğin alacağı 'adalaşma' dönemine girdiğimiz bile bazı uluslararası çalışmalarda dile getirilmeye başladı. Tedarik mesafelerinin ve sürelerinin kısalması, tedarikçi sayılarının artırılması, tedariklerin daha sık ve daha küçük partiler halinde yapılması, tedarik zincirlerinde bölgesel yeni ağlar kurulması, yeni tedarik zinciri ağlarına yönelik olarak yeni ticaret ve gümrük birliği alanları oluşturulması öne çıkabilecek eğilimler arasında değerlendirilmektedir. Küresel ticaretteki korumacılık maalesef yeni bir konu değil. Pandemi öncesinde, özellikle 2018 yılından itibaren ABD-Çin-AB eksenli başlayan ve küresel ekonomiyi kıskacına alan korumacılık trendi bugün de artarak etkilerini sürdürüyor. Biz Türkiye olarak her zaman adil rekabet şartları ve kurallara dayalı serbest ticaretten yana olduk. Çünkü biz kendimize ve rekabet gücümüze güveniyoruz. Dolayısıyla bloklaşma ve bloklar arası kamplaşma gibi süreçlere genel itibarıyla taraftar değiliz ancak elbette tüm bu senaryoları iyi irdeliyoruz ve pozisyonumuzu bu yönde alıyoruz."
"TİCARİ DİPLOMASİ FAALİYETLERİNİ DE ETKİNLİKLE SÜRDÜRÜYORUZ"
Pekcan, bölgesel ölçekte bakıldığında bugün Türkiye’nin, AB başta olmak üzere, komşu ve çevre ülkelerle güçlü bir yasal iş birliği altyapısının, derinleşmiş ekonomik ve ticari ilişkilerinin bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bölgemizdeki ticaret ortaklarımızla bu ilişkilerimizi yasal, teknik ve fiili olarak daha da ileri noktalara taşımak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu konuda ticari diplomasi faaliyetlerimize de Bakanlık olarak ara vermeden devam ediyoruz. Göreve gelişimden itibaren 164 ikili görüşme gerçekleştirdik, bunların 72'si muhataplarımızla yüz yüze oldu. Bu dönemde hem AB ile Gümrük Birliğinin güncellenmesi hem de çelik sektöründe uygulanan korumacılık önlemleri başta olmak üzere Bakanlık olarak 44 görüşme gerçekleştirdik, bunun 32'sini ben muhataplarımla yaptım. Bu süreçte İstişare Kurulu üyelerimiz yakinen biliyorlar, biz sivil toplum kuruluşlarımızı Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi için aktif rol oynamaya davet ediyoruz. Çünkü artık AB iş dünyasının da en az Türk iş dünyası kadar Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesine ihtiyacı var. 25 yılını doldurmuş ve geçici olarak düzenlenmiş anlaşma üzerinde konuşuyoruz, artık bu pandemi sürecinde de ön plana çıkan dijitalleşme, e-ticaret, servis ve hizmet, kamu alımlarını, tarım ürünlerini kapsamamaktadır. Bu anlaşmanın güncellenmesi her iki tarafın iş dünyasının da faydasınadır."
Bakan Pekcan, AB ve bölgesel ortaklar olmak üzere ticari diplomasi faaliyetlerini de etkinlikle sürdüklerine işaret ederek, "AB ile Birleşik Krallık arasında sağlanacak anlaşmaya paralel bir biçimde ülkemiz ile Birleşik Krallık arasında bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalanması yönünde Birleşik Krallık makamları ile çalışmalarımız olumlu biçimde ilerliyor. Hatta belli bir noktaya ulaşmış durumdayız. Sadece AB ile Birleşik Krallık arasındaki anlaşma sürecinin gecikmesi bizim onlara paralel anlaşma yürüttüğümüz için bu gecikmeye neden olmaktadır. Yine 'Küresel Değer Zincirleri' bağlamında önemli konular olan AB Yeşil Mutabakatı Stratejisi'ni ve AB Tedarik Zinciri yasal düzenlemelerini yakından takip ettiğimizi ve bu konular üzerinde çalıştığımızı da belirtmek isterim." dedi.
"TÜRKİYE'NİN BİR FIRSAT DALGASI YAŞAYABİLME POTANSİYELİ MEVCUT"
Bakan Pekcan, küresel değer zincirlerinin dönüşüm sürecinde Türkiye'nin avantajlarına da dikkati çekerek, ülkenin elinin güçlü olduğu söyledi. Dünya genelinde yapılan birçok çalışma ve anketin Türkiye'nin "yeni normal" olarak adlandırılan dönemde alternatif tedarikçi adayı ülkelerden biri olma potansiyeline sahip bulunduğunu gösterdiğini vurgulayan Pekcan, alternatif arayışları çerçevesinde Türkiye'nin, potansiyel olarak, daha avantajlı konuma geçebilecek ülkelerin başında geldiğini bildirdi.
Çin'in Bir Kuşak Bir Yol Projesi kapsamında özellikle lojistik konusunda attığı adımları da göz ardı etmemek gerektiğini ifade eden Pekcan, bu konuda hızla adımlar atacaklarını, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile koordinasyon halinde sadece kara yolu kotalarına bağlı kalarak değil, hem demir yolu hem de Ro-Ro taşımacılığının ön plana çıkması ve ticaret ortaklıklarının yoğun olduğu ülkelerde Türkiye lojistik merkezlerinin kurulması yönünde çalışmalarının devam ettiğini anlattı.
Pekcan, Türkiye'nin bu avantajın üstüne yeni yatırımlar ve yeni ticari ortaklıkları içeren bir fırsat dalgası yaşayabilme potansiyelinin mevcut olduğunu belirterek, "Türkiye’nin bu fırsat dalgasını içselleştirebilecek kapasitesi var." diye konuştu.
Bakanlık olarak dijital ekonomiye adaptasyon konusuna büyük önem verdiklerini vurgulayan Pekcan, bu doğrultuda yürüttükleri çalışmalara değindi.
Pekcan, salgın döneminde "e-Ticaret Olarak KOBİ'lerin Yanındayız" kampanyasını başlattıklarını hatırlatarak, "135 bin KOBİ'miz bu kampanyadan yararlandı 7 bin ilave iş gücü yarattık ve 3 bin 761 KOBİ'miz e-ticaretle tanıştı ve 1,2 milyar lira erken ödeme gerçekleştirildi." ifadelerini kullandı.
Bakanlık projelerinin yanı sıra Türkiye'nin küresel tedarik zincirleri alanında ön sıralarda yer alabilmesi için başlatılan bir projeye de dikkati çeken Pekcan, "Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve özel sektör temsilcilerinin katılımlarıyla toplantılar gerçekleştiriyoruz. Çalışmaları yürütmek üzere bakanlar düzeyinde 'Yönlendirme Komitesi' bir de 'Program Ofisi' oluşturduk. Bu sürecin önümüzdeki günlerde Bakanlığımızın katkılarıyla daha da kurumsal bir hale geleceğini öngörüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.