Güncelleme Tarihi:
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, "6,2 milyar metreküp suyu biz arıtıyor, içilebilecek hale getiriyor, sisteme veriyoruz. Ama burada 2,1 milyar metreküpü kayıp ve kaçak olarak kullanılmadan yok oluyor. Nüfusumuzun yüzde 25’i kadar ilave bir nüfusa içme ve kullanma suyuyla ilgili gerekli tedbirler alınırsa, bu suyu da vatandaşlarımızın istifadesine sunabiliriz" dedi.
Bakan Kirişci, Küresel Çevre Fonu (GEF) 7. Dönemi Tarım ve Orman Bakanlığı ile FAO Ortak Projelerinin Tanıtım Toplantısı'na katıldı. Burada bir konuşma gerçekleştiren Kirişci, artık herkesin iklim değişikliğini kabul eder hale geldiğini söyleyerek, "Dün ve önceki gün Ankara'da yağan kar, Şubat ayında yağan kardır. Halbuki biz Ekim, Kasım, Aralık ve Ocak ayını kurak geçirdik. Kuraklık var, ama bir taraftan da yağışların düzensizliği var. Bu da bir başka tehlikeyi, taşkınları, selleri ve insan hayatını, çevreyi olumsuz etkileyen gelişmeleri beraberinde getiriyor. Dolayısıyla olay tek başına bir kuraklıkla kalmıyor" diye konuştu.
İnsanların çevre dostu adımlar atması ve iklim değişikliğinin etkisini azaltacak uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Kirişci, "İklimden en çok etkilenen tarım sektörünün kendisidir. Tarım dediğimiz şey de insanların beslenme, barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarının karşılandığı bir alandır ve bu alanda bir zincir kırılması, gerek üretimde gerekse tedarikte bir zincir kırılması veyahut da girdiler noktasında bir eksikliğin, noksanlığın yaşanması bütün dünyayı panik etmektedir" ifadelerini kullandı.
Kirişci, 8,5 milyon hektar arazinin üçte birinden fazlasını basınçlı yolla suladıklarını dile getirerek, "Bütün konsantre olduğumuz, yoğun ulaştığımız buradaki basınçlı sulama sistemlerinin daha da yaygınlaştırılması" şeklinde konuştu.
"2,1 MİLYAR METREKÜP SUYU VATANDAŞLARIN İSTİFADESİNE SUNABİLİRİZ"
Evlerde, iş yerlerinde ve çeşmelerde akıtılan sular konusunda hassasiyetle durulması gerektiğini vurgulayan Kirişci, şunları kaydetti:
"6,2 milyar metreküp suyu biz arıtıyor, içilebilecek hale getiriyoruz, sisteme veriyoruz. Ama burada 2,1 milyar metreküpü kayıp ve kaçak olarak kullanılmadan yok oluyor. Bu asla bizim görmezden geleceğimiz bir husus değil. Eğer biz 85 milyon nüfus için öngörürsek neredeyse nüfusumuzun yüzde 25’i kadar ilave bir nüfusa içme ve kullanma suyuyla ilgili gerekli tedbirler alınırsa, bu suyu da vatandaşlarımızın istifadesine sunabiliriz. Bu suyun yüzde 75’i gri su olarak evlerimizden kanalizasyonlara karışmakta. Bu da eğer biz belirli evimizin ve iş yerimizin içerisindeki belirli musluklardan bu suların gri su olarak akıtılmasını sağlayabilirsek, orada da bir başka tasarrufu elde etmiş olacağız."
"SU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZI EN ETKİN ŞEKİLDE YÜRÜTECEĞİZ"
Kirişci, sanayide su verimliliğinin önemine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Bizim iş insanlarımız, organize sanayi bölgelerimiz bu konularda daha yoğun çalışmak durumunda. Biz biliyoruz ki burada da bir yüzde ellilik, bir tasarruf rahatlıkla sağlanabilir. Bunların hepsi yapılmış olsa bile Türkiye su stresi altında olan bir ülke iken Allah göstermesin su fakiri bir ülke olmaya doğru kayabilir. O nedenle nasıl olsa tedbirler alındı değil, suyu varken israf etmeye devam edersek bu çok yanlış bir şey olur. Diyoruz ki ‘Varken israf etme. Su kaybına neden olma'. Su ile ilgili çalışmalarımızı en etkin şekilde yürüteceğiz."
250 HEKTAR ORMANLIK ALANDA RESTORASYON ÇALIŞMALARI, EROZYON KONTROLÜ YAPILACAK
Toplantı çerçevesinde, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) arasında 3 yeni proje gerçekleştirilecek. Bu doğrultuda, "Gediz Havzasında Sürdürülebilir ve Entegre Su Kaynakları Yönetimi Projesi" ile 250 hektar ormanlık alanda restorasyon çalışmaları ve erozyon kontrolü yapılacak. 100 hektar tarımsal alandaysa toprak iyileştirme ve mera alanı restorasyonu çalışmaları yürütülecek.
"Gediz Nehir Havza Yönetim Planı" çerçevesinde ise belirlenmiş potansiyel alanlarda yapay besleme projelerinin hazırlanması planlanırken, belirlenen tamamlayıcı tedbirlerin gerçekleştirilmesine yönelik adımlar atılacak.
"Kaz Dağlarında Orman Peyzajının Sürdürülebilir Yönetimi ve Biyolojik Çeşitliliğin Korunmasının Güçlendirilmesi" projesi çerçevesinde yaklaşık 185 bin hektarlık proje alanında Kaz Dağları Milli Parkı başta olmak üzere Darıdere ve Ayazmapınarı Tabiat Parkı ile birlikte 25 orman alt bölgesi bulunuyor.
Projede, korunan alan yönetiminin daha etkin hale getirilmesi için yerel paydaşların geçim ihtiyaçlarını ve ayrıca başka yararlarını da dikkate alan detaylı bir planlama ve uygulama süreci gerçekleştirilecek.