Güncelleme Tarihi:
HAZİNE ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından bu yıl 5’incisi düzenlenen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nde konuştu. Güçlü kamu maliyesinin makroekonomik istikrarın en önemli dayanaklarından biri olmaya devam edeceğini Elvan, “Enflasyon cephesindeyse, maalesef arzuladığımız seviyede değiliz. Küresel konjonktür ve yurtiçi görünüm, enflasyonla mücadelede son derece dikkatli olmamız gerektiğini ortaya koyuyor.
Her zaman altını çizdiğim üzere, biz özel sektör öncülüğünde, dengeli, sürdürülebilir, rekabetçi, istihdam ve çevre dostu bir büyümeden yanayız” ifadelerini kullandı.
RİSK PRİMİ DÜŞECEKTİR
Hedeflenen büyümeyi sürekli kılmanın ön koşulunun fiyat istikrarından geçtiğini vurgulayan Elvan, şunları kaydetti: “Karşımızdaki enflasyonun, arz ve talep kaynaklı sebeplerinin yanında, fiyatlama davranışları ve bekleyişler kanalıyla da bozulan bir yapısı var. Her bir kök nedene karşı uygulanacak politika seti de farklılaşmak durumunda. Dolayısıyla her bir kurumun, kendi görev alanı kapsamında üzerine düşeni yerine getirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Biz Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak, enflasyonla mücadele kararlılığımızı çok net bir biçimde gösteriyoruz. Yönetilen ve yönlendirilen fiyatların yanında, iç talep gelişmelerini de çok yakından takip ediyor, gerektiğinde makro ihtiyati tedbirleri gecikmeden alıyoruz. Şunu çok net ifade edeyim. Enflasyonla mücadeleyi kararlı ve bütüncül bir anlayışla sürdürdüğümüz ölçüde, döviz kuru istikrara kavuşacak ve ülke risk primimiz düşecektir. Bu sayede uzun vadeli faiz oranları da gerileyecek ve yatırımlar için öngörülebilirlik ufku artacaktır.”
YÜKSEK İDEALLERİ VAR
Türkiye’nin yüksek hedefleri, idealleri olan bir ülke olduğunu vurgulayarak, sanayi altyapısı, girişimcisi, dinamik nüfusu ve şoklara direnç gösterme kabiliyetiyle çok ciddi potansiyele sahip olduğunu, bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek ve güçlü bir kalkınmayı sürekli kılmak için, büyümenin finansman kalitesinin önem kazandığını aktaran Elvan, bu noktada, reel sektörün finansman ihtiyacının, para piyasaları ile sermaye piyasaları arasında dengeli bir şekilde dağılması gerektiğini belirtti. Elvan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Gelişmiş ülkelerin finansal sektöründe, sermaye piyasalarının payı yüzde 50’nin üzerindeyken Türkiye’de bu oran maalesef yüzde 10’un altında. Buradan hareketle, sermaye piyasalarının derinleştirilmesi önceliklerimiz arasında yer alıyor. Biz her türlü ihtiyaca cevap verebilecek bir ürün yelpazesi geliştirmenin gayreti içindeyiz.”
‘TASARRUFLARI ARTTIRMAK İÇİN ADIMLAR ATACAĞIZ’
LÜTFİ Elvan, hisse senetlerini elde tutma sürelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Borsa İstanbul’un işlem hacmi açısından da küresel ölçekte oldukça iyi bir konumda olduğuna işaret eden Elvan, şunları kaydetti: “Örneğin 2020 rakamlarına göre, ülkemiz milli gelire oranla işlem hacmi sıralamasında Kore, ABD ve Çin’in ardından 4. sırada geliyor. Bu veri borsamızın oldukça likit olduğunu gösteriyor. Ancak, burada temel sorun Borsa İstanbul’da ortalama pay elde tutma sürelerinin yerli yatırımcılarda 18 güne kadar düşmüş olmasıdır. Sağlıklı kararlar verebilmenin ön koşulları, temel finansal eğitim düzeyine sahip olmaktan ve orta vadeli bakış açısıyla hareket edebilmekten geçiyor. Ben bu noktada finansal eğitim ve yatırımcılara güven verecek uygulamalarla, yatırımcıların daha sağlıklı kararlar verebileceğini düşünüyorum. Bu kapsamda Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğine ve özellikle aracı kurumlara büyük sorumluluklar düşüyor. Malumunuz sermaye piyasalarının gelişimi açısından, yurtiçi tasarruflar kilit rol oynuyor. Bu ihtiyaçtan hareketle, kamu tarafı olarak yurtiçi tasarrufları artırmak amacıyla önemli adımlar attık, atmaya da devam edeceğiz.”
‘YATIRIMCILARIN İLGİSİNİ ÇEKER’
YILBAŞINDAN bugüne toplam 19.5 milyar liralık 46 halka arz işlemi tamamlandığını, SPK tarafından onaylanan toplam halka arz sayısının 49’a ulaştığını anımsatan Lütfi Elvan, önceki 7 yılda yapılan toplam halka arz sayısının 47 olduğunu, yani yılda yaklaşık ortalama 7 şirketin halka arz edildiğini hatırlattı. Bakan Elvan, halka arzların coğrafi dağılımını da memnuniyet verici olarak nitelendirdi. Özelleştirme uygulamalarına da değinen Elvan, “Borsaya kote olmayan kamu şirketlerinin, sermaye piyasalarına katılmasının önemli bir adım olacağına inanıyorum. Stratejik öneme sahip bu şirketlerin, yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Kamu tarafı olarak önümüzdeki dönemde özelleştirme uygulamalarımızda halka arz yöntemini kullanmayı planlıyoruz” dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VURGUSU
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN küresel gündemin en önemli başlıklarından birini oluşturduğuna dikkati çeken Lütfi Elvan, uluslararası kuruluşlar, çok taraflı kalkınma ve yatırım bankaları, emeklilik ve yatırım fonları gibi finansman imkanı sağlayan kuruluşların, iklim değişikliği konusunda artan bir hassasiyetle hareket ettiklerinden bahsetti. Finansmana erişimin bir anlamda, iklim değişikliğine yönelik uygulanan politikalara bağlı olmaya başladığına dikkati çeken Elvan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karbon ayak izini azaltan, çevreyi koruyan ve toplumsal gelişmeye yönelik projeler daha fazla talep görüyor. Bu gibi projelerin finansmanında, sermaye piyasalarına da kayda değer bir görev düşüyor. ESG diye adlandırılan Çevresel, Sosyal ve Yönetişim piyasası çok hızlı bir büyüme performansı gösteriyor. Küresel ESG tahvil piyasasında, bu yılın ilk 9 ayında yaklaşık 780 milyar dolarlık işlem gerçekleştirildi. Bu tutar, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 50’lik bir artışa tekabül ediyor.”