Güncelleme Tarihi:
Çelik'in yeniden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olmasının ardından bakanlığın yakın döneme ilişkin gündemi de şekillenmeye başladı.
Sosyal diyalog ve sosyal taraflarla işbirliğine önem veren Çelik, bu doğrultuda bir süredir sendikalar ile bakanlık arasında gerilime neden olan toplu sözleşme yapabilecek sendikaların tespitinde Sosyal Güvenlik Kurumu istatistiklerinin esas alınmasına ilişkin uygulamanın yürürlüğünün yıl sonuna kadar ertelenmesi için devreye girdi. Böylece çok sayıda sendikanın toplu sözleşme yetkisini kaybetmesinin önüne geçilmiş olacak.
Çelik'in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ilk günlerinde, yaklaşık 7 aydır yürütülen kamu toplu iş sözleşmesi görüşmeleri de anlaşmayla sonuçlandı. Yaklaşık 230 bin işçiyi kapsayan görüşmelerde ilk imza Türk-İş ile atıldı. Kamu işveren heyeti, pazartesi günü saat 10.00'da da Hak-İş ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında bir araya gelecek. Bu görüşmenin ardından, Türk-İş ile imzalanan protokol doğrultusunda Hak-İş'in kamuda çalışan yaklaşık 30 bin üyesini kapsayan çerçeve protokolün imzalanması bekleniyor.
Bakanlığın kısa vadede hayata geçirmeyi planladığı yasal düzenlemeler ise 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'na ilişkin değişiklikler olacak.
Bakan Çelik'in başkanlığında daha önce sosyal taraflarla tartışılıp belli bir noktaya getirilen çalışmaların sonuçlandırılarak yasalaştırılması hedefleniyor. Bu amaçla bakanlık, işçi ve işveren temsilcileri Üçlü Danışma Kurulu'nda ağustos ayında iki kez bir araya gelecek.
Yapılacak çalışmalar sonunda 12 Eylül askeri müdahalesinin ardından yürürlüğe giren ve kapsamlı bir değişikliğe uğramayan 2821 ve 2822 sayılı yasalarla düzenlenen sendikal hakların ILO normları ve AB standartlarına çekilmesi amaçlanıyor.
Bu çerçevede yüzde 10'luk iş kolu barajının düşürülmesi konusunda bir uzlaşma sağlanmış durumda. Barajın yüzde 1 gibi sembolik bir düzeye çekilmesi seçenekler arasında bulunuyor. Sendikaya üyelik ve istifada aranan noter şartının kaldırılması da uzlaşılan bir diğer konu. Böylelikle örgütlenme önündeki yüklü maliyet engelinin ortadan kaldırılması amaçlanıyor. Bu konuda ise noter şartının sadece istifa durumunda kalması ve böylece sık sık istifaların yaşanmasının engellenmesi gibi alternatif bir öneri bulunuyor.
Ayrıca sendikaların iç işleyişinin kendi tüzüklerine bırakılması, grev yasaklarının sınırlandırılması gibi prensipler yapılacak çalışmalar sonunda söz konusu kanunlara yansıtılacak.
TÜM ÇALIŞANLARA İŞ GÜVENLİĞİ
Bakanlığın gündemindeki bir diğer konu da Çelik'in daha önceki bakanlığı döneminde de üzerinde çalışılan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası olacak. Bu çalışma sonunda Türkiye'de ilk kez iş sağlığı ve güvenliği konusunda özel bir yasa yapılması amaçlanıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, daha önce çalışan sayısı, kamu-özel ayrımı olamaksızın bütün iş yerlerinde ve işlerde uygulanmak üzere İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarı Taslağı hazırlamıştı.
Taslağa göre kanun, çalışanların sağlık ve güvenliklerinin korunması, mesleki risklerin önlenmesi, risk ve kaza faktörlerinin ortadan kaldırılması ile iş yerlerinde sağlık ve güvenlik şartlarının sürekli olarak iyileştirilmesi için alınacak önlemler ve bu konulardaki görev, yetki, yükümlülük ve sorumlulukları düzenlemeyi amaçlıyor. Buna göre, kanun hükümleri; endüstriyel, tarımsal, ticari, idari, eğitsel, kültürel ve benzeri faaliyetlerin yapıldığı, resmi ve özel sektöre ait bütün iş yerlerine ve işlere faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacak.
İşveren, işle ilgili her konuda çalışanların sağlık ve güvenliğini korumakla yükümlü olacak.
İşveren, ciddi ve yakın tehlike durumunun devam ettiği çalışma şartlarında, zorunlu kalınması halinde gerekli donanıma sahip ve özel olarak görevlendirilen kişiler hariç, çalışanlardan çalışmaya devam etmelerini isteyemeyecek. Ciddi, yakın ve önlenemeyen tehlike durumunda iş yerini veya tehlikeli bölgeyi terk eden çalışanların bu davranışları nedeniyle hakları kısıtlanamayacak.
İşveren, iş sağlığı ve güvenliği konusunda özel görevi bulunan çalışanların veya iş sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcilerinin görüşlerini alacak.
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler ve diğer hassas risk grupları, özellikle bunları etkileyen tehlikelere karşı korunacak.
Bakanlık, İstanbul'da yapılacak Dünya İş Sağlığı Güvenliği Kongresi'ne ilişkin hazırlıkları da yoğun bir şekilde sürdürüyor. Sosyal tarafların kongreye katkı ve katılımlarını önemseyen bakanlık, kongrenin hem öncesinde, 7 Eylülde sosyal taraflarla görüş alışverişinde bulunacak.
İşsizlikle mücadele de bakanlığın önemli gündem maddelerinden birini oluşturacak. İşsizliğin aynı zamanda bir mesleksizlik sorunu olduğundan hareketle bakanlık, mesleki eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesine yönelik çalışmaları yoğunlaştıracak.