Güncelleme Tarihi:
Yargıtay 7. Ceza Dairesindeki duruşmaya, Merkez Yatırım firması yönetim kurulu üyesi Bahattin Uzan, bankanın o dönemdeki yöneticilerinden Tacettin Pak ve Yeşim Öztürk ile avukatlarının yanı sıra diğer sanıkların avukatları katıldılar.
Dönemin İmar Bankası Genel Müdürü tutuklu sanık Hilmi Başaran'ın avukatı Şeref Dede, İstanbul 8. Ağır Ceza mahkemesinin “olağanüstü koşullarda, hukuki olmayan delillere dayanarak yargılama yaptığını” iddia etti. Başaran'ın üzerine atılı “zimmet”, “suç işlemek için oluşturulan teşekkülün üyesi olma” ve ”düzenleyici tedbirleri alma talimatlarını yerine getirmeme” yönündeki suçları işlediğine dair herhangi bir sanığın beyanı bulunmadığını ifade eden Dede, müvekkiline yönelik somut anlatımlar içeren suçlamalar da bulunmadığını savundu.
İmar Bankası ile ilgili tek gerçeğin, bankanın zarar etmesi nedeniyle mevduatların düşük gösterilmesi sonucu ortaya çıkan açık olduğunu anlatan Dede, bu farkın “zimmet” olarak nitelenemeyeceğini savundu.
Başaran'ın üzerine atılı suçların unsurlarının oluşmadığını savunan Dede, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi kararının usul ve esastan bozulmasına ve 4 yıldır tutuklu olan müvekkilinin tahliyesine karar verilmesini istedi.
Dede, “Başaran'ın mahkum olmasının tek nedeni Kemal, Yavuz ve Hakan Uzan'ın bulunamamasıdır. Huzurda yargılanan genel müdür bulunduğuna göre o cezalandırılmıştır” dedi.
BAHATTİN UZAN'DAN AĞLAMAKLI SAVUNMA
Bahattin Uzan da savunmasında, İmar Bankasında herhangi bir görev almadığını, kendisine ücret ödenmediğini ifade etti. Uzan, 37 yıldır inşaat mühendisliği yaptığını, önemli projelere imza attığını belirterek, bankadan kendisine kaynak aktarılmadığını, kredi verilmediğini söyledi.
Olaylardan sorumlu tutulmasının “büyük bir adli hata” olduğunu dile getiren Uzan, savunmasının sonunda ağlamalı ses tonuyla “Vergi usulsüzlüğü davasında sanık bile değilken bana ceza verildi. İmar Bankası davasında ben niye sorumlu tutuluyorum? Suçsuzum. Kararın bozulmasını istiyorum” diye konuştu.
Uzan'ın avukatı da müvekkilinin bankanın muhasebe programını yapan Merkez Yatırım firmasının yönetim kurulu üyesi olduğunu, ancak olaylarla herhangi bir hukuki bağının bulunmadığını savundu. Yargılama sonunda verilen kararın yasal olmayan delillere dayandığını öne süren Uzan'ın avukatı, müvekkilinin mahkumiyet gerekçesinin Kemal Uzan'ın kardeşi olmasına ve Merkez Yatırım firması yöneticisi olmasına bağlanmasının “suçun şahsiliği” ilkesine aykırı olduğunu savundu.
Dönemin Genel Müdür Yardımcısı Tacettin Pak da üzerlerine atılı suçu işlemeye elverişli konumda olmadığını, mali konularda yetkisinin bulunmadığını söyledi. İddianamede ve yargılama sürecinde “zimmet” suçunu işlediğine dair somut bir suçlama yöneltilmediğini anlatan Pak, usulsüz hazine bono satışı hakkında da bilgisi olmadığını ifade etti.
“EVLERE TEMİZLİĞE GİDERDİM...”
Dönemin mali kontrol müdürü Yeşim Öztürk de bankaya 1992 yılında sınavla memur olarak girdiğini belirtti ve hiçbir zaman üst düzey yönetimde yer almadığını söyledi. Görev yaptığı dönemde şubelerin ihtiyaçlarını yönetime ilettiğini anlatan Öztürk, mali konularda sorumluluk almadığını anlattı.
Öztürk, beraat eden diğer sanıklardan farklı hukuki konumda olmadığını ifade ederek, ağlamalı şekilde şunları söyledi:
“Kendim ve eşimin tüm birikimlerini İmar Bankasına yatırmıştık. Ben suç işlemedim. Savunmalarım bile aleyhime değerlendirildi. Dürüst çalışmak pişmanlık gerektirmez. Bu hale gelmek üzücü. Bilsem, İmar Bankasında çalışacağıma evlere temizliğe gitmeye razı olurdum.”
Öztürk'ün avukatı, müvekkiline yüklenen suçların maddi unsurlarının oluşmadığını savundu ve aynı konumda olan diğer sanıklar gibi beraat kararı verilmesi gerektiğini ileri sürdü.
Merkez Yatırım Genel Müdürü Mustafa Akar'ın avukatı da kararın usul ve esastan bozulmasını talep etti. Mahkeme heyeti, savunmaların tamamlanmasının ardından duruşmayı erteledi.
SANIKLARA VERİLEN CEZALAR
İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Hilmi Başaran, Bahattin Uzan, Mustafa Akar, Yeşim Öztürk ve Tacettin Pak'ın, “Kemal Uzan tarafından kurulan suç örgütüne, görevli bulundukları şirketlerdeki konumlarını kullanmak suretiyle üye oldukları” sonucuna varmıştı.
Başaran, Bahattin Uzan, Mustafa Akar, Yeşim Öztürk ve Tacettin Pak, “suç işlemek amacıyla kurulan suç örgütüne üye olmak” suçundan 1 yıl 8'er ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Başaran, “düzeltici, iyileştirici ve kısıtlayıcı önlemleri almamak suretiyle talimatlara aykırı davranmak” suçundan 3 yıl 4 ay hapis ve 2 milyar 732 milyon 355 bin 166 YTL adli para cezasının yanı sıra Bankacılık Kanunu'nun ”zimmet” suçunu düzenleyen 160. maddesi uyarınca 17 yıl 6 ay hapis ve 21 milyar 247 milyon 261 bin 415 YTL adli para cezasına mahkum olmuştu.
Bahattin Uzan ile Mustafa Akar, “ihtilasen ve zincirleme zimmet” suçundan 15 yıl 6 ay 20'şer gün hapis ve 19 milyar 426 milyon 377 bin 822 YTL adli para cezasına çarptırılmıştı.
Yeşim Öztürk, “ihtilasen ve zincirleme zimmet” suçundan 14 yıl 7 ay hapis ve 19 milyar 426 milyon 377 bin 822 YTL adli para cezasına, Tacettin Pak da aynı suçtan 13 yıl 5 ay 10 gün hapis ve 1 milyar 820 milyon 883 bin 587 YTL adli para cezasına mahkum olmuştu.
İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi, bankada oluşan zararın sanıklara ödettirilmesine karar vermişti. Kemal Uzan, Yavuz Uzan ve Murat Hakan Uzan haklarında çıkarılan gıyabi tutuklama müzekkeresi infaz edilemediğinden bu sanıklar hakkındaki dava dosyasını ayıran yerel mahkeme, diğer sanıkların beraatine karar vermişti.