Hazırlayan: Süleyman DEMİRKAN
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2006 00:00
Prim ödeyemeyenler hiç sağlık hizmeti alamayacaklar mı? Bu yasayla Sosyal Devlet kavramı tarihe mi karışıyor?
- SSK ve Emekli Sandığı kapsamındaki yurttaşlarımızın sağlık primini ödeme sorumluluğunun işverenlere ait olması nedeniyle, prim borcunun ödenmemesi sağlık yardımının verilmesine engel oluşturmuyor. Ancak, mevcut Bağ-Kur’lu yurttaşlarımız hem sigortalı, hem de işveren pozisyonunda. Bu nedenle prim borcunun ödenmesi önem taşıyor.
GSS uygulaması bu sorun tamamen çözemese de, mevcut sisteme göre Bağ-Kur’lu yurttaşlarımız açısından önemli iyileştirmeler getiriyor. Bağımsız çalışan kişiler prim borcunu ödememiş olsalar dahi;
18 yaşını doldurmamış olan kişilerde
Tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişilerde,
Acil hallerde,
İş kazası ile meslek hastalığı hallerinde,
Bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklarda,
Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinde,
Afet ve savaş halinde, Grev ve lokavt halinde hiçbir koşul aranmaksızın sağlık hizmetleri GSS’ce karşılanmaya devam edilecek. Bir başka ifadeyle, mevcut sisteme kıyasla GSS bağımsız çalışan yurttaşlarımızın sağlık hizmetine erişimini önemli ölçüde iyileştiriyor.
Demek ki, Yasa sisteme çağdaş bir disiplin getirmeye çalışırken, ileri sürüldüğü gibi,
’Sosyal Devlet’ ilkesini gözardı etmiyor.
Sağlık hizmeti ile prim tutarı arasında ilişki yokParası olan parası kadar sağlık hizmeti alacak, olmayan ölecek veya süründürülecek deniyor. Bu savı nasıl yanıtlayacaksınız?
- Yasada yer alan hükmün tam tersi bir diğer iddia da bu. GSS ile birlikte sağlık hizmetlerinin paralı olacağı doğru değil. Tüm vatandaşlar GSS kapsamında sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanacak. Tasarının yine 62’nci maddesi ile kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamayacağı açıkça yer alıyor.
Yasanın ve sosyal sağlık sigortacılığının en temel ilkesi, kişilerin gelirine göre prim alınması, ancak sağlık yardımlarının kişilerin ihtiyacına göre verilmesi. Sonuçta GSS, çok kazananın az kazananı, sağlıklı olanların hasta olanları, çalışanların emeklileri, bekar olanların evli ve çocuklu olanları sübvanse ettiği, gelirin yeniden adil bir şekilde paylaştırıldığı
’Sosyal Devlet’in en temel araçlarından biri.
Çiftçi sattığı üründen kesinti ödemeyecekÇiftçiden, prim borçlarına karşılık, sattıkları tarımsal ürün bedellerinden yüzde 1-3 oranında kesinti mi yapılacak?
- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nda kesinlikle böyle bir hüküm bulunmuyor. Bu eleştirilere biz de şaşırıyoruz.
Sağlık hakkı ilk kez güvenceye kavuşuyorBu yasanın sağlığın temel hak olmaktan çıkartacağı da öne sürülüyor...
- Bu iddianın tam tersine Anayasamızın 56’ncı maddesinde yer alan sağlık hakkı ilk kez bu yasa ile güvenceye kavuşturuluyor. Tasarının 62’inci maddesi ile sağlık hizmetlerinden yararlanmak kişilere bir hak olarak tanınıyor. Kurum’a ise finansmanını sağlamak bir yükümlülük olarak getiriliyor. Temel hak kavramı yerli yerine oturtulmaya çalışılıyor.
Emekli aylığı ancak 35 yıl sonra AB ortalamasını bulacakYASA ile ülkemizde uygulanan aylık bağlama oranları, ancak 2041 yılında diğer ülkelerde şu anda uygulanan ortalama oranlara getirilebilecek. Aylık bağlama oranı düşünce, aylıkların da düşeceği sonucuna varılıyor. Ancak, bağlanan aylığın miktarını sadece aylık bağlama oranı belirlemiyor, kişinin çalışma süresi ve çalışma süresi boyunca aldığı aylık ücretler doğrudan etkileniyor. 2040’lı yılların Türkiye’sinde hem iş bulma olanağının, hem çalışma koşulları ve çalışma sürelerinin, hem de ücretlerin bugünkünden çok daha iyi olacağını düşünmek, bizim açımızdan iyimserlik değil.
SORULARINIZI BEKLİYORUZ
E-posta: reform@hurriyet.com.tr
Faks: 0312-428 53 18