Babacan'dan banka soruşturması açıklaması

Güncelleme Tarihi:

Babacandan banka soruşturması açıklaması
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2011 12:58

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Rekabet Kurulu'nun bazı bankalar için başlattığı soruşturmayla ilgili olarak, bankaları yanlış tutum içine girmişlerse, gerekenin yapılması gerektiğini söyledi. Babacan, bankaların uyguladığı işlem vergilerinde makul oranlarda olması ve insaf sınırlarını zorlamaması gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı


Bir TV progamında konuşan Babacan, Rekabet Kurulu'nun bankalara yönelik başlattığı soruşturmanın tamamen kendi inisiyatifiyle, şikayetler üzerine yaptığı bir çalışma olduğuna işaret etti. Babacan, sürecin daha henüz araştırma, soruşturma aşamasında olduğunu kaydetti ve şöyle  devam etti:

“Burada hiçbir banka suçlu bulunmuş değil, ceza verilmiş değil. Yanlış  bir anlam çıkarmamak lazım. Rekabet Kurulu, bakacak, kendine gelen şikayetler  doğrultusunda bankalardan bilgiler toplayacak. Buradaki ana konu kredi kartı,  faizler, diğer konular olsun, bankalar kendi aralarında konuşarak, anlaşarak  ortak hareket ediyorlar mı bir oligopol bir davranış var mı yok mu? Bunun  araştırmasını yapacak. Bununla ilgili somut bir bulguya rastlanmazsa problem yok.  Ama gerçekten bazı bankalarımız böyle bir yanlış tutum içine girdilerse, gerekenin yapılması lazım.

Haberin Devamı

Bir yandan da bankacılık sektörümüzde rekabetin gerçekten çalışmasını  arzu ediyoruz. Böylesi bir ortamda özellikle dünya, Avrupa finans sistemimizin  böylesine çalkantılı olduğu bir dönemde Rekabet Kurulu'nun bizim finansal  istikrarımız ve bankacılık sistemimizin istikrarını ve itibarını koruması  gerektiğini düşünüyorum. Bu süreç boyunca, bankacılık sistemimizin itibarının,  güvenilirliğinin korunmasına özen gösterilmesi gerekli. Rekabet Kurulu'muz da  bunlara özen gösterecektir diye düşünüyorum. Bu bizim bankacılık sistemimizin  bünyesiyle alakalı bir problem değil, sadece rekabet iyi çalışıyor mu çalışmıyor  mu? Rekabet Kurulu'nun oradan bir bakış açısı vardır. O konuda da gerekli özeni  göstereceklerini tahmin ediyorum.”


İŞLEM VERGİLERİ MAKUL OLMALI

Babacan, Türkiye'de bankacılık  sektöründe faiz hadlerinin oldukça düşük seviyede olduğunu kaydederek, daha  önceki dönemlerde bankaların karının önemli bir kısmının faiz gelirlerinden  oluştuğunu hatırlattı. Faizlerin düşmesiyle beraber, mevduat faizleri ile kredi  faizleri arasındaki farkın azalmasıyla beraber, bankaların karlılıklarıyla ilgili  riskler belirdiğini ifade eden Babacan, bunu telafi edebilmek içinde, bankaların  işlemlerden aldıkları ücretleri yükselttiğini kaydetti.

Haberin Devamı

Babacan, “Faiz gelirlerinin yanında diğer işlem gelirlerini yükselterek  bunu telafi etme yolunu seçtiler. Banka bilançolarına baktığımızda, banka  bilançolarının sağlam yapısını koruyabilmek için bu trend aslında doğal bir  trend. Çok yadsımamak lazım. Ama öte yandan bankaların kredi müşterileri  açısından baktığımızda da uygulanan bu işlem vergilerinde makul oranlarda olması  lazım. İnsaf sınırını zorlamaması lazım” dedi.

2012'DE ENFLASYON HEDEFİNE YAKLAŞACAĞIZ

Babacan önümüzdeki dönemde makro ekonomi tarafındaki beklentilerle ilgili de açıklamalarda bulundu.

Babacan, enflasyon hedefinden fazla uzaklaşmaya tahammüllerinin olamayacağını belirterek, “Bu yıl vergi ayarlamaları, fiyat ayarlamaları nedeniyle enflasyon hedefimizden bir miktar uzaklaşacağız ama 2012 yılının beklentilerine bakacak olursak sadece hükümetimizin ve Merkez Bankamızın beklentileri değil piyasa beklentileri de hedefe daha yakın bir enflasyon göreceğimiz yönünde” dedi.

Haberin Devamı

Türk lirasının seviyesinin ekonomi için ne kadar önemli olduğunun sorulması üzerine Babacan, 9 yıldır çok kararlı bir şekilde Türkiye'de serbest kur rejimini, dalgalı kur rejimini savunduklarını, bunun da böyle olmaya devam edeceğini söyledi.

“Kimse Türkiye'de kur konusunda ne bir bant beklesin ne bir hedef beklesin” diyen Babacan, serbest kur rejiminin Türkiye'de devam edeceğini, hükümetin de bir kur hedefi ve aralığının bulunmadığını belirtti. Aslında Merkez Bankası'nın da böyle bir kur hedefinin olmadığını ifade eden Babacan, Ancak Merkez Bankası'nın özellikle enflasyon etkisi açısından kura baktığını kaydetti.

Merkez Bankası'nın temel görevinin fiyat istikrarı ve enflasyon olduğuna işaret eden Babacan, şöyle konuştu:

Haberin Devamı

“Merkez Bankamız, dolayısıyla kurun olası enflasyon üzerindeki etkilerinden kaygılanarak hareket ediyor ve bazen kurla ilgili adımlar atıyor. Aslında normal bir dönemde Merkez Bankamızın da kurla ilgili açıklama yapması, seviye belirtmesi doğru bir şey değil. Dalgalı kur rejiminde serbest kur rejiminde böyle kur seviyesi verilmez. Ancak öyle bir ortamda yaşıyoruz ki şu anda merkez bankalarına şöyle bir bakacak olursak dünya genelinde gerçekten bu sıra dışı dönemlerde de sıradışı şeyler yapmak gerekiyor bazen. Piyasanın yön bulamadığı dönemlerde, gerçekten arayış olan günlerde merkez bankalarının çıkıp bazı konularda bir şeyler söylemesi gerekiyor ki o bir çapa oluştursun. Dolayısıyla Merkez Bankamız da bunu yaptı, yapıyor.”

Haberin Devamı

Enflasyonun temel konuları olduğunu vurgulayan Babacan, enflasyon hedeflerinden fazla uzaklaşmaya da tahammüllerinin olamayacağınız bildirdi. Çünkü fiyat istikrarının korunamaması halinde bunun diğer pek çok konuda da problemleri beraberinde getireceğini ifade eden Babacan, “Dolayısıyla bu yıl vergi ayarlamaları, fiyat ayarlamaları nedeniyle enflasyon hedefimizden bir miktar uzaklaşacağız ama 2012 yılının beklentilerine bakacak olursak sadece hükümetimizin ve merkez bankamızın beklentileri değil piyasa beklentileri de hedefe daha yakın bir enflasyon göreceğimiz yönünde” diye konuştu.

CARİ AÇIKLA MÜCADELE

Ekonomide olumsuz bir senaryo halinde Türkiye'nin cari açıkla mücadelesinin nasıl olacağına ilişkin bir soru üzerine de Babacan, şöyle konuştu:

“Olumsuz bir senaryoda öncelikle muhtemelen merkez bankaları Avrupa'da olsun ABD'de olsun para politikalarında likidite konusunda çok daha fazla genişlemeye gideceklerdir. Bu bizim finansmanımız açısından daha kolay bir ortam demektir. Öte yandan öyle bir senaryoda ekonomik aktivite yavaşlayacağı için enerji fiyatlarının da bulunduğu noktadan daha ileri gitme ihtimali azalacaktır, belki küçük düşüşler dahi olabilir. Enerji fiyatlarının daha kontrollü daha makul seviyelerde olması bizim cari açığımıza faydalı olacaktır. Dolayısıyla olumsuz bir senaryoda aslında bütün dinamikler bizim cari açığımızın düşmesine sebep olabilecek yönde etkiler. Zaten Türkiye'de güven, siyasi istikrar, makul getiriler olduktan sonra cari açığın finansmanında bugüne kadar bir sıkıntı yaşamadığımız gibi bundan sonraki dönemde de sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyoruz ama burada önemli olan trendlerdir. Türkiye'nin yine de Avrupa'dan daha hızlı bir büyüme ortaya koyabilmesidir. Türkiye'nin demografik yapısı zaten güçlüdür. Dolayısıyla finansman dediğimizde yatırım dediğimizde bugüne kadar nasıl Türkiye'ye güvenen, yatırım yapan finansman sağlayanlar pişman olmadıysa tam tersine herkes çok mutlu olduysa bundan sonraki dönemde de Türkiye'yle yatırım yapanlar, Türkiye'ye finansman sağlayanlar fazla olacaktır diye düşünüyorum. Dolayısıyla burada bizim çok temel kaygımız yok.”

Babacan, orta uzun vadede ödemeler dengesini, cari açığı nasıl makul, daha sürdürülebilir seviyelere indirebilecekleri yönünde yoğunlaşmaları gerektiğini kaydetti.

MERKEZ ŞARTLARA HIZLI AYAK UYDURMALI

Yabancı yatırımcıların öngörülebilirlik ve fiyat istikrarı konusundaki görüşleriyle ilgili soruya da Babacan, “Öngörülebilirlik derken, eğer buradaki amaç şu ise Merkez Bankası, açıklama yapsın, politika kararı alsın ve 6 ay boyunca hiç buna dokunmasın. Böylece biz 'Merkez Bankası'nın ne yapacağını bilelim' beklenti buysa böyle bir dönemde bu beklenti doğru bir beklenti değil. Çünkü bu yapılamaz, şartların hızlı değiştiği bir dönemde Merkez Bankası da değişen şartlara hızlı bir şekilde ayak uyduracaktır ve politikalarını da ona göre uyarlayacaktır” dedi.

Herkesin kendine göre Merkez Bankası'nın ilerde atabileceği adımlarla ilgili varsayımlarının olduğunu ve hesabını ona göre yaptığını anlatan Babacan, “Merkez Bankası, şunu yapar diye öngörüde bulunuluyor ve pozisyonunu ona göre alıyor. Merkez Bankası farklı bir adım attığında bu da nereden çıktı, ben bunu beklemiyordum diyor. Dolayısıyla bu da içinde bulunduğumuz bu dönemde çok doğru bir yaklaşım değil” diye konuştu.

Farklı senaryolarda Merkez Bankası'nın farklı adımlar atabileceğinin hesaba katılması gerektiğine dikkati çeken Babacan, Merkez Bankası'nın olası senaryolar ve olası senaryolar karşısında ne yapacağını açıklamaya çalıştığını bildirdi.

Piyasanın çok hızlı hareket ettiği günlerde, yabancı yatırımcıların ülke ülke, tek tek, hangi ülke ne yapıyor, hangi merkez bankası neyi neden yaptığının detaylarını kaçırabildiklerini ifade eden Babacan, şöyle devam etti:

“Ülkeleri bazen sepet sepet ele alabiliyorlar. Mesela yükselen piyasalar diyorlar ve o sepet yaklaşımla ele aldıklarında bizim Merkez Bankamızın adımı bazen geleneksel bir adım olmayabiliyor. Herkesin beklediğinden çok daha farklı bir şey yapabiliyor Merkez Bankası. Çünkü böyle dönemlerde daha açık bir görüşle yaklaşmak lazım. Merkez Bankası'nın farklı alanlarda farklı adımlar atabileceğine hazır olmak lazım. Pek çok ülkenin Merkez Bankası hedef tutturmakta zorluk çekerken, bizim Merkez Bankamız böylesine türbülansın yoğun olduğu bir dönemde dahi yapacağım dediklerinin ve hedeflediklerinin önemli bir kısmını yapmıştır, gerçekleştirmiştir. Pek çok ülke patinaj yaparken politikalarında bizim Merkez Bankamız adım atıp, sonuç alan bir Merkez Bankası olmuştu. Biz Merkez Bankamızın arkasında olduk bugüne kadar, bundan sonrada olmaya devam edeceğiz. Orada gerçekten yetkin bir ekibimiz var, dünyayı iyi okuyan, iyi anlayan, siyasi desteğini de arkasında hisseden bir ekibimiz var. O çok önemli. O, onlara bağımsızlığını güçlendirici bir katkıda bulunuyor. Korkmadan gerektiğinde gerekli adımları atıp geçiyorlar. Bu son derece önemli. Pek çok merkez bankasında böyle bir rahatlık yok.”

İnsanların merkez bankası başkanı olmak istemediğini belirten Babacan, “Avrupa Merkez Bankası Başkanı bir Alman olacaktı, istemedi. Niye istemedi, çünkü 'ben bütün hayatım boyunca savunduğum bütün ilkelerden, bildiğim bütün doğrulardan farklı işler yapmak zorunda kalacaktım eğer merkez bankası başkanı olsaydım, dedi ve geri çekildi. Bir başkası oldu şimdi. Merkez bankaları başkanları için de zor bir dönem. Ama biz ekibimize güveniyoruz” dedi.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!