Güncelleme Tarihi:
Babacan, Kanal 7'de yayınlanan İskele Sancak programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Başbakan Yardımcısı Babacan, Bank Asya'nın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin, kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla TMSF'ye devredilmesi kararına yönelik sorular üzerine, bir süre önce ortaklık yapısıyla ilgili belirsizlikler nedeniyle bankanın yönetim kurulu üyelerinin TMSF tarafından belirlendiğini, bir bakıma sadece yönetim değişikliğine gidildiğini anımsattı.
SORUNLAR GEREKÇE GÖSTERİLDİ
Konuya ilişkin olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) açıklaması dışında bir yorum yapmayı doğru görmediğini dile getiren Babacan, karara, mali bünye, ortaklık ve yönetim yapısı ile faaliyetlerde yaşanan sorunların gerekçe gösterildiğine işaret etti. Kararda, "katılım fonu sahiplerinin haklarıyla mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike oluştuğunun" belirtildiğine dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti: "Bu, yaklaşık 1,5 milyon kişinin orada parası var, onların hakları ilerde riske girebilir demek. Bir de mali sistemin güven ve istikrarı açısından bir miktar risk oluşturabilir diye kanaat var. Bu sadece bir kurulun, BDDK'nın kararı değil, bunun arkasında teknik çalışmalar, raporlar vardır. Çok sağlam bir denetim raporu olmadan kurul bu tür kararları almıyor.
Bankanın temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetim ve denetimi TMSF'ye devrediliyor. Banka canlı bir banka olmaya devam ediyor, banka kapanmıyor. Sadece ortaklık haklarını, sahiplik haklarını artık fiilen TMSF kullanmaya başlıyor. Bunu da kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla yapıyor. Banka faaliyetine devam edecek ama TMSF burada ortaklık yapısı daha sağlam bir şekle gelsin diye devir, satış ya da birleştirme gibi opsiyonlara bakacak. Kararın dışında çok yorum yapmak doğru değil."
FARKLI BİR DÜŞÜNCE DOĞRU OLMAZ
Babacan, kararın siyasi olup olmadığı yönündeki soru üzerine, "Siyasi bir şey olsa 1,5 sene niye beklensin de bugün yapılsın? Siyasi bir şey olsa herhalde çok önceden bütün bunlar yapılır geçilirdi, bu kadar uzun süre niye beklensin? Yapılan işlemin mutlaka hukuk zemininde yürümesi, bankacılık temayüllerine uygun olması gerekiyor. Hem BDDK hem de TMSF bunlara dikkat eden kuruluşlarımız. O konuda herhangi bir farklı düşünce doğru olmaz" diye konuştu. Bankaların tek tek sahiplerinin belli olması gerektiğini vurgulayan Babacan, asıl sorumluluğun kimin üzerinde olduğunun bilinmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Bankanın yönetim kurulu üyelerinin değiştirilmesinin de bundan kaynaklandığını ifade eden Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"BDDK hakim ortaklarla ilgili bilgi istedi, bu bilgilerin bir kısmı geldi, bir kısmı gelmedi. Düşünün ki bir bankanın sahibi, hakim ortağı kim diye sorduğunuzda bilgilerin yarısının gelip yarısının gelmemesi doğru bir şey değil. Bu, BDDK'nın bir kararıdır. Siyasi bir bakış açısı olsa 'paralel yapıyla' mücadele son 1,5 yılın önemli en önemli gündemlerinden birisidir. Eğer farklı bir şey olsa çok daha erken aşamada, çok daha farklı kararlar çıkardı. Bu kararların mümkün olduğunca tam incelenerek, konuyu anlayarak, raporlar oluşturarak ve sağlam bir hukuk zemininde alınması gerekiyor. Zannediyorum ki BDDK bu işin hukuk zeminini güçlü şekilde oluşturmuştur."
BDDK, TMSF BAĞIMSIZ
Ali Babacan, "Böyle bir kararın kendisine sorulup sorulmadığına" yönelik soruya karşılık ise şunları kaydetti: "BDDK, TMSF bağımsız. Kanunları tamamen bağımsız çalışmalarını gerektiriyor. Çok önemli gelişmeler hakkında kuşkusuz bize dönem dönem bilgi verirler. Biz derken bu kimdir? Bunlar çok kısıtlı sayıda kişilerdir. Bu konularla direkt ilgili hükümet üyesi ki bu durumda benim, BDDK, TMSF benimle ilgili kuruluşlar. Bir ülkenin hükümet başkanına, devlet başkanına da kritik şeylerde kamuoyundan bir süre önce kuşkusuz haber verilir. Bu sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde öyledir."