Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması için AB üyeliğinden uzaklaşmamanın gerektiğini belirten Babacan, "AB üyeliği değil, üyelik hedefinden bahsediyorum. Üyelik tamamen siyasi bir konu elbette. Aslında bugün Avrupa'daki birkaç gelip geçici politikacının laflarına bakarak bu hedefen uzaklaşmamız gerekiyor" dedi.
Babacan, şöyle devam etti:
"Ekonomik konularda AB'den öğreneceğimiz şeyler azaldı. Ancak bir demokraside, bir temel hak ve özgürlüklerde, bir yargı sisteminde henüz AB standartlarından uzağız. Bizim için dışsal bir çapa olmadan bu konularda reform yapmamızın ilerde daha da zorlaşacağını düşünüyorum. Her zaman için Türkiye şu hataya düşebilir, 'Biz Türkiye'yiz, en büyük biziz, ekonomide şunu başardık, demokraside de tamam işte bizim kendimize özel şartlarımız var, daha fazlası sakıncalı olur' diye bir hatanın içine düşebiliriz. 'Bu yargı bizim için özel ve iyi yargıdır' diye olduğumuz yerde saymaya, patinaj yapmaya başlayabiliriz. İşte bu alanlarda AB, bizim için çok önemli çıpa, çok önemli bir ölçüt. AB hedefi, kim ne derse desin mutlaka orada sapa sağlam durması gereken hedef. Hedef diyorum, çünkü üyelik olur olmaz ayrı mesele... Bizim AB hedefine ulaşmak için yapacağımız reformlar bizim için önemli. Belki Norveç gibi oluruz, dışarda kalırız, belki AB'nin aklı başına gelir, 'biz gittikçe küçülüyoruz, önemimiz azalıyor, bari Türkiye'yi alalım da yeniden güçlenelim' diyebilir.”
NORVEÇ MODELİ NEDİR?
Norveç, AB üyeliğini 1972 ve 1994’te düzenlenen referandumlarla reddetti. 1994’ten bu yana, balıkçılık ve tarım hariç tüm Avrupa Birliği iç pazarı uygulamaları Norveç’e açılmış durumda.
AB müktesebatına ve ekonomisine büyük ölçüde entegre olan Norveç, oy hakkı olmaksızın Avrupa Ekonomik Alanı aracılığıyla sanayi, çevre, eğitim ve araştırma programlarından yararlanabiliyor. Malların, kişilerin, hizmetlerin serbest dolaşımı ve Schengen sistemi de Norveç’in dâhil olduğu uygulamalar arasında.
'CESUR HEDEF BELİRLEDİK'
Forum İstanbul'un ilk düzenlediği zamanlarda 2023'te Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olarak gösterme hedefinin oldukça cesur bir girişim olduğunu belirten Babacan, "İşlerin kolay gittiği zamanlarda böyle öngörülerde bulunmak zor değildir. Ancak biz 2002'de tam da ekonominin ciddi bir krizden çıktığı zamanda böyle bir hedef belirledik. O zaman için kimilerine göre gerçekçi değildi ama o hayalin bugün hükümetin resmi hedefi olduğunu görüyoruz" dedi.
Babacan, Türkiye'nin 2023 hedeflerini ele almadan önce şu andaki küresel ekonomik ortamın, bölgenin içinden geçtiği köklü siyasi sosyal dönüşümün dikkate alınması gerektiğinin altını çizerek, 2008 sonunda başlayan küresel ekonomik krizin, 'kriz öncesi' ve 'kriz sonrası' olarak dünyayı ikiye ayırabilecek kadar önemli olduğunu söyledi.
Kriz öncesine kıyasla dünyada ekonomik güç dağılımının çok farklı olacağını belirten Babacan, 1995 yılında gelişmekte olan ekonomilerin dünya ekonomisi içindeki büyüklüğünün yüzde 18.4 iken, 2010'da bunun yüzde 34'e yükseldiğini, 2015'te yüzde 40'lara ulaşmasının öngörüldüğünü bildirdi.
AB VE ABD'YE SERT ELEŞTİRİLER
Günümüzde küresel ekonomik büyümenin üçte ikisinin gelişmekte olan ülkeler tarafından tetiklendiğine dikkat çeken Babacan, "Bugün dünyanın en büyük yedi ekonomisi olan G7 ile gelişmekte olan en büyük ülkelerden olan E7'yi kıyasladığınızda, E7'nin çok daha iyi bir büyüme performansı sergilediğini göreceğiz" diye konuştu.
Babacan, ABD'de bugün kamu borcunun ülkenin GSYİH'sının yüzde 100'üne denk geldiğini söylerken, bu oranının önümüzdeki yıllarda yüzde 110'a çıkacağını söyledi.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİ BEKLEYEN RİSK
Bireysel olarak ülkelerin kamu borcunun GSYİH'ya oranının yüzde 60'ı geçmemesi gerektiğini ancak Avrupa'da yüzde 87-88 oranında kamu borcunun bulunduğunu ifade eden Babacan, gelişmiş ülkelerde merkez bankalarının borç yükünden kurtulmak için "nerdeyse karşılıksız" denebilecek oranda para bastıklarını, bunun da aralarında Türkiye'nin de yer aldığı gelişmekte olan ülkelerin önündeki en büyük risk olduğunu söyledi.
İŞSİZLİKTE YÜZDE 10'UN ALTINA İNMEK ZOR
Türkiye'nin 2023 hedefine ulaşması için öncelikle kendi içindeki reformları tamamlaması gerektiğini belirten Başbakan Yardımcısı, "Ekonomik anlamda son sekiz yılda oldukça başarılı reformlara imza attık ancak aynı şeyi sosyal ve siyasi alanlarda görmek zor. Türkiye olarak kendi politikamızı belirlememiz gerekiyor. Kendi içimizdeki reformları tamamlamadan 2023'te yüzde 5'lik işsizlik hedefine ulaşmak imkansız. Reformlar olmadan yüzde 10'un altına bile inemeyiz" dedi.
"YARDIM ALANDIK YARDIM EDEN OLDUK"
Türkiye'nin 2004 yılına kadar dışardan yardım alan ülkeler arasında yer aldığını söyleyen Babacan, 2004'ten sonra diğerlerine yardım eden bir ülkeye dönüştüğünü belirtti ve "2010 yılında dışarıya sağladığımız yardımın 1 milyar doların üzerine çıktığını gördük" ifadesini kullandı.
2023'TE HEDEF 500 MİLYAR DOLAR İHRACAT
Forum İstanbul toplantılarının diğer konuşmacılarından biri olan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, 2023 yılında Türkiye'nin ihracat hedefini 500 milyar dolar olarak belirlediklerini söyledi.
Büyükekşi, "Forum İstanbul toplantılarının ilkinin düzenlendiği 2002 yılında Türkiye'nin ihracatı 36 milyar dolardı. 2010'a gelindiğinde bu rakamın 110 milyar dolara çıktığını gördük. Önümüzdeki on iki yılda 500 milyar dolarık hedef ulaşmak zor değil ancak bunun için çaba sarf etmek gerekiyor" dedi.
Bu süreçte mevcut yatırım alanlarına yenilerini ekleyeceklerini belirten Büyükekşi, "Havacılık, yenilenebilir enerji, savunma sanayi ve bilgi işlem gibi yeni yatırım alanlarına yönelmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Dünyada'da bu sektörlerde önümüzdeki yıllarda 1.5 trilyon dolarlık ihracat hedefinin olduğunu belirten Büyükekşi, doğru yatırımlarla Türkiye'nin bu pastadan 1.5 milyar dolarlık pay kapabileceğine dikkat çekti.
Büyükekşi, bu hedefe ulaşmak için tüm tarafların birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtti.