Güncelleme Tarihi:
SON yıllarda Türkiye’nin gelir dağılımında farklı bir noktaya geldiğine dikkat çekici olduğunu savunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Türkiye’de gelir dağılımı hızla düzeliyor. Bunu çok iyi bir şekilde gözlemliyoruz. Artık zenginle fakir arasındaki uçurum ciddi ölçüde azalıyor. Türkiye’de orta sınıf da hızla büyüyor. Bunlar bizim için çok önemli gelişmeler” dedi.
Özel sektörün katkısı
Babacan, G-20 Maliye Bakanları Toplantısı için bulunduğu Meksika’nın başkenti Mexico City’de, Uluslararası Finans Ensitütüsü (IIF) tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Türkiye’nin dikkat çekici bir noktada olduğunu vurgulayan Babacan, şunları söyledi: “2014’e kadar olan süreyi kapsayan orta vadeli programda koyulan hedeflerle, geçen yıl yüzde 1.4 olan bütçe açığı 2014 yılında yüzde 1’e indirilecek. Geçen yıl yüzde 39.8 olan kamu borcunun milli gelire oranı da yüzde 32’ye indirilmesi hedefleniyor. Bu büyüme özel sektörün faaliyetleriyle sağlandı, kamu harcamalarının bu büyümede hiç katkısı olmadı. Bu yıl yüzde 4 civarında bir büyüme öngördük. Yine yüzde 8-9’luk büyüme yerine bu yıl ihtiyatlı davranmayı seçtik ve büyümeyi sürdürülebilir kılmayı istedik.”
Sahiplenme duygusu önemli
Küresel ekonomideki gelişmelere de değinen Babacan, şöyle konuştu: “Ekonomik krizle birlikte siyasi karar alma mekanizması birçok ülkede sorunlu olduğu ortaya çıktı. Birçok ülkede mali önlemler ve yapısal reformlara acilen ihtiyaç duyuluyor. Bu da sadece o ülkelerde vatandaşların güçlü bir sahiplenme duygusuyla mümkün. Üzerinde anlaşılan politikalarla ilgili kuşkular var. Önemli olan uygulama. Bazen masa başında karar almak kolay ama burada önemli olan sahiplenme. Teknokrat hükümetlerin bu politikaları uygulayabilmesinde şüpheler var. Seçilmiş hükümetlerin uygulamalarını halka giderek anlatma şansları bulunuyor.”
Kurtarma maliyeti daha ucuz
Babacan, son gelişmelerle birlikte Avrupa’da daha iyi bir atmosfer oluştuğunu belirterek, şöyle konuştu: “Hiçbir ülkenin borcunu ödeyememe durumuna düşmesine izin verilmemeli. Çünkü bu kapı bir kez açılırsa bundan kaç ülkenin etkileneceğini bilmek zor. Yükümlülüklerini yerine getirememe durumuna gelmiş bir ülkenin dünyaya maliyeti, o ülkeyi kurtarmanın maliyetinden muhtemelen çok daha fazla olacaktır. Örneğin, Euro Bölgesi’ni 1-2 yıl öncesiyle karşılaştırdığımızda, birkaç ülke dışında risk primleri müthiş arttı. Şimdi herkes daha fazla faiz ödüyor.”
Vaaz vermedik bölgenin ilham kaynağı olduk
ALİ Babacan, bölgedeki geçiş sürecinde Türkiye’nin ilham kaynağı olarak görüldüğünü anlatarak, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yaptığımız reformlar sayesinde, İslam, demokrasi ve laikliğin bir arada olabileceğini gösterdik. Birçok ülkede gençler, işleyen bir örnek gördüklerinde bundan cesaret alıyorlar. Bu dönüşüm sürecine reformlardaki tecrübelerimizle yardım ediyoruz. Ama vaaz vermiyoruz, ders vermiyoruz, sadece tecrübelerimizi paylaşıyoruz.”
Para birimi ortak ama 17 farklı politika var
TÜRKİYE’nin AB hedefini değerlendiren Ali Babcan, “Eğer Euro Bölgesi üyeleri, Maastricht kriterlerine bağlı kalsaydı, muhtemelen şu anda bir kriz yaşamıyor olacaktık. AB ilkelerinin, normlarının, ideallerinin doğru olduğunu ancak sorunun bunların uygulanmaması olduğunu görüyoruz. Euro bölgesinde büyük bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Ortak bir para biriminiz var ama 17 farklı para politikanız var.”