Güncelleme Tarihi:
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın Bahar Toplantıları kapsamında bulunduğu ABD’nin başkenti Washington’da "Küresel Ekonominin Karşısındaki Zorluklar ve G20'nin Rolü" başlıklı "Think 20" etkinliğine özel konuşmacı olarak katıldı.
Babacan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin liderliğinde toplanacak G-20 Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı'nda küresel ekonominin sorunlarına odaklanacaklarını belirtti.
Küresel ekonomik büyümenin zayıf ve dengesiz olduğuna dikkati çeken Babacan, "Küresel kriz başladığında, bunun etkilerinin derin ve uzun süreli olacağını söylemiştik. Yaklaşık 10 yıl sonra haklı çıktığımızı görüyoruz. Krizin etkileri hala tam anlamıyla atlatılabilmiş değil. En kötü dönemi geride bırakmış olabiliriz, ancak ilerleme tatmin edici değil" dedi.
TÜRKİYE'NİN G20 ÖNCELİKLERİ
G20 dönem başkanlığının rotasyonla değil, seçimle belirlendiğini ve Türkiye'nin de bu göreve üç yıl önce seçildiğini anımsatan Babacan, bu görev süresince öncelik tanıdıkları 3 başlığı kapsayıcılık, uygulama ve yatırım olarak sıraladı.
Babacan, G20'nin dünya ekonomisinin yüzde 85'ini, nüfusunun üçte ikisini, küresel ticaretin yüzde 75'ini temsil ettiğinin altını çizerken, kapsayıcılık başlığı altında özellikle düşük gelirli ülkelere odaklanılacağını ifade etti.
Babacan, düşük gelirli ülkelerin katılımının G20'nin temsil gücünü ve aldığı kararların meşruiyetini artıracağını vurguladı.
G20'DE BİR İLK: KADIN20
G20'nin pek çok farklı çalışma gruplarına sahip olduğuna işaret ederek, buna Think20 (T20), Business20 (B20), Labor20 (L20), Youth20 (Y20), Civil20 (C20) gibi yapıları örnek veren Babacan, şu anda da W20 (Kadın20) adı altında yeni bir grup başlatmakta olduklarını dile getirdi. Babacan, G20 bünyesinde bir ilk niteliği taşıyan ve G20 ülkelerinden de geniş destek gören W20'nin, kadınların iş dünyasındaki rolünün ve etkinliğinin nasıl artırılabileceği, kadın girişimciler için nasıl daha fazlasının yapılabileceği konularına odaklanacağını kaydetti.
Babacan, G20'nin Türkiye dönem başkanlığı olarak, taahhüt edilen bu reformların uygulanması için takvim ve takip mekanizması üzerinde çalıştıklarını ve bir şablon oluşturulması noktasında OECD ve IMF'den de destek aldıklarını söyledi.
Babacan, konuşmasının ardından etkinliğe ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından katılan panelistlerin sorularını yanıtladı.
BABACAN DÜNYA BANKASI BAŞKANI KİM İLE GÖRÜŞTÜ
Başbakan Yardımcısı Babacan, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim ve üst düzey bürokratlarla bir araya geldi.
Kim, basına kapalı gerçekleşen toplantının başında Babacan'a G20'ye ilişkin çabalarından ötürü teşekkürlerini sundu.
"EVRENSEL OLARAK KABUL GÖREN BİR FİNANS MODELİ"
Babacan, İslami finans modellerinin evrensel olarak kabul edildiğini ve diğer finans modelleriyle de uyumlu olduğunun altını çizerek, "İslami finans doğal finans yöntemlerine veya finansın temel kural ve kavramlarına karşı değil” dedi.
İslami finansta regülasyonun çok kritik bir rol oynadığına dikkati çeken Babacan, bu sistemde sadece kanuni çerçevenin değil, aynı zamanda kanuni güvencenin, kesinliğin ve öngörülebilirliğin bulunduğu ama bunların ülkeden ülkeye, bir şeriat sisteminden diğerine değişebildiğini hatırlattı.
Babacan, "Sorunuza kısa yanıt olarak ise, evet, İslami finans sisteminde net bir başarı bulunuyor" ifadesini kullandı.
Babacan, Türkiye’nin, G20 dönem başkanı olarak, Şubat ayında İstanbul’da yapılan ilk bakanlar toplantısında, İslami finansın gerçek değerini vurgulamaya çalıştıklarını da anlattı.
"ENSTRÜMANLARIMIZ, HAYLİ PİYASA VE MÜŞTERİ ODAKLI”
Öte yandan, sukuk (faizsiz tahvil) piyasasında hazinenin piyasayı düzenlemede sahada bulunmasının önemine işaret eden Babacan, sukukun mevduat bazlı önemli bir enstrüman olduğunu ve daha az risk içerdiğini söyledi.
Babacan, Türkiye’nin bu alana geç girdiğini ama şu anda şirketlerin konuyla daha fazla ilgilenmeye başladığını ifade ederek, “Ancak halen erken aşamalardayız” dedi.
Türkiye’deki bankacılık düzenlemesinde İslami finansı güvenli finans olarak gördüklerini kaydeden Babacan, bir soru üzerine, Türkiye’deki düzenlemelerde “İslami” tanımlamasını kullanmadıklarını, onun yerine bankacılık sisteminde “katılımcılık” gibi kavramlara yer verdiklerini kaydetti.